TERCÜME-İ İNTİHÂNÂME-İ SULTAN VELED
TERCÜME-İ İNTİHÂNÂME-İ SULTAN VELED
(İnceleme – Metin)
Tercüme
İBRAHİM HAKKI EROĞLU
Hazırlayan
HÜLYA KÜÇÜK
ÖNSÖZ
Sultan Veled ve Maârif’i adlı çalışmamızda (KBŞB Yayınları, 2005), Sultan Veled’in (623/1226−712/1312) hayâtı ve Maârif adlı eserinde ve adı geçen eserin, ilim erbâbınca dahi önceden bilinmeyen bir şerhi olan el-Hikemiyye’de değinilen bâzı tasavvufî mes’eleleri ele almıştık. Bu çalışmanın bir devamı olarak düşünülen elinizdeki çalışmanın ilk baskısı Ataç yayınları tarafından Küpten Sızan Sırlar. İntihânâme-i Sultan Veled adıyla yayınlanmıştı (İstanbul, 2010). Elinizdeki çalışma, bu çalışmanın gözden geçirilmiş ve kısmen genişletilmiş halidir.
İntihânâme, Sultan Veled’in halka ve mürîdlerine vaazlarını ve öğütlerini içeren bir eseridir. Zaman zaman Mevlânâ ve hem-demleri/etrafındaki akrân ve müridleri hakkında da kısa bilgiler verir. Eser üzerinde, gerek Türkiye’de gerek Türkiye dışında, pek fazla bir çalışma bulunmamaktadır. Hatta 1946 yılında Niğdeli İbrahim Hakkı Eroğlu (v. 1955) tarafından yapılmış olan Osmanlıca bir tercümesi de bildiğimiz kadarıyla henüz günümüz alfabesine çevrilmemiştir. Elinizdeki çalışma İntihânâme hakkında bir giriş ve Eroğlu’nun mezkûr tercümesini okuyucuyla buluşturarak bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Giriş Sultan Veled, “İntihânâme ve mütercimi hakkında bilgiye hasredilmiş olup ele alınan konular dört ana başlık altında toplanmıştır: İntihânâme’deki Sultan Veled, İntihânâme’de avâm, İntihânâme’de ilâhî sırlar ve son olarak eserin mütercimi İbrahim Hakkı Eroğlu’nın hayatı, eserleri ve elinizdeki çalışmaya konu olan tercümesi. Kitabın asıl gövdesini ise Eroğlu’nun mezkûr Osmanlıca Tercüme-i İntihânâme’sinin günümüz harfleriyle metni oluşturmaktadır. Bu tercümeyi biz, müsvedde bir halde SÜSAM (Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Merkezi)’nde bulunmakta iken elde etmiştik Tercüme, Osmanlıca’dan günümüz Türkçesine aktarılırken âyet ve hadîslerin yerleri tesbit edildi, eksik tercümeler tamamlandı ve gerekli diğer notlar düşüldü. Metni günümüz alfabesine çevirirken ح” harfler olmayan karşılığı tam alfabede Türkçe gibi, خ ,غ ,ق ,ص ,ض ,ط ,ظ” transkripsyonla belirtmeye gerek görülmedi. Başka bir kelime ile karışma ihtimâli olduğu durumlarda bunların uzatma işâretleri “ā, ū, ī” ile; “ز, ت , د ,س , ك , ه ” gibi Türkçe’de aynı harfle gösterilen ince harflerinki ise “â, î, û” şeklindeki genel uzatma işâretleri ile belirtildi. Ayrıca hem te’lîf kısmında hem de metin kısmında, ع) Ayın) harfinin cezimli olduğu yerlere işâret için de genelde uzatma işâreti kullanıldı (mârifet, muttalî,… gibi). Çeviri, İstanbul Türkçesi’ne göre yazıldı ve meselâ, “etdi”, “gelmeyor” gibi ifâdeler “etti”, “gelmiyor” olarak değiştirildi. Te’lîf bölümünde bu tercümeden faydalanılırken, matbû nüshâ ile karşılaştırıldığı zaman birçok yerde göze çarpan cümle ve tercüme eksiği tamamlanmış, ancak bunlar tek tek belirtilmeye gerek görülmemiştir. Kitabı halkın da okuyacağı düşünülerek, herkesin bilemeyeceği bazı Farsça kelimelerin anlamları, yanlarına ilâve edilmiştir. Kitabın sonunda bir Lügatçe de bulunmaktadır.
Çalışmanın ilk hâlini gözden geçirip fikirlerini iletme zahmetine katlanan muhterem Prof. Dr. Mustafa Tahralı ve Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz hocalarıma en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca, ihtiyaç duyduğum elyazması nüshaları temînde yardımcı olan Konya Bölge El yazmalar Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin Beyefendi’ye ve bana huzûrlu bir çalışma ortamı sunan eşim Hamza’ya sonsuz teşekkür borçluyum. Hüda yâr ü nigâhbân.
Doç. Dr. Hülya Küçük
2012, Konya