SİNAN’IN GÜNLÜĞÜ’NDE MEVLEVÎ KÜLTÜRÜ

A+
A-

SİNAN’IN GÜNLÜĞÜ’NDE MEVLEVÎ KÜLTÜRÜ

Sâmiha Ayverdi’nin (11205-1993) son eseri çıktı: Sinan’ın Günlüğü [1].Kitaptan anladığımıza göre Sâmiha Ayverdi, 1951 doğumlu torunu Sinan’ın gündüzleri bakımını üstlenmiş görünüyor. Yazarımız çocuğun ilk gününden itibaren kısa kısa notlarını defterlere yazmış. Bazen sık bazen uzun aralıklarla on yıl boyunca tuttuğu notları torun Sinan Uluant bir araya getirmiş, resimlerle zenginleştirmiş ve nefis bir baskıyla çıkmasını sağlamış.

Kitapta çocuğun gelişimi, çocuk eğitimi, çocuk psikolojisi, çocuk büyütmenin zorlukları ve zevkli yönleri anlatılır. Sadece bunlar değil, 1950 başlarında köklü bir İstanbul âilesinin günlük hayâtı, âile ortamından çizgiler, bu âilenin evlerine gelip gidenler, sanat ve fikir adamları, bu evdeki kültür ve irfan toplantılarına dâir önemli notlar mevcut.

MÛSİKİ TOPLANTILARI

Bu yazıda, o günün bâzı Mevlevileri, mûsikî toplantıları ve Konya’ya yapılan ilk Şeb-i Arûs ihtifalleriyle alâkalı notları nakletmek istiyorum.

Sâmiha Ayverdi ve ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi’nin evlerinde mûsikî tolantıları ve Mesnevî çalışmaları yapıldığı görülüyor. Halil Can Bey ve arkadaşları, hem sohbet hem de ney üflemek üzere sık sık bu eve gelmektedirler. Şu satırları söz konusu kitaptan alıyorum:

“Halil Can bey, neyzen Niyazi Sayın, hafız Kemâl (Batanay) Cemile. (Annemarie Schimmel, S. Ayverdi’nin yakın dostu), Destinâ hanım, (Bahariye Mevlevîhânesi Şeyhi Hüseyin Fahreddin Dede ile Fatma Âliye Hanım’in kızı), Bâhir Bey ve evin halkı ile yakın eş dost, aylık toplantı için bir araya gelmiş bulunuyordu. Saz, söz, soh­bet, muhabbet, Mesnevî.. Dünya içinde bir dünya, âlem içinde bir başka âlem. Herkes mest, medhûş ve pür cûş u hurûş.. Sinan da beraber, o da bu âlemin zevki içinde. Bir ara, boş bulduğu koltuğun içine yerleşerek bağdaş kurdu ve uzun zaman kımıldamadan öylece dinledi” (1956).

Adı geçen Bâhir Şereftuğ, deniz albayı, semâzen, mevlevî ve rifâî dervişi olup, S. Ayverdi’nin evlâtlarından birçok kimseye semâ çıkartmıştır.

*

Başka bir gün şöyle tasvir edilir: “Neyi, Halil Can beyle Niyazi Sayın, kemençeyi Cüneyd Orhon, tanburu Kemâl beyin hanımı Naime Batanay çalıyorlardı. Rast ve segâh­tan okunan beste ve şarkılar, zevkli ve rûhânî bir hava içinde sona erdiği zaman saat on iki olmuştu. Kalkmaya hazırlanan misâfirleri ev âdeta bırakmak istemiyor, daha fazla alıkoymak için bahâneler buluyor idi. Nitekim en yerinde bahanenin bulunması gecikmedi. Halil Can beyden bir n’at-ı şerif okunması rica edildi.”

Bir başka not: “Bu ayın ney-Mesnevî toplantısı pek fevkalâ­de oldu. Misafir adedi elliye yakındı. Son derece güzel beste ve âyinler okundu ve dört mevlevî iki defa semâ ettiler.”

KONYA’DA İLK İHTİFALLER

Konya’da 1950’lerde yapılmaya başlayan Mevlâna ihtifallerine Ayverdi’nin ilk yıllardan beri ilgi gösterdiği bilinmektedir. Eskinin son zemâzenleri hayattan çekilmeden evlâtlarının semâ çıkarmalarına ön ayak olmuştur. 1957-1963 arasında muhtelif senelerde bunlardan Konya’daki semâ törenlerine katılanların isimlerini, Özcan Ergiydiren Hayâli Cihan Değer kitabında şöyle sıralar:

Orhan Büyükaksoy, Özcan Ergiydiren, Ömer Yılmaz Ertan, Bayram Yüksel, Zeki Ermumcu, Siret Yalçın Kaytaz, Fevzi Samuk, Aydın Yüksel, Erhan Altıntaş, Dinçer Dalkılıç, Yusuf Ömürlü.

*

Ayverdi Konya’da Mevlânâ Dergâhı içinde yapılan semâ ve devrânı şöyle anlatır: “Bu ayın on yedinci günü (Aralık 1954) Konya’da idik. Hz. Mevlânâ için Konya, üç gün devam eden bir ihtifal yaptı. İlk iki gün birincisi şehir halkına, ikinci on bin kişiyi bulan misafirlere, üçüncü gün de dergâh-ı şerif içinde devlet için film çekecek olan sinemacılara idi. Yirmi yedi mevlevînin iştirak ettiği bu devran ve semâı iki yüzden fazla bir seyirci tâkib etti. Uzun ve muhteşem bir medeniyetin tesis etmiş olduğu bu tarîkat müessesesinin otuz sene fasıla ile tekrarladığı bu âyini, halk, dış âlemden iç aleme geçişin şâhâne bir vesilesi gibi canu gönülden seyretti. On binlerce insan, sakin ve asil bir cûş u huruş içinde üç gün Konya sokaklarını doldurdu.”

KONUŞMACI

Bu sene ( 1955) Şeb-i Arûs ihtifali için Konya’ya gitmeyecektim; fakat karar, Allah’ın karârı. Onun için de benim niyetim olmadı, O’nun dediği oldu. Konya Turizm Müdürlüğünden bir konferans vermek üzere aldığım davetiye üzerine eyvallah diyerek hazırlanmaya başladım.

Sâmiha Ayverdi’nin Konya’daki Mevlânâ ihtifallerinden bir kısmında konuşmacı olarak bulunduğu bilinmektedir. Özcan Ergiydiren’den öğrendiğimize göre Ayverdi ve evlâtlarının katılımları bir târihte son buluyor:

“Bâzı kimselerin çekememezliği, küçük hesaplar, hadden efzun dedikodular, bâzı yakışıksız sözler zülf-i yâre dokunur olmuş, tahammül sınırını aşmıştı. 1963, Şeb-i Arûs’a son gidişimiz olmuştu.”[2]


[1] Sâmiha Ayverdi, Sinan’ın Günlüğü, hazırlayan, Sinan Uluant, Kubbealtı neşriyatı, 2015

[2] Özcan Ergiydiren, Hayâli Cihan Değer, Kubbealtı neşriyatı, İstanbul, 2009, s. 280