Yedi Meclis Mecâlis-i Seb‘a

Yedi Meclis Mecâlis-i Seb‘a

Yedi Meclis Mecâlis-i Seb‘a

“Terazi, sadece dükkanlarda ve çarşılarda asılı olan değildir. Terazi, Hakk’ın âyeti, Allah’ın sırrı ve bilginin ayırt ediciliğidir. İşte bu, rûhânî terazidir. Bu, dünyadaki bunca terazinin kaynağı olan semâvî tartıdır. Meyvenin ayrı, sözün ayrı terazisi vardır. Söz doğru mu yanlış mı, hak mı bâtıl mı, bilirsin böylece. Kıymeti nedir bilmen için insanın da ayrı bir terazisi vardır…”
Klasik dönemde sohbetler, dinleyicilerden birisi tarafından yazıya geçirilir ve meclis adıyla anılırdı. Bu sohbetler bir kitap biçiminde düzenlenince kitaba genellikle mecâlis (meclisler) adı verilirdi. Yedi Meclis (Mecâlis-i Seb‘a), adından da anlaşılacağı üzere, büyük mutasavvıf Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin yedi sohbetinden oluşmaktadır. Sohbetler, Mevlânâ’nın halifesi Hüsâmeddin Çelebi ya da oğlu Sultan Veled tarafından konuşma anında yazıya aktarılmıştır. Her sohbet (meclis) Allah’a hamd ve Hz. Peygamber’e dua ile başlar. Duanın ardından bir hadisin şerhi etrafında gelişen asıl sohbete geçilmektedir. Sohbette seçilen hadisin işaret ettiği hususlar, kimi ayet ve şiirlerle desteklenerek anlatılmakta ve zaman zaman da hikâyelerle konu pekiştirilmektedir. Klasik şark edebiyatında bir nesir türü olarak da nitelenen meclisin en önemli örneklerinden biri olan Yedi Meclis’i Hicabi Kırlangıç’ın akıcı Türkçesiyle zevkle okuyacaksınız…

Sunuş

Mevlânâ’nın yedi vaazının yazıya geçirilerek kitap halinde düzenlenmesinden oluşan Yedi Meclis (Mecâlis-i Seb‘a), bundan
önce iki kez Türkçeye çevrilmiştir. Bu iki çevirinin varlığına rağmen bu eseri yeniden çevirme ihtiyacının nereden doğduğunu şu
şekilde açıklayabiliriz:

Elinizdeki çeviriye giriş olmak üzere yazdığımız Mecâlis-i Seb‘a’yı tanıtıcı yazıda da belirttiğimiz gibi, bu eserin ilk Türkçe
çevirisi, Mehmet Hulusi tarafından yapılmıştır. Bu çeviri, eksik ve yanlışlarla dolu bir metni kaynak almış, buna ek olarak mütercim de birçok çeviri hatası yapmıştır. Eseri ikinci kez Türkçeye kazandıran Abdülbâki Gölpınarlı da çevirisinin girişinde bu hususu ayrıntılı bir biçimde dile getirmiştir.

Mevlânâ ve eserleri alanında sayılı uzmanlardan olan merhum Abdülbâki Gölpınarlı’nın çevirisi ise bizim çevirdiğimiz
basımda esas alınan nüshaya dayandığından sağlıklı bir yazma nüshadan yapılmış bir çeviridir. Aslında Gölpınarlı kaynak metni Türkçeye aktarmada oldukça başarılıdır. Bununla birlikte Gölpınarlı’nın tercih ettiği Türkçe, eserin özellikle gençler tarafından
rahatça okunup anlaşılmasını güçleştirmektedir. Bu güçlüğün önemli nedenlerinden biri, Gölpınarlı’nın kimi kelimelere kendisinden başkasının pek kullanmadığı karşılıklar vermesi, kaynak dilde geçen ve Türkçede de kullanılmakta olan kavramların karşılığı olarak başka Türkçe kelimeler kullanmasıdır.

Bu değerlendirmelerden yola çıkarak yeni bir çevirinin yararlı olacağı düşüncesi bizi bu çalışmaya yöneltmiştir.
Elinizdeki bu çeviri, Tevfik H. Subhânî tarafından hazırlanan metinden yapılmıştır (Mecâlis-i Seb‘a, 3. bs. Tahran 1379).
Çeviride günümüz Türkçesinin imkânlarından yararlanılmıştır.

Kaynak metne olabildiğince bağlı kalınmakla birlikte anlaşılır bir Türkçe metin oluşturmaya özen gösterilmiştir. Bu arada eserin üslubu da çeviride yansıtılmaya çalışılmıştır. Şiir çevirilerindeyse mısralar birim olarak alınmış ve alt alta yazılmıştır.
Eserde yer alan şiirlerden kaynakları tespit edilenler belirtilmiş, âyetlerin ait oldukları sûreler ve numaraları ile kaynağı
tespit edilebilen hadislerin kaynakları dipnotlarda gösterilmiştir.

Hatalarımızın samimiyetimize bağışlanmasını dilerim.

Çevirideki muhtemel yanlışlar konusunda uyarılmak, bu çalışmanın yetkin duruma getirilmesine imkân vereceğinden teşekkürle karşılanacaktır. Son olarak, bu eserin yayımlanma sürecinde emeği geçen tüm VakıfBank Kültür Yayınları çalışanlarına
teşekkür ediyorum. Vesselam.

Hicabi Kırlangıç