SELAMLAŞMA BAHÇESİ
SELAMLAŞMA BAHÇESİ
Tanışmak en öncedir fakat her buluşma, kavuşmak değildir.
Adem ile Havva Cennette buluştular lakin yeryüzünde kavuştular. Onların kavuştukları yer olan Arafat, bugün Müslümanların da buluşma yeri.
Buluşmak heyecanlıdır, ürkütür, sorularla doludur kesesi, umut da vardır içinde korku da. Sonu nereye varacak bilinmez. İnsan buluşmalarda ayrılığa daha hazırlıklıdır. Kavuşumun ayrılığı ise pek acımasızdır.
Hoşlansak ta hoşlanmasak ta buluşmanın da kavuşmanın da kuyruğuna takılmıştır ayrılık, ikisi de onsuz uçamaz. Dünyanın gerçekten de bu yüzden pek tadı tuzu yoktur.
Kavuşmak zorunlu değilse de buluşmak önemlidir. İnsanlar ilk buluşup tanıştıkları günleri kutlarlar genellikle. Doğum günü ölüm gününe galiptir. İlk tanışma, söz kesme ve düğün gününden daha çok heyecan verir mesela.
Buluşma önemlidir. Çakmak taşı ile demir buluşunca küçük bir kıvılcım da oluşabilir bütün bir dünya da yanabilir.
Musa as ile Hızır as da iki denizin birleştiği yerde buluştular. Onların birliktelikleri kısa sürdü. Peygamber sav de Cebrail as ile Nur dağındaki Hira mağarasında tanışıp buluştu. Bu buluşmadan Kur’an doğdu. Buluşmak bir yandan da doğurgan bir şeydir. Her birimiz anne babalarımızın buluşmalarının ürünüyüz.
Yakınlarda Hz Mevlana ile Şems Hazretlerinin buluşma yerinin bildiğimizin aksine farklı bir yerde olabileceğine dair bir yazı okumuştum. http://konyaarastirmalari.blogspot.com.tr/2017/05/mecmaul-bahreyn-mi-maracel-bahreyn-mi.html
Dün o yeri incelemek için bir keşif gezisine çıktım. Niyetin bereketi belki de hiç fark etmediğim yerleri görüp belledim. Bana eşlik eden arkadaşım bir soru sordu. Buluşmak neden önemlidir diye? Bu soru sanırım bu yazıyı yazdırdı.
Buluşmak neden önemlidir?
Bahsettiğim buluşma Mesneviyi doğurdu. Divan-ı Kebir, Fih-i Mafih bu buluşmayı hikaye etti. Konya’yı görünür bilinir yaptı. Osmanlı medeniyetine ön ayak oldu. Bütün dünyayı etkiledi ve hala etkileri devam ediyor.
Buluşmak gizemlidir, üretir, doğurur, kavuşmaya vesile olur.
Buluşup tanışmak başlangıçta bir niyete sahip olabileceği gibi kazai asuman ile de olur. O da Yaratanın, asıl buluşup tanıştıranın niyetidir.
Bugün Hz Mevlana ile Şems’in buluştuğu düşünülen yerde küçük bir cam kulübe var. Dikkat edilmezse görülmez bile. Bu şehre, bu buluşmaya bugünkü uyduruk kulübe yakışmıyor.
Nihayetinde demek isterim ki, bu iki arifin buluştuğu yer artık anıtsal bir hale bürünsün. Bizi dünyanın geri kalanı ile tanıştırıp buluşturan bu insanların hikayesi yeni tanışıklıklara vesile olsun. Bu yerde dünyanın bundan sonrası için yeni hikayeler yazılsın. Sadece bir anıt değil, burası yaşam alanı olsun. Buluşma, selamlaşma bahçesi olsun. Yensin içilsin gezilsin. Biliyoruz ki iman etmeden cennete giriş yok. Hakiki iman da birbirimizi sevmeyi gerektiriyor. Bunun ilk adımı da tanışıp bilişmek. O da selamlaşmakla başlıyor.
Yeni bir medeniyet için yeni tanışıklıklara, yeni buluşmalara ihtiyaç var.
Hadi bismillah.