YEDİYÜZ SENEDİR AÇIKLANMAYAN HAKİKAT – Faruk ÇELEBİ

A+
A-

8. MİLLÎ MEVLÂNA KONGRESİ

YEDİYÜZ SENEDİR AÇIKLANMAYAN HAKİKAT

Faruk ÇELEBİ

     Türkler Orta Asya’da ve Çin’de iki önemli imparatorluk kurmuşlardır. Bu imparatorluklar zamanında muhtelif dinlerin Hinduizm, Şamanizm, Budizm, v.s. etkisinde kalmışlardır. Daha sonra Hülafayi Raşidin, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ile Hz. Ali’nin hilafetleri ve onlara tabi olanların İslam fetihleri sayesinde, Müslümanlığı kabul etmiş ve Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.

Konumuzla ilgili olarak baktığımızda, Hz. Mevlânâ”nın babası, Bahâeddin Veled’in devrinin en büyük alimi olmasını muhakkak annesine borçludur. O iki yaşında iken Alaaddin M. Hârizmşah’ın kızı olan annesi elinden tutarak, babası Hüseyin el Hatibi’nin kütüphanesine götürüp: “Beni babana bu eserler yüzünden verdiler. O, bu eserleri okumakla dünya ve ma’na ilimlerini öğrenmiş, İslam alemindeki müstesna yerini almıştır” diyerek oğlu Bahâeddin Veled’in daha sonra Sultan-ül Ulemâ diye anılmasına sebep olan kıvılcımı yakmıştır.

Bu hadise, Hz. Mevlânâ ailesince bir anane olarak benimsenmiş, asırlar boyunca kadına, özel bir değer verilmesine sebep olmuştur. Hiç şüphesiz Hz. Mevlânâ’nın yetişmesinde babasının ve çevresinin tesiri olduğu kadar, annesi Karaman’da medfun Maderi Mevlânâ Mü’mine Hatun’un da çok büyük te’siri olmuştur… (A. Menkıbeleri)

….Bir gün Hz. Mevlânâ, Gıyaseddin Keykubad’ın meclisinden oğlu Bahâeddin Veled ile beraber ayrılırken oraya gelen Osman Bey’e rastlar (Osmanoğulları Hanedanı’nın kurucusu). Osman Bey’e “Bizimle beraber gel” der. Birlikte ders verdiği İplikçiler Medresesi’ne giderler. Yanındakilere Osman Bey için 18 ‘Fatiha’ okumalarını söyler. Sultan Veled de (babasına) “Hüdavendigar, benim için de 18 Fatiha okuyun” diye rica eder. 18, 18 daha 36 eder. Osmanlı Hanedanının 36 padişah ile son bulacağına işaret olunur.

…Bir müddet sonra, Hz. Mevlânâ, Konya çarşısında oğlu Bahâeddin Veled ile yürüyüşe çıkar. Babasına gösterilen sonsuz saygı ve sevgi karşısında şaşıran ve duygulanan Bahâeddin Veled; “Hüdavendigâr siz Allah’ın nasıl bir kulusunuz ki, insanlar bu dünyada yaşar, öldükten sonra bu saygıyı ve sevgiyi görür, veli oldukları kabul edilir. Siz ise daha hayatta iken veli kabul edilmişsiniz ki bu saygıyı ve sevgiyi görmektesiniz, Fesupanallah!”

“Bu çok mu güzel Bahâeddin Veled?!

Evet, Çok güzel.”

“Öyleyse bunu, sana ve senden sonra olacak evlatlarına sonsuza kadar hediye ettim.” (M. Arifin)

… 1378’de ise Germiyan beyi Süleyman-Şah, ana tarafından Hz. Mevlânâ”nın torunlarından olan kızı Devlet Hatun’u, Sultan Murad’ın oğlu Şehzade Yıldırım Bayezid’e verir ve gelinin çehizi olarak Kütahya, Tavşanlı, Emet (Eğrigöz), Simav ve çevresini Osmanlılar’a bırakır. Bu suretle bugünkü Kütahya vilayetinin tamamı, Osmanlı topraklarına katılır. Süleyman-Şah’da, Kula’yı başkent yapıp bu kasabaya çekilir. Artık Osmanlılar’ın Rumeli fütuhatı için şiddetle ihtiyaç gösterdiği Türk nüfusu şimdilik temin edilmiş olmaktadır.

Bugün Devlet Hatun’un mezarı Bursa’da Yeşil Türbe’nin Altındaki bir mahallede bahçe içinde çadır şeklinde bir türbedir. Oğullarından Mehmed Çelebi padişah olmuştur. Türkiye Tarihi-Yılmaz Öztuna (Hayat- C3)

Osmanlılar’a Çelebiler’in kılıç kuşatmasının gizli sebebi de Osmanlı Ailesine giren Hz. Mevlânâ”nın torunu Devlet Hatun ile birlikte bu Hanedanın çocukları Hz. Mevlânâ”nın torunları olmasıdır. Bu kehanet gizli tutularak, son padişah Vahdettin Efendi’ye kadar sürmüştür. Süleymaniye Kütüphanesi’nde bu hakikat Padişah ve Halife Sultan Reşat tarafından bir risale ile açıklanmıştır. (Kendisi Halife olmasına rağmen, Evradı Şerifesini “El-Mevlevi” diye imzalamıştır.)