Yükselmek…Bulutlarla dost olmak
Yükselmek…Bulutlarla dost olmak
Yükselmek.
Çıkmak. Çıkmak ta ötelere… Bulutlarla dost olmak. Birer birer uğramak gökyüzü durakları yıldızlara.
Daha ileri, daha ileri gitmek.
Ama nasıl?
Alnını koyarken yere, huzur ve huşu içinde yükseklere, ilerinin ilerisine ulaşıyorsan ileri neresi, geri neresi? Nereden bakmalı? Nasıl bakmalı
Bilim aya alıp götürdü de, nice paradigmalar değişti, nice yeni teoriler gelişti.
Yükselişte bereket var. Değişim var, gelişim var…
Yükselmek değişmektir.
Yükselmek gelişmek.
Bir de yükseğin daha yükseğine çıkış var, eriş var. Bilim bu çıkışı, bu erişi izahta sınıfta kalıyor. İzahedemediğini safsata olarak nitelendirip, güya kurtuluyor. Safsata ne? Keşfedilmemiş gerçek mi? Yoksa ispatlanmamış teori mi? Sonra bilim ne?
Bu yükselme farklı; orada ne fark edilmemiş gerçek, ne de ispatlanmamış teori var. Bizatihi oluş, bire eriş… Bu yüzden insan, bir de o içindeki, kendi âlemindeki aya yükselse… Kendi kubbesine, kendi iç âlemindeki yüceliğe erse. Acaba neler neler değişir? Neler yenilenir? Neler düzene girer?
Girer, pek çok şey düzene girer. Yeter ki, insan içindeki o saf insana yükselsin. Yeter ki, o doğarken gelinen hale, o oluş haline, o fıtrata, o saflığa kavuşsun.
Biliyoruz ki, yükselmek, yüklerden kurtulmaktır.
İcabında bazen akıl da yüktür. Tıpkı zenginlik, mevki ve makam yük olduğu gibi. Bilgi de yük, onca alınan not ve okunan kitap da. Yük üstüne yük; beden yük, hayal yük, heyecan yük, dert yük, deva yük.
Bir depo bulmalı, bütün yükleri oraya bırakmalı. Muhkem bir depo… Zira can kuşu, bırakılan yükle birlikte seyahat ederse, yol alamaz.
İnsanın gözü arkada olmamalı. Belki, eskiyi muhasebe sadedinde ele almalı. Dünde takılıp kalırsa insan, kaygı kuyusuna düşer, öfke ateşinde yanar ve kin koruna dönüşür. O yüzden, dün orada, o depoda kalmalı. Her dem yeniden doğmalı, yeniden varolmalı.
Yükselmek yeniden doğmaktır.
Yeni doğuştur yükseliş.
Yeniden doğmalı, ağlamalı, doyasıya ağlamalı. Gözyaşı anı da dünü de temizler. Çekinmeden ağlamalı. Belki gecenin karanlığına sığınıp gözyaşı akıtmalı.
Yükselmeli.
Çıkmalı. Çıkmalı ta ötelere… Bulutlarla dost olmalı. Birer birer uğramalı gökyüzü durakları yıldızlara.
Çıkmalı, daha ileri, daha ileri gitmeli
Prof. Dr. Bilal Kemikli