ZÜHD VE TAKVÂ

A+
A-

74. ZÜHD VE TAKVÂ

Bu dünya tuzaktır, tanesi de istek. Tuzaklardan kaç, onlardan yüz çevir.

Böyle hareket ettin mi yüzlerce ferahlık bulursun. Fakat istekten geçemedin mi fesatlıklara uğrarsın.

Madem ki sonunda mezara yöneleceğiz; tek olan Allah’a alışmamız daha iyi.

Yüzümüzü toprağa tutalım, ondan bittik, geliştik; neden gönlümüzü vefasızlara verelim?

Allah diler ki, sen zahit olasın; garezi bırakasın da tanık kesilesin.

Zâhit, işin sonunu düşünür. Sonunda hesap günü halim ne olacak diye dertlenir.

Bu garezler, göze perdedir. Göze perde indi mi;

İnsanoğlu yukarı aşağı, onca şeyi göremez; “Sevdiğin şeyler, seni kör ve sağır eder.”

Fakat bir adamın gönlüne güneşin nuru vurdu mu, onca yıldızın bir değeri kalmaz artık.

O sırları perdesiz olarak görür; mü’minle kâfirlerin ruhlarının ne makamlarda bulunduğunu seyreder.

Tuzağı yırt, taneyi yak; bu evin kapılarını aç.

Kim, zahitliği yüzünden dünyayı terk ederse, dünya onun önüne çok, daha çok gelir.

Bu dünya zindandır, biz de zindandaki mahpuslarız. Zindanı del, kendini kurtar.

Dünya nedir? Allah’tan gafil olmaktır. Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret etmek ve kadın, dünya değildir.

Mal ve para, baştaki külâh gibidir. Külâha sığınan ise, keldir.

Kıvırcık ve güzel saçları olan  kişiye gelince: Külâhı giderse ona daha hoş gelir.

Kendinde göğe doğru çıkmağa bir meyil gördün mü hüma kuşu gibi devlet kanadını hemen aç!

Fakat kendinde yeryüzüne bir meyil gördün mü feryad et, ağlayıp inlemeyi hiç bırakma!

Akıllılar önceden feryad ederler, bilgisizlerse işin sonunda başlarına vururlar.

(Dünya) sana da vefa etmez, seni de terk edip gider; ona gönül verme. O senden vazgeçmeden, sen ondan vazgeçmeye çalış!

Dünya malı, zayıf kuşların tuzağıdır; Ahiret mülkü ise, yüce kuşların tuzağı!

Hakikatte sen, bu âlemin esirisin; canın, bu cihan hapsine düşmüştür. Öyle olduğu halde niceye bir kendine cihan sahibi deyip duracaksın?

Tut ki bütün doğuyu, batıyı zaptettin, her tarafın saltanatına sahip oldun. Madem ki bu saltanat kalmayacak, sen onu bir şimşek farzet; çaktı ve söndü.

Ey gönüllü uyuyan, ebedî kalmayacak mülkü bir rüya gibi bil!…

Bir kişi, Hak’tan korkup takvâ yolunu tuttu mu; cin olsun insan olsun, onu kim görse korkar.

Allah korkusu, hevânın ellerini bağlarsa, Hak aklın ellerini çözer.

Hizmetkârın âkil olursa, sana galip olan duygular da mahkûmun olur.

Kör gibi O’nun ihsan eteğine yapış! Padişahım, körün yapışması diye buna derler işte!

O’nun eteği, emirdir, fermandır. O’ndan korkmayı, ondan çekinmeyi kendisine can ittihaz eden adam, ne bahtiyar  bir adamdır!

(VI/0378, 379, 444, 447, 2872, V/4065, VI/2873, 2874-2876, 4658, I/0479, 982, 983, 2343, 2344, III/1620, 1621, 1622, 3699, IV/647, 652, V/3926, 3927, I/1425, III/1831, 1832, 3049, 3050)

divider11