“TEOLOJİK SORUNLARIN ELE ALINMASINDA İYİ NİYETLİLİK İLKESİ” MEVLANA’NIN BAZI KLASİK KELAM SORUNLARINA YAKLAŞIMI – Mehmet DALKILIÇ

A+
A-

“TEOLOJİK SORUNLARIN ELE ALINMASINDA İYİ NİYETLİLİK İLKESİ” MEVLANA’NIN BAZI KLASİK KELAM SORUNLARINA YAKLAŞIMI

 Mehmet DALKILIÇ

ÖZET
Tasavvuf, İslam bilimleri ve düşüncesi tarihinde kelam ve felsefeye göre nispeten geç teşekkül etmiş bir ilimdir. Bunun bir takım nedenleri üzerinde çağdaş araştırmalarda durulmuştur. İbnü’l-Arabî, bu durumu tasavvufun ‘bilim ağacının amacı ve meyvesi’ olmasına dayandırarak açıklar. Bunun başka bir anlamı İse, tasavvufun bilim ve düşüncenin olgunluk dönemini temsil ettiği iddiasıdır. Gerek İbnü’l-Arabî ve gerekse kendisiyle birlikte ortaya çıkan ve onun düşüncesinin etkilerini taşıyan tasavvuf akımları, bu olgunluk sürecini kabul etmiş, geleneksel konulara bu bakış açısıyla bakmaya çalışmışlardır. Bu yönüyle sufiler, kelamın ve felsefenin daha önce çeşitli üslup ve amaçlarla ele aldıkları sorunları bazen aktarmış, çoğunlukla da farklı bir gözle yorumlamışlardır. Bu durumda pek çok sorun, bazen yeni boyutlar kazanmışken bazen geleneksel kalıplarda çözümsüz kalmış sorunlar farklı bir gözle çözüme kavuşturulmuştur.

Mevlana’nın İbnü’l-Arabî’yle birlikte ortaya çıkan teorik düşünceyi şiirin imkânlarından yararlanarak geniş kitlelere ulaştırdığı bazı araştırmalarda dile getirilmiştir. Mesnevi’ye ve Divan’a baktığımızda, Mevlana’nın İslam düşüncesinin ve bilhassa kelamın geleneksel sorunlarına da basitleştirici ve çözümleyici bir yaklaşım getirdiğine tanık olmaktayız. Bu bağlamda kelamın en önemli sorunlarından birisi olan ve pek çok mezhebin ortaya çıkmasına yol açan kader-özgürlük sorunu Mevlana’nın pek çok vesileyle ele aldığı hususlardan biridir. Tevhidin, Allah’ın bilinmesi, Allah’ın nitelikleri vb. konular bu geleneksel kelam konuları arasında sayılabilecek benzer hususlardır. Mevlana, bu gibi sorunlar: geleneksel tartışmaları hesaba katsa bile, farklı bir yöntemle çözmeye çalışır. Bu yöntemin en önemli unsuru, dini konularda iyi niyet diyebileceğimiz olumlu tavırla yaklaşmaktır. Bu durumda pek çok noktada sonuçsuz kalan kelamın cedelci ve kanıtlamacı yöntemi yerini, dini konuların ele almışında iyi niyet ve samimiyete bırakarak, yükümlü-müminin rolünün artırılması sağlanır. Tebliğimizde üzerinde durmak istediğimiz husus, Bu çalışmanın ilk hali İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından “Din ve Dünya Barışı” adıyla, 26-28 Nisan 2007 tarihinde düzenlenmiş olan uluslararası sempozyumda sunulmuştur. Mevlana’nın bu yönteminin dini sorunların ele almışında nasıl işlendiğini ele alarak, günümüz bakımından bu tavrın anlamının soruşturulması olacaktır.

ETİKETLER: