Mesnevî’nin Türkçe’deki 40 şerh ve tercümesi

A+
A-

Mevlana Hz.lerinin Mesnevi-i Şerif’inin tesirinin geniş bir alana yayılmasında tabii ki tercüme ve şerhlerin büyük etkisi olmuştur. Ahmed Sadreddin eserin 40 tercüme ve şerhini derledi.

 

Mesnevî-i Şerif coğrafyalar aşan, düşünceleri ve ideolojileri ne olursa olsun hemen herkesin en azından haberdar olduğu bir şaheser. Bu eserin tesiriyle hidayete eren sayısı belirsiz insan var. Bu eserin tesirinin geniş bir alana yayılmasında tabii ki tercüme ve şerhlerin büyük etkisi olmuştur.

Mesnevî-i Şerif’in tercümelerden çok şerhleri bulunuyor. Bu şerhlerden bir kısmı tam, bir kısmı da sadece birinci cildi ihtiva etmektedir. Yanı sıra çeşitli sebeplerle eksik kalmış şerhler ve özellikle sadece ilk on sekiz beyitle ilgili müstakil şerhler de yapılmış. Bütün bunların yanında Mesnevî-i Şerif’in intihâb/seçki şeklindeki şerhleri de bulunuyor.

Mesnevî’nin tespit edebilen değişik niteliklerdeki şerhleri içinde mensur olanları çoğunluktadır; ancak bunların yanında birkaç tane de olsa manzum şerh bulunmaktadır. Aşağıda kronolojik olarak önce Türkçe, daha sonra da diğer dillerdeki şerhler verilmiş; Türkçe şerhler üzerinde ileride ayrı bir başlık altında ve daha ayrıntılı bir şekilde durulacağı için burada sadece şârih ve eser adlarından bahsedilmiştir. Mesnevî-i Şerif’in 40 tercüme ve şerhini kısaca tanıyalım.

Muinîddîn b. Mustafa’nın Mesnevî-i-Murâdiyye’si: Afyonkarahisar’da doğan Muinî, Abdurrahîm-i Karahisarî’nin mürîdidir. Bu şerh, Sultân II. Murâd Han adına yazılmıştır ve Mesnevî’nin Türkçe’de bilinen ilk tercüme ve şerhidir. Eser manzumdur ve 14.404 beyitten meydana gelir. Mesnevî’nin birinci cildinin iki cilt halinde yapılmış tercüme ve şerhidir. Türk edebiyatındaki ilk Mesnevî şerhi olan bu eserde Muinî, önce metni vermiş, sonra da metnin tercüme ve şerhini yapmış.

Aydınlı Dede Ömer Ruşenî’nin Neynâme’si: Halvetî tarikatının Rûşeniyye kolunun müessisi Dede Ömer Rûşenî tarafından kaleme alınan Neynâme, Mesnevî’den ilham alınarak kaleme alınmış bir eserdir. 1082 beyitten meydana gelen kitap, Mesnevî’deki neyin ahvalinden bahseden beyitlerin çevirisi ile başlar. Ardından ney’in ilâhî sırları terennüm edişi, mecazî ve tasavvufî mahiyette, uzun uzun anlatılır. Direkt olarak bir çeviri veya şerh olmasa da Mesnevî Şerif’ten beyitlerin açıklaması niteliğinde beytler ihtiva etmesi yönüyle şerhler arasında kabul edilir.

Ebu’s-Su’ûd b. Sadullah’ın Mesnevî Şerhi: Müellifin hayatı hakkında yeterli bir bilgi malesef yok. Şerhi tamamladığı tarihe bakarak 16’ıncı yüzyılda yaşadığı ihtimalini ileri sürülür. Eser Mesnevî’nin birinci cildinin tam şerhidir. Mensur/düzyazı olarak kaleme alınmıştır. Eser yazılışından birkaç yıl sonra nesih hatla istinsah edilmiştir.

Bosnalı Sûdî Efendi’nin Mesnevî Şerhi: Sûdî-i Bosnavî, nisbetinden anlaşılacağı gibi Bosnalı’dır. Sûdî şerhinin bugün sadece dördüncü cildi mevcut. Bu eser İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, H. Cafer Ergin Kitaplığı K. 451 numarada kayıtlı. Sûdî, şerhinde klasik şerh yöntemini esas almış. Bu çerçevede önce Farsça metni vermiş, daha sonra da tercüme ve şerhi gerçekleştirmiş.

Nev’î Yahyâ Efendi’nin Şerh-i Dü Beyt-i Mesnevî-i Şerîf’i: Söz konusu eserde Mesnevî-i Şerif’ten aldığı iki beytin şerhini yapmış. Beyitlerin şerhinde çeşitli kaynaklara yapılan iktibaslar, Nev’î Yahyâ Efendi‘nin dinî ve tasavvufî alandaki bilgi ve birikimini göstermesi açısından dikkate değer olarak nitelendirilir.

Şem’î Şem’ullah’ın Şerh-i Mesnevî’si: Şerhinde Mustafa Sürûrî‘nin Farsça Mesnevî şerhinin çok kuvvetli etkisi görülür. Şem’î, Sürûrî şerhinde olduğu gibi önce beyitleri mısra mısra tercüme etmiş, daha sonra da âyet ve hadisler yardımıyla şerhi gerçekleştirmiş.

Mehmed İlmî Dede’nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’si: Şâm Mevlevîhânesi şeyhi Mehmed İlmî Dede, Fatih Câmiî’nde verdiği derslerle tanınır. İlmî, eserinde önce şerhini yapacağı beyti vermiş, daha sonra da söz konusu beytin tercümesini ve şerhini yapmış. Şerhte tasavvuf alanındaki yetkinliğini gösterecek açıklamalarda da bulunmuş.

Hacı İlyaszâde Ömer’in Mesnevî Şerhi: Söz konusu eser İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi No.Ty.196’da kayıtlıdır. Hacı İlyaszâde, eserine önce şerhini yapacağı beyti vererek başlar, sonra beyitte yer alan bazı kelimelerin ayrıntılı bir şekilde gramer bilgilerini verir, daha sonra da başta âyet-i kerime ve hadis-i şerifler olmak üzere çok zengin ve değişik kaynaklara atıfta bulunarak şerhini gerçekleştirir.

İsmâîl-i Ankaravî’nin Şerh-i Mesnevî’si: İsmail Ankaravî, Mesnevî şerhini yazmadan önce bir ön hazırlık niteliğinde Mesnevî’de geçen âyet ve hadîsleri bir araya getirdiği “Câmiü’l-Âyâtve yine Mesnevî’deki anlaşılması zor beyitleri şerh ettiği “Fâtihü’l-Ebyâtadlı iki risale yazmış. Mesnevî Şerhi bu iki risalenin bir araya getirilerek genişletilmiş şeklidir. Şerh Mısır’da ve İstanbul’da yayınlanmış. Şerh hem kendi döneminde hem de daha sonraki dönemlerde etkisini devam ettirir.

Abdülmecîd-i Sivasî’nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’si: Bu şerhin diğerlerinden ayrılan özelliği, âyet, hadis ve kelâm-ı kibarlar ile Farsça şiirlerin anlamlarının metin içinde verilmiş olmasıdır. Şârihin “Şerh-i Mesnevî” adlı bir başka eseri daha vardır ve Mesnevî’nin birinci cildinin ortalarına kadarki beyitlerin şerhini ihtiva eder. “Şerh-i Mesnevî” ile “Şerh-i Cezîre-i Mesnevî” arasında çok yakın benzerlikler bulunmaktadır.

Hacı Pîrî’nin İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî’si: Hacı Pîrî şerhi, yukarıda bahsi geçen şerhlerden İlmî Dede’nin şerhi gibi Mesnevî’den seçilmiş beyitlerin şerhini içerir. Şerhine, Kur’an-ı Kerim’den aldığı âyetlere atıfta bulunarak başlayan şârih, dinî-tasavvufî kaynakların yanı sıra büyük oranda Mesnevî’den aldığı beyitlerle düşüncelerine açıklık getirir.

Abdullah-ı Bosnavî’nin Şerh-i Manzûme-i Cezîre-i Mesnevî’si: Bosnavî‘nin “Şerh-i Cezîre-i Mesnevî” adlı eseri, İlmî Dede‘nin şerhi gibi Yûsuf-ı Sîneçâk‘ın “Cezîre-i Mesnevî” adlı eserinin manzum Türkçe şerhidir. 8974 beyitten meydana gelen eser Mesnevî kalıbıyla yazılmış. Bosnavî, şerhinde bir kudsî hadis dışında hiçbir kaynağa atıfta bulunmamıştır.

Pîr Mehmed Efendi’nin Hazînetü’l-Ebrâr isimli Mesnevî şerhi: Pîr Mehmed Efendi, “Hazînetü’l-Ebrâr” adlı Mesnevî’nin dördüncü cildinin şerhini içeren eserini 1617’de tamamlar. Şerhinde yer yer Fenâî Sultan ile Üftade Hazretlerinin etkisi altında kaldığını belirtir.

Sabûhî Ahmed Dede’nin El-İhtiyârâtü Hazret-i Mesnevî şerhi: Müellif Mesnevî’den seçtiği beyitlerin şerhini bir cilt halinde toplamış ve şerh etmiştir. Mevlevî geleneğinde önemli bir yere sahip olan Sabuhî Dede‘nin bu şerhi, 17. yüzyılın önde gelen şerhlerinden biri olma özelliğini taşır.

Ağazâde Mehmed Efendi’nin Mesnevî Şerh: Beşiktaş Mevlevîhânesi’nde şeyhlik yapan ve ahir ömründe Gelibolu Mevlevîhânesi’nde Mesnevî dersi veren Ağazâde, sadece Mesnevî’nin ilk onsekiz beytini şerh etmiş ve bu şerhi yaparken de çok büyük oranda, İsmâîl-i Ankaravî‘nin “Şerh-i Mesnevî” adlı eserinden istifade etmiştir.

İbrahim Cevrî Efendi’nin Hall-i Tahkikat isimli Mesnevî şerhi:Hall-i Tahkikat”, Mesnevî’nin manzum şerhlerinden biridir ve Mesnevî’den seçilen 56 beyte aynı vezinde beşer beyit hâlinde yapılan bir şerhten meydana gelmektedir. İlk onsekiz beyitten sonra şerhi yapılan beyitlerin ne amaçla seçildiklerine dair eserde açıklayıcı bir bilgi bulunmamaktadır.

Sarı Abdullah Efendi’nin Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî adlı şerhi: Sarı Abdullah Efendi‘nin “Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî”si, Mesnevî’nin birinci cildinin şerhidir ve 1870-1871’de İstanbul’da beş cilt olarak basılmıştır. Eserde Hacı Pîrî şerhinin izleri görülür.

Şifâî Derviş Efendi’nin Şerhü’l-Kitâbü’l-Mesnevî isimli şerhi: Şâm ve Mısır’da müderrislik yapan Şifâî Derviş, Mısır’da Mevleviyye’de meşihat etmiş bir şeyh efendidir. Tek eseri Mesnevî’nin tamamının şerhidir. Şifâî Derviş, şerhinde kendinden önceki şerhlerin etkisinde kalarak klasik şerh yöntemine uymuş; önce şerhini yapacağı Farsça beyti vermiş, daha sonra da tercüme ve çeşitli kaynaklardan yaptığı iktibaslarla şerhini gerçekleştirmiş.

Adnî Receb Dede’nin Nahl-i Tecellî isimli şerhi: Adnî Receb Dede, eserinde Mesnevî’de “aşk” kelimesinin geçtiği 333 beyti seçerek, her birini beş Türkçe beyitle şerh etmiş. Eserde önce şerh beyitleri, sonra Mesnevî’den alınan beyitler yer alır. Adnî Receb Dede, “aşk” hakkındaki sözlerini desteklemek amacıyla Mesnevî beyitlerini delil olarak iktibas ettiği için “Nahl-i Tecellî”ye şerhten çok bir tefsir gözüyle bakmak gerektiğini söylerler.

Mehmed el-Mevlevî’nin Mesnevî-i Ma’nevî’si: Eser, Mesnevî’nin birinci cildinin mensur şerhini ihtiva etmektedir. Eserin yazılış tarihi hakkında bir kayıt da bulunmasa da 1691-1692 yıllarında Şeyh Ahmed el Tacir tarafından talik hatla istinsah edilmiş.

Ambarcı-zâde Derviş Küçük Ali Efendi’nin Esrârü’l-Ârifîn ve Sirâcü’t-Tâlibîn adlı şerhi: Şerh, müellifin en tanınmış eserleri arasındadır. Yer yer Sürûrî ve Ankaravî şerhlerinin izleri görülen Ambarcızâde şerhi, bütün Mesnevî şerhleri içinde gerçekten dikkate alınması gereken şerhlerden biridir. Diğer şârihlerin gölgesinde kalarak fazla tanınmamıştır.

Tâlibî Hasan Efendi’nin Şerh-i Mu’dalât-ı Mesnevî’si: Eser, Mesnevî’nin üçüncü cildinin şerhini içerir. Müellif, eserinin mukaddemesinde 1691’de Selanik Mevlevîhanesi’ne tayin edildiği zaman Mevlevî kitaplığında Sürûrî ve Şem’î‘nin Mesnevî şerhlerinin ve Ankaralı Rusûhî Dede‘nin Mesnevî şerhinin üçüncü cildinin olmadığını görünce bu eseri yazdığını açıklar. Eserde Ankaravî şerhinin izlerin görülür.

İsmâîl Hakkı Bursevî’nin Ruhu’l-Mesnevî’si: Eser Mesnevî’nin birinci cildinin ilk 738 beytinin şerhini ihtiva eder. Şerhler içinde en ayrıntılı açıklamalara sahip şerhlerin başında bu şerh gelir. Oldukça zengin bir atıf kaynağı ile donatılmıştır. Bursevî‘nin özellikle Mesnevî’nin birinci beyti ve bu beyitteki “bişnev” kelimesinin ilk harfi olan “b” harfi ile ilgili olarak ortaya koyduğu birbirinden farklı tespit ve değerlendirmeler, şerhinin en dikkate değer yönlerinden biridir.

Meknî Efendi’nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’si: Yûsuf-ı Sine-çâk‘ın “Cezîre-i Mesnevî”sinin şerhidir. Meknî Efendi aynı zamanda bir Mevlevi şeyhidir. “Şerh-i Cezîre-i Mesnevî” adlı eserini Sultan III. Ahmed‘in emri ile yazmıştır.

Şeyh Gâlib’in Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’si:Şerh-i Cezîre-i Mesnevî”de klâsik şerh metoduna sadık kalan Şeyh Gâlib, Mesnevî beyitlerini verdikten sonra, söz konusu beyitlerdeki kelime ve tamlamaların anlamlarını vererek tercüme etmiş ve en sonda da beyti şerh etmiş. Farsça bilmeyen sâliklere Mesnevî hakkında bilgi vermek, tasavvufun bazı inceliklerini anlatmak ve benimsetmek amacıyla kaleme alınan bu eser, yazarın geniş bilgi ve kültür seviyesi yanında, nesir sahasındaki kabiliyetini göstermesi bakımından da oldukça önemlidir.

Erzurumlu Ahmed Naim’in Mesnevî Şerhi: Ahmed Naim‘in bilinen tek eseri olan Mesnevî şerhi, Mesnevî’nin dördüncü defterinin şerhini içermektedir. Şârih kendisinden önce Derviş Ganem adında birinin ömrünün vefa etmemesinden dolayı Mesnevî’nin ancak ilk üç cildinin şerhini yapabildiğini, şerhi yarıda bırakmamak amacıyla dördüncü defterin şerhine başladığını belirtir.

Müellif eserin başında, Cenab-ı Hakk’a dua ve tazarru ile Hz. Peygamber’e salât ve selâmdan sonra eser hakkında malumat verir. Bu kısımda Mesnevî’yi över ve daha sonra da kendi hayatı hakkında bilgiler verir. Bundan sonra ise Mesnevî’nin şerhine geçer ve her beyti ayrı ayrı ele alarak, kelime kelime gramer bilgilerini de vererek tercüme ve şerh eder.

Bağdâtlı Âsım’ın Mesnevî Şerhi: Bâğdatlı Âsım‘ın Mesnevî’nin ilk onsekiz beytinin şerhi diğer şerhlerle kıyaslandığında oldukça kısa ve İsmail-i Ankaravî şerhinin etkisinde kalmış, bir başka ifadeyle İsmail-i Ankaravî şerhinin kısa bir özeti niteliğinde bir şerhtir.

Es-Seyyid el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed ‘Atâ’nın Müntehâbât-ı Mesnevî isimli şerhi: Eserinin dibâcesinde Mesnevî’nin Farsça ve Türkçe birçok şerhi olduğuna işaret ederek, söz konusu şerhlerin ve şârihlerinin adlarını vermiş, sonra Bâyezid Kütüphanesi’nde İbrahim Cevrî‘nin yazma ve manzum mesnevî şerhi olan “Müntehâb-ı Mesnevî” adlı eserini gördüğünü bunun üzerine bir de mensur bir “Müntehâb-ı Mesnevî” yazarak hem ihvanlarının bundan faydalanmasını hem de Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî‘nin duasına nail olmak istediğini belirtir. Eserinde Mesnevî’den seçtiği 270 beytin şerhini yapar.

Muhammed Murâd Mollâ’nın Mesnevî Şerhi: Muhammed Murâd Mollâ‘nın eseri Mesnevî’nin tamamının şerhini ihtiva etmektedir. Murad Mollâ, şerhine önce Farsça metni, sonra beyitte geçen, özellikle anahtar kelime durumundaki kelimelerin anlamlarını vermiş en sonda da âyet, hadis ve mutasavvıfların şiirlerinden iktibaslar yaparak şerhini gerçekleştirir. Şerhlerin uzunluğu ve kısalığı genellikle beyitte geçen ve açıklanması gereken kelimelere bağlı olarak değişir.

Âbidin Paşa’nın Mesnevî-i Şerif Tercüme ve Şerhi: Mesnevî-i Şerîf Tercüme ve Şerhi, Âbidin Paşa‘nın en tanınmış eseridir. Mesnevî’nin birinci cildinin beş cilt halinde tercüme ve şerhini ihtiva etmektedir. Eserin iki baskısı bulunmaktadır. İlk baskısı Sivas’ta Vilâyet Matbaası’nda, ikinci baskısı ise İstanbul Mahmud Bey Matbası’nda 11208’de yaptırılmış.

Mehmed Es’ad Dede’nin Şerh-i Mesnevî’si: Mesnevî şârihlerinden Tâhirü’l-Mevlevî‘nin şeyhidir. Mehmed Es’ad Dede‘nin defter hâlinde olan ve Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi’ndeki kayıtlarda “Mesnevî’nin İlk 360 Beytinin Tercüme ve Şerhi” diye bir not düşülmüşse de evrakta sadece ilk iki beytin şerhi bulunmaktadır. Söz konusu şerhte klasik şerh metoduna uygun bir şerh gerçekleştirdiğini söylemek yerinde olur.

Rızâeddîn Remzî er-Rifâî’nin Lübb-i Mesnevî isimli şerhi: Müellif hakkında pek bir malumat bulunmamakta. Nisbetinden Rifai olduğu tahmin edilebilir. Şerhi 1911’de yayınlanmış. Mesnevî’nin Mukaddime ve ilk onsekiz beytini içeren bu şerh, Tasavvuf dergisi 1327/1911 27, 28, 29, 30, 31. sayılarda eski harflerle yayımlanmıştır. Şerhte klasik şerh geleneğini takip eder.

Ahmed Avni Konuk’un Mesnevî-i Şerîf Şerhi: Ahmed Avni Konuk‘un şerhi Mesnevî’nin tamamının şerhidir. Eser Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır. Tamamı yayınlanmıştır. Mevlânâ’nın diğer eserlerine ve Muhyiddin-i İbn Arabî‘nin eserlerine sık sık atıfta bulunarak şerhini gerçekleştirmiştir.

Kenan Rifâî’nin Mesnevî-i Şerîf Şerhi: Kenan Rifaî‘nin Mesnevî şerhi, Mesnevî’nin birinci cildini ihtiva eder. “Şerhli Mesnevî-i Şerîf” adıyla ilk kez 1973 senesinde Ankara’da yayımlanmıştır. Halen de yayınlanmaktadır.

Tâhirü’l-Mevlevî’nin Mesnevî Şerhi: Müellif Mesnevî’nin ancak ilk dört cildinin şerhini tamamlamış, beşinci ciltten de epey miktarını şerh etmiş. Kalan kısmını öğrencisi Şefik Can tamamlamış. Müellifin şerh ettiği kısım14 cilt tutar. Kitabın tamamı 18 cilttir.

 

Ahmed Sadreddin

https://www.dunyabizim.com/hikmet/mesnev-nin-turkce-deki-40-serh-ve-tercumesi-h22379.html

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.