Sabâ Âyin-i Şerîf
Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi
BİRİNCİ SELÂM
Bişnevîd ez nâle-i bang-i rebâb
Nüktehâ-yi aşk der her gûne bâb
Bâ figân u nevha gûyed dâimâ
Ey Hudâ vü ey Hudâ vü ey Hudâ
Taht ü fevk ez aşk âmed der vücûd
Hem zemîn-i tîre hem çerh-i kebûd
Ez mehabbet zâd hestî der cihân
Behr-i hikmet tâ şeved Hâlık ayân
Der tarîkat evvel ân bâşed ki dil
Der derûn-i ten şeved sâfî zi gil
Aşk-ı merdan berter ez aşk-ı Hudâst
Zan ki der merdan Hudâ râ sırrhâst
Hest Hak ma‘bûd-i cümle der cihan
Nîst kes ez bendegî-i ô cehân
Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilât [Remel]
Rebabın sesindeki iniltiden, her türlü konuda aşk nüktelerini dinleyin. Feryâd u figanla hep ey Hudâ, ey Hudâ diyor. Yükseklik ve alçaklık, aşktan dolayı kara toprak ve mavi gök olarak varlık (hüviyetine büründü.) Âlemdeki mahlûkat, aşktan doğdu. (Allah) yaratıcısı bilinsin diye hikmetinden (varlığı yarattı.) Tarikatte önceliği olan (husus), bedenin içindeki kalbin, topraktan arınmasıdır. Mecâzî aşk, ilâhi aşktan (bir nümûnedir); çünkü insanlarda Hakk’ın sırları vardır. Allah, dünyadaki bütün (mahlûkatın) mabûdudur; kimse O’nun kulluğundan dışarı çıkamaz.
İKİNCİ SELÂM
Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî
Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî
Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]
Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.
ÜÇÜNCÜ SELÂM
Hem-çü Âdem her velî nûr-i Hudâst
Tâ ne-pindârî ki Hak ez vey cüdâst
Zan melâik secde ârendeş zi can
Kan der ô dîdend nûr-i bî-keran
Hak halîfeş kerd der arz u semâ
Tâ ki gerded sûy-i menzil reh-nümâ
Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilât [Remel]
Âdem (a.s.) gibi her velî, Hakk’ın nûrudur; sakın Hakk’ı ondan ayrı sanmayasın. Bu sebeple melekler ona, cân u gönülden secde ettiler; zira onda sonsuz nûru gördüler. Allah onu, menzile doğru kılavuz olsun diye yerde ve gökte halife yaptı.
Ey ki hezâr âferin bu nice sultân olur
Kulu olan kişiler hüsrev ü hâkân olur
Her ki bugün Veled’e inanuben yüz süre
Yoksul ise bay olur bay ise sultân olur
Vezni: Müfteilün fâilün müfteilün fâilün [Münserih]
Binlerce tebrikler! Bu nasıl bir sultandır ki hizmetçisi olanlar, padişah olur. Bugün her kim (Sultan) Veled’e inanıp yüz sürerse, fakir ise bey olur, bey ise sultan olur.
Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin
Tenlerde vü canlarda nihan hep sen imişsin
Senden bu cihân içre nişân ister idim ben
Âhir bunu bildim ki cihan hep sen imişsin
Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün [Hezec]
Ben bilmezdim, görünen de görünmeyen de hep sen imişsin; bedenlerde ve canlarda gizlenen hep sen imişsin. Bu dünyada senden bir işaret arardım; sonunda anladım ki, cihan hep sen imişsin.
Olduk yine biz secde-ber-i nâr-ı muhabbet
Olmaz dilimiz beste-i efkâr-ı muhabbet
Cân u dilimi eyler idim gamzene teslîm
Mahrûmi-i gam olsa dil-i zâr-ı muhabbet
Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün [Hezec]
Biz yine aşk ateşine secde eder olduk; (zaten) gönlümüz aşk düşüncelerine kapalı olmaz. Aşktan inleyen gönlüm, gamdan mahrum olsaydı canımı, gönlümü yan bakışına teslim ederdim.
Ey maksad-ı âşıkîn olan Mevlânâ
Vey neş’e-i mü’minîn olan Mevlânâ
Bî-çâreleriz hâlimize rahm eyle
Bî-çârelere muîn olan Mevlânâ
Vezni: Mef‘ûlü mefâilün (mefâîlü) mefâîlün fa‘ [Hezec/Rub.]
Ey âşıkların erişmek istediği, mü’minlerin neşesi olan Mevlâna! Biz çaresiz kimseleriz, halimize acı; ey çaresizlerin yardımcısı olan Mevlâna!
DÖRDÜNCÜ SELÂM
Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî
Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî
Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]
Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.
Çev:. Yakup Şafak