TEFEKKÜR
64. TEFEKKÜR
Kardeş, sen ancak o düşünceden ibâretsin. Geri kalan varlığın ise kemik ve deriden başka bir şey değildir.
Düşüncen mânevî, varlığın gülse, gül bahçesisin; dikense, külhana lâyıksın.
Şu sayısız halka bak, hepsi de yeryüzünde bir düşüncenin (peşinde) sel gibi akmada.
Halk, o düşünceyi küçük ve ehemmiyetsiz görür ama, sel gibi cihanı suya boğar, alıp götürür.
Evlerin, köşklerin, şehirlerin, dağların, sahraların, nehirlerin hep ondan meydana geldiğini;
Denizdeki balığın denizin vücûduyla yaşadığı gibi, karanın, denizin, güneşin, göğün fikirle diri bulunduğunu görüyorsun da,
Neden körleşip ahmaklık ediyorsun? Neden sence, ten Süleyman gibi oluyor da fikir karınca gibi?
Neden gözüne dağ büyük görünüyor da fikri fare gibi küçük, dağı kurt gibi büyük sanıyorsun.
Fikir ona derler ki bir yol açsın; yol ona derler ki önüne bir padişah çıkagelsin.
Kötü düşünceyi de zehirli tırnak bil. Bu tırnak, derinleştikçe can yüzünü tırmalar.
Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı da fikirlerdir. Bu fikirler de gönüldeki sırları gösterir.
Zikir, fikri titretir, harekete getirir. Zikri bu donmuş fikre güneş yap!
II/277, 278, 1032, 1033, 1035-1038, 3207, V/0558, IV/1318, VI/1476)
[divide style=”2″]