TÜRK EDEBİYATINDA ŞERH EDİLEN METİNLER ARASINDA MESNEVİ-Î ŞERİF’İN YERİ – Can CEYLÂN
TÜRK EDEBİYATINDA ŞERH EDİLEN METİNLER ARASINDA MESNEVİ-Î ŞERİF’İN YERİ
Can CEYLÂN
Türk edebiyatı yazılı kaynaklarının incelenmesinde en yaygın metodlardan biri olan şerh, çoğunlukla dinî ve tasavvufî metinlerin incelenmesinde kullanılmıştır. Şerh metodunun uygulandığı metin türleri arasında da mesneviler ilk sırada yer almaktadır. Şâirlere metin uzunluğu bakımından bir kısıtlama getirmemesi, mesnevi türünde çok eser verilmesine sebep olmuştur. Elbette mesnevi bir edebî tür olsa da, “mesnevi” denilince akla Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin Mesnevi-î Şerif’i gelmektedir. Bunun sebebi, bu eserin en çok şerh edilen ve dolayısıyla okunan mesnevi olmasıdır. Mevlânâ, bu eserinde, hikâyeci anlatım tarzını da kullanmış ve vermek istediğini mânevî mesajları sembolikkarakterleraracılığıylahikâyeşeklinde anlatmıştır. Mesnevi-î Şerif’in ilk beyitinde geçen “hikâyet” kelimesi de bunun bir işâretidir. Mevlânâ, bu eserindeki çoğu anonim olan hikâyeleri, beslendiği geniş bir altyapıdan alıp kendi diliyle, derin anlamlar çıkartılacak şekilde anlatmıştır. Farklı coğrafyalarda okunan bir eser olan Mesnevi-î Şerif’deki bu derin anlamlar anlaşılabilsin diye, yüzyıllar boyunca genellikle Mevlevî tarikatına mensup mesnevîhanlar tarafından şerh edilmiştir. Bu şerhlerin bâzıları Mesnevi-î Şerif’in tamamına, bazıları ilk cildine, bâzıları ilk onsekiz beytine, bazıları da belli bölümlerine yapılmıştır.