Türbe Önü Buluşmalarında Mustafa Holat hatıralarını paylaştı

A+
A-

Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün öncülüğünde, Mevlana’nın 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus) kapsamında düzenlenen, ‘Türbe Önü Buluşmaları’ programına katılan emekli Postnişin Mustafa Holat, Mevlevilikte sema, semazen kıyafetinin anlamları ve hatıratları üzerine bir sohbet gerçekleştirdi.

Konya’da dört kuşaktır semazenlik yapan Holat ailesinin büyüklerinden emekli Postnişin Mustafa Holat, semazen, semazen başı ve postnişin olarak yarım asır Mevlana’yı anma törenlerinde görev aldı. Yaşayan bir tarih olarak, 1961 yılında başladığı semazenliğe, 2011 yılında Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğundan postnişin olarak emekli oldu. Halen Konya’daki İrfan Medeniyeti Araştırma ve Kültür Merkezi (İRFA) da gönüllü olarak hizmet eden Holat, çadırı ziyaret eden misafirlere, semanın manevi ve maddi anlamı ile hatıratlarını anlattı.

Semazen Olmak İstemiş

Mevlana’yı anma törenlerinin kurumsal olarak yapılmaya başlanmadığı 1950’li yıllarda, evlerde sema yapıldığını dile getiren Holat, ilk olarak şimdiki tiyatro binasında başlayan törenleri izlemeye gittiğinde babasına semazen olmak istediğini, babasının da onayıyla semazenliğe başladığını söyledi. Holat konuşmasını şöyle devam ettii. “1925 yılında çıkarılan ‘Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması Kanunu’ sonrasında, Mevlana Dergahının kapatılması üzerine zamanla sema unutulmaya yüz tuttu. Sema yapmaya 1962 yılında, kapalı spor salonunda sekiz arkadaşla başladık ve bu arkadaşlardan şu an beşi hayatta. Zaman zaman bir araya geliyoruz. Daha önceleri Afyon, Kütahya ve İstanbul’dan semazenler Konya’ya gelerek sema yaparlardı. İlk olarak 1965 yılında yurtdışında sema yaptık. Şimdi semazen arkadaşlarımız çoğaldı ve 30-35 kişi olduk” ifadelerini kullandı.

Mevlevilikte Eşyayı Öpmenin Anlamı

Mevlevilikte eşya öpmenin manevi anlamını anlatan Holat, neden eşyaları öptüklerini şu örneklerle aktardı. “Biz yorganı elimize aldığımız zaman öperiz. Çay bardağını öperiz. Yere otururken, secdeden kalkarken yeri öperiz. Bu bir şükraniyelik ve Peygamber Efendimizin sünnetine dayanır. Mekke’nin fethinde Resulullah Efendimiz Hacerü’l-Esved taşını öptü. Elini kaldırdı selam verdi. Elindeki asasını Hacerü’l-Esved taşına değdirdi ve asayı öptü. Biz bir eşyayı öpmeyi, Resulullah’ın sünnetinden öğrendik. Hangi tarikat olursa olsun. Orada yapılan hareketler sünneti seniyeye ve farza dayanır. Şeyh efendi istedi diye böyle bir şey yapılmaz.” dedi.

Semazenlerin giydiği tennure ve sikkenin ne anlama geldiğine de açıklık getiren Holat, sohbetinin sonunda Hazreti Mevlana’nın Mesnevisinde yer alan sema hakkındaki beytini okuyarak, semazenlerin sema yaparken ‘Allah, Allah’ diye zikir yaptıklarını söyledi. Dünyanın en büyük şiir külliyatı olarak kabul edilen Mevlana’nın eseri Divan-ı Kebir hakkında da bilgi veren Holat, sohbetini Mevlevilerin yaptığı ‘Gülbang’ duası ile tamamladı.

Anadoluda Bugün