SEMPOZYUMU AÇILIŞ KONUŞMASI-Esin Çelebi Bayru

A+
A-

ULUSLARARASI MEVLANA SEMPOZYUMU

AÇILIŞ KONUŞMASI 08-05-2007

Esin Çelebi Bayru

Bugün buraya Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi’ den bahsetmek üzere toplandık.Onun için sözlerime büyüklerimden duyduğum şu deyiş ile başlamak isterim. “Velilerden bahsedilen yerlere o velilerin misafirleri gelir.”

Bendeniz de ceddim adına onun misafirlerine, onun huzuruna gelen değerli Mevlana dostlarına hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

Muhterem dostlar yurdumuzda tekkelerin kapatılma kararı alınmadan önce Konya Makam Çelebisi, Türkiye Cumhuriyeti 1. Meclis Reis vekili, büyük dedem Abdülhalim Çelebi’ye Mustafa Kemal Atatürk’ün Mevlevilik hakkında söyledikleri aynen şöyle “Siz Mevleviler asırlardır cehaletle, yobazlıkla mücadele ettiniz. İrfanla ilme ve sanata katkıda bulundunuz. İnkılapta istisnai bir muamele yapmamak için Mevlevi tekkelerini “Teka’ya ve zeva’ya kanunu” içinde mütalaa etmek mecburiyetindeyiz. Ancak Hz. Mevlana’nın düşünceleri ve ilmi ebediyen yaşayacaktır.Hatta istikbalde daha köklü bir şekilde zuhur edecektir inancındayım.”

Bugün dünyanın her yerinde gösterilen ilgi Atatürk’ün sözlerinin doğruluğunu ortaya koymaktadır.

Bu sözlerin ışığında kurmuş olduğumuz ve başkanlığını manevi büyüğüm, kardeşim Faruk Hemdem Çelebi’nin üstlendiği, benim ikinci başkanı olduğum Uluslararası Mevlana Vakfı’nın yaklaşık sekiz yıldır titiz bir çalışma ile hazırlamış olduğu iki önemli projeden bahsetmek isterim. Her iki proje öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Kültür bakanlığımıza sunulmuştur. Bakanlığımız ve vakfımızın işbirliği ile UNESCO’ya gönderilen projeler içerikleri ve hazırlanış şekilleri ile beğeni kazanmış ve kabul edilmiştir.

Projelerin birincisi “Sema ve Mevlevi müziğinin korunma altına alınması” idi. Bu işin ehli olan çok kıymetli dostlarımızın, hocalarımızın üstün çalışmaları ile proje hazırlandı, sunuldu ve kabul edildi.Sema ve Mevlevi müziği “Dünyanın korunması gereken soyut kültür mirası” kapsamına alındı. İkinci proje ise Hz.Mevlana’nın 800. doğum yılı dolayısı ile 2007 yılının bütün dünyada Mevlana Celaleddin-i Rumi yılı ilan edilmesi idi ki onun da kabulü neticesi bugün buradayız.

Vakfımızın Hz. Mevlana ile ilgili üçüncü kapsamlı çalışması Avrupa Birliği’nin bu yıl ile ilgili projeleri arasında olup ilk elemeyi geçmiştir.

Mevlevilik, sadece Anadolu’da değil Balkanlar’da, Asya’da, Afrika’da , Arap Yarımadası’ndaki insanları da yüzyıllarca aydınlatan ve bu gün ise Amerika, Avusturalya dahil bütün dünyayı aydınlatmaya devam eden bir ‘olgun insan’ yetiştirme yolu olmuştur.

Türk milleti olarak bize miras kalan, kültürümüzün önemli bir bölümünü oluşturan Mevlana ve Mevleviliğe sahip çıkmalıyız. Onu araştırmalı okumalı ve anlamalıyız.

“ Canım sağ oldukça Kuran’ ın kölesiyim ben.

Seçilmiş Muhammed’ in yolunun toprağıyım ben.Kim, bundan başka bir söz naklederse benden ondan da şikayetçiyim, o sözdende şikayetçiyim ben.”

Hz.Mevlana’nın bu sözlerinden de anlaşıldığı gibi asırlardır bizlere Allah sevgisini, peygamber sevgisini, insan sevgisini,özetle yaratana ve yaratılana olan sevgisini, Kuran-ı Kerim’e olan bağlılığını anlatmaktadır.

Eserlerinde kendi ile barışık, huzurlu,Allah’ın kendisine verdiği maddi ve manevi güzelliklerin farkında olan, ona şükreden, zorluklar karşısında nasıl düşünüp hareket edeceğini bilen,hoş görülü,sevgi dolu bir insan olabilmenin yollarını öğretmektedir.

Günümüzün arayış içinde olan insanına söylediği şu öğüt ile sözlerimi bitirmek isterim.

Bir can var canında o canı ara,

Beden dağında ki gizli mücevheri ara,

Ey yürüyüp giden dost, bütün gücünle ara,

Aradığını dışarıda değil, kendi içinde ara.

                                           Hz. Mevlana