VEFA
VEFA
Sözünde durmak, vadettiklerini yerine getirmek, sözüne sadık kalmak.
Vefa, başta Cenab-ı Hak olmak üzere aile, akraba, yakınlar, dostlar, arkadaşlar ve bütün varlık âlemiyle emanet ve sadakat temelli bir münasebet kurmaktır. Vefa, sözüne sadık kalmak ve onu muhafaza etmek için cehd ü gayret göstermektir. Söz ile özün doğru ve birbiriyle uyumlu olmasına dikkat etmektir.
Vefa; doğrunun, doğruluğun ve adaletin kardeşidir. Vefanın zıddı; “Ğadr” ise, yalanın, yalancılığın ve zulmün kardeşidir.
Vefakârlık ve kadirşinaslık imandandır. Vefasızlık, nifak alametidir. Bu sebeple Mümin vefalıdır, vefalı olmak zorundadır.
Vefasız; sevgisi geçici olan, sevgisine, dostluğuna bağlı olmayan, onları çabuk unutan.
Mümin, vefa özelliği içinde yaratılmıştır. Vefadan inhiraf etmemesi, vefasızlık göstermemesi için; “Elest bezminde”; “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna muhatap kılmıştır. Yani işin başında bizleri vefa hamuruyla yoğurmuştur. Vefa hamuruyla yoğrulup pişince, Hz. Peygamberimizin; “Beni Hud suresindeki; “Emir olunduğun gibi dosdoğru ol” ayeti yaşlandırdı” buyurduğu gibi vefada zirve oluyor Müminler. Artık bu yaşlandıran ayet göz önünde olunca hayat boyu hiçbir şekilde vefasızlık denen bir olumsuzluğa kapı aralanmaz.
Vefa, her alanda olmalı; yemede, içmede, gezip tozmada, suyu ve havayı kullanmada, çevremizde, toplumumuzda, özel yaşantımızda…Bir insanın vefalı oluşu; çevresine, toplumuna, devletine, milletine, bayrağına, ezanına…sadakatle mümkün olur. Hiçbir zaman sözünde durmayan, konuştuğunda yalan söyleyen, emanete ihanet eden…insanlarda vefayı göremezsiniz. Onlara göre vefa, sadece bir semt ismidir.
Bu yüzden Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı’nın: “Suya vefa göstermezsek, veda ederiz” sözü çok yerinde ve anlamlıdır. Gerçekten baktığımız zaman en çok israf ettiklerimizin başında su geliyor. Yani en hayati öneme haiz olan, olmazsa olmazlarımızdan olan suya karşı vefasızlık gösterirsek, varın gerisini siz hesap edin.
Aslında bu vefasızlık konusu sadece suda değil. En başta Allah’a karşı vefasızlık yapıyoruz. Allah’a vefasızlık yapanın, kullara ve dünyaya vefasızlık yapmaması mümkün olur mu? Bakıverin dünyaya, nasıl bir vefasızlık örneği sergilendiğini görürsünüz.
Vefa, imanla eş değerlidir. Aşağıdaki şiirlerim, toplumu anlatmaktadır.
Kaybettik!
Hoş kahveler içtik, dost hanesinden,
Telve dilde kaldı, nazı kaybettik,
Muhabbete daldık, şahanesinden,
Dost mazide kaldı, özü kaybettik!
Çok yakılar sardık, dert gitsin diye,
Merhemlerden sürdük, berkitsin diye,
Onulmaz yarayı, terk etsin diye,
Güzel temenniyi, sözü kaybettik!
Eğlendik ve güldük, safiyane hep,
Canana göz olduk, sahiyane hep,
Ahbaba can bulduk, dahiyane hep,
Sabırlarımızı, nazı kaybettik!
Gülmeyi kâr kıldık, mutlu gün için,
Maskeyi yar bildik, kutlu gün için,
Dostla bahar bulduk, tatlı gün için,
Sevinç tasa oldu, bizi kaybettik!
Kalp sevgiyi sildi, tekliyor şimdi,
Sevgi rafta kaldı, bekliyor şimdi,
Nadide yerinde saklıyor şimdi,
Hasretler içinde, sizi kaybettik!
Vefa!
Aslını ararım nerede saklı?
Semt ismi mi yoksa lafta mı vefa?
Özlemle beklerim vuslata aklı,
Sanal bir isim mi rafta mı vefa?
Masalda geçen Anka kuşu mu?
Aşılmayan dağın dik yokuşu mu?
Riyakâr sözlerin can yakışı mı?
Ovada yaylada Kaf’ta mı vefa?
İnsanı kandıran yalan sözde mi?
Manasızlıktaki sönen özde mi?
Sevgiler bitiren küllü közde mi?
Sahte yığınlarda safta mı vefa?
Yazılarımızda hecelerde mi?
Rüyalarımızda gecelerde mi?
Ulaşılamayan yücelerde mi?
Becerilemeyen afta mı vefa? (02 ARALIK 2023)