TOPRAĞIN DİLİ
Muhsin İlyas Subaşı’nın kaleme aldığı “TOPRAĞIN DİLİ” Şiir Vakti yayınları arasında çıktı.
Aşık Veysel, 40. Ölüm yılında, Muhsin İlyas Subaşı’nın kaleminden tasavvufi yönüyle anlatılıyor.
Subaşı, “Toprağın Dili” adıyla yazdığı eserinde, Aşık Veysel’in Türk Halk Şiirinde en fazla münacat yazan şair olduğuna dikkati çekerek, bu yönüyle onun bugüne kadar yeterince anlaşılamadığını söylemektedir.
Şiir Vakti yayınları arasında çıkan eserin arka kapak tanıtım yazısında yayınevi şu görüşleri dile getirmektedir:
“Aşık Veysel, halk vicdanının hiçbir kişisel eğilime bulaştırılmadan söz ve sazla ifadesini bulduğu önemli bir irfan abidesidir. Türkiye’de, ins anları ötekileştirme yönünde birçok iç ve dış mihrakın uğraştığı günümüzde, birleştirici bir ses olarak bu âşığı dikkate sunmanın asli bir sorumluluk olduğunu düşündük.
Yayınevimiz, böyle bir eseri, şair, düşünce adamı ve ilahiyatçı Muhsin İlyas Subaşı’nın hazırlamış olmasını, hem Veysel açısından, hem de kültürel değerlerimiz ve hoşgörü açısından ö nemli görmektedir. Meseleye taraf olmadan, sağduyu ile yaklaştığımız zaman sizlerin de bu ortak duyarlılığı paylaşacağınızı umuyoruz”
Muhsin İlyas Subaşı da, kitabın önsöz’ünde bu eserin yazılış sebebini şöyle izah etmektedir:
“Aynı toprağın çocuğu olarak bu büyük ustayı, kendi konumu içinde tutarak değerlendirmek için bu çalışmayı yaptım. Onu ele alırken, ne kendi tarafıma çekme, ne de karşıma alıp ötekileştirme gayretine girmedim. Söyledikleriyle değerlendirdim. İnanıyorum ki, Türkiye’nin, Türk insanının hamurunda bulunan hoşgörüyü ondan alacağımız derslerle kendi hayatımıza da bir kimlik haline getirecek ve geleceğe daha güvenle bakacağız. Ben, Âşık Veysel’in bu yönde bize ders veren bir öğretmen olduğunu düşünüyorum. Bu monografiyi okuduğunuzda benim temennilerime katılacağınızı umarım. Birbirimizi kabullenmenin mayası Veysel’in şiirlerine serpiştirdiği satırlardadır. Bu şiirler edebi dikkat içerisinde ele alınırsa, kuşkusuz eksikler bulunabilir. Ancak bizim geleneksel koşma tarzımızı kullanırken düşüncesi ustalıkla işlemesi ayrı bir özellik ortaya koyar. Bunun da ötesinde, biz bir edebiyat araştırması yapmıyoruz. Şiirin şekli ve kullandığı kelimelerin önemi ve özelliğinden çok, vermek istediği mesajın orijinalliğine baktık. Hayata yön veren düşünce de bu mesajların içinde gizlidir. Bunu anlatabilirsek, Veysel’in gayesine hizmet etmiş olacağız.”