Şeb-i Arus’un Ardından
Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen Programa Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Irak Meclis Başkanı Usame Nuceyfi, Irak Kuzey Bölgesi Kürt Yönetimi Başbakanı Naçirvan Barzani, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Konya Valisi Muammer Erol, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, siyasiler, bürokratlar ve yerli ve yabancı misafirler katıldı.
Şeb-i Arus’ta geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da protokol konuşmaları yapılmadı. Davetlilere sadece Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek hitap etti.
Akyürek, Şeb-i Arus törenindeki açılış konuşmasında, İnsanoğlunun, şeytanın metafizik sarkaçları arsında gidip gelen ruhuna, ilk mecliste, Elest Bezmi’nde verdiği sözün sık sık hatırlatılması gerektiğini ifade eden Akyürek, şunları kaydetti:
“Bozgun döneminde bir diriliş ve direniş eri olan Hz. Mevlana; ezeli ve ebedi Efendimizden, sevgili Peygamberimizden aldığı sevinç, ilham ve feyizle, bu topraklarda 13. yüzyılda bir şeyler söyledi. Bunu kendi çağının üst düzey maddi ve manevi ilimlerini içselleştirmiş, bir bilge Müslüman olarak söyledi. Söylediklerini aşkla söyledi, şiirle söyledi, hikayelerle söyledi. Onun sözleri dilencinin kalbine de ulaştı, padişahın kalbine de… Onun sözleri 13. yüzyılın canlarına da ulaştı, 21. yüzyılın anlam arayan canlarına da… Yalnızlar da ona kulak kesildi, kalabalıklar da… Hakikati şeker gibi söylerken eğip bükmedi. Ayetleri, hadisleri kendine mahsus bir teknikle tefsir ederken; insanlığın, edebiyatın, bilimin her türlü birikimini hikmet ve nükte dolu bir şiir ve nesir diliyle geniş kitlelerin kalbine ulaştırdı. Kalplere ulaştı, çünkü sözleri kalpten çıkıyordu. Kendi zamanının çok ötesindeki insanlara ulaştı çünkü kendi zamanının çok öncesindeki rahmet ve merhamet peygamberine ulaşıp bağlanmıştı.”
Akyürek, Hz. Mevlana’nın 740 yıl önce adeta güle oynaya rahmet yurduna gittiğini vurgulayarak, “Bizse, dünyanın binlerce hay huyu içinde şimdi burada hepimizi sarıp sarmalayacak bir şeyler aramayı sürdürüyoruz. Arıyoruz, çünkü ancak arayanların bulacağını biliyoruz. Arıyoruz, çünkü kaybettik. Bulacağız, çünkü arıyoruz. Acımız var ama umudumuz daha çok. Ebu Cehiller hala dünyayı dolaşıyor olabilir ama biz biliyoruz ki Ali’ler de, Hamza’lar da dolaşıyor” dedi.
“Bu sürekli yapılış ve yıkılış yurdunda, bu kavimler kapısında, bu büyük alt-üst oluşlar coğrafyasında bin yıldır ayaktayız” diyen Başkan Akyürek, şöyle devam etti:
“Bunu anlayamayanlar var. Bunun anlaşılmayacak bir yanı yok. Toprağın üstünde nasıl göklere yükselen kubbelerimizin, minarelerimizin Mimar Sinanları varsa; toprağın altında da kalplerimizi, ruhlarımızı onaran Mevlana gibi gönül mimarlarımız var. Biz ki ‘yaratılanı severiz Yaradandan ötürü’ sözünü kendimize şiar etmiş bir anlayışın mensuplarıyız. O halde bu aleme nasıl bakarız? Biz ki ‘gelin canlar bir olalım’ diyerek geçtik asırların içinden. Nasıl olur da ayrılık bahçelerinde dolaşırız? Biz ki ‘kim olursan ol, gel, bu kapı umutsuzluk kapısı değil’ diyen bir cana yüz yıllardır kulak vermiş bir milletiz. Nasıl olur da kapılarımızı aşkla açmak yerine, hırsla kapatıp kendimizi de hapsederiz? Hayır. Biz derinlerden geliyoruz. Yüzeysel bakış ve duruşlar bu milletin duruşuyla, kimliğiyle bağdaşamaz. Bir ülkenin siyasal ve kültürel hinterlandı yanında, derinlerden yükselen bir manevi hinterlandının da olduğuna inanıyorum. Derin değerlerimizin farkında olarak, tarihsel bir bilinçle küresel adımlar atan sayın Başbakanımızın açtığı ve baktığı ufuklar, kuşku yok ki Horasan erenlerinin bağlı olduğu ruh kökünden tevarüs edilmiş bir bakıştır. Aziz Milletimiz, bu ufka doğru kökleriyle birlikte yürümektedir. Bu uzun soluklu evrensel yürüyüşün özü, aşktan, hoşgörüden, aydınlıktan, iyilikten ibarettir. Modern dünyadaki gelişmiş silahların menzili, bu temel değerlerin menzili yanında çok kısadır. O çok güçlü silahların şimdiye kadar bir kalbe ulaştığı görülmemiştir.”
Selamlama konuşmasının ardından program Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu eşliğinde Koro Şefi Ahmet Özhan’ın Türk Tasavvuf Müziği’nden eserler seslendirmesiyle başladı.
Konserin ardından Araştırmacı-Yazar Ömer Tuğrul İnançer’in Mesnevi sohbetiyle devam eden Şeb-i Arus programı Kültür ve Turizm Bakanlığı Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğunun icra ettiği Çargah Mevlevî Ayin-i Şerifi eşliğinde Mevlevi Mukabelesi yapıldı.
Mevlevî Mukabelesi (Sema)’nin ardından Şebi Arus selamlaşması ve Mevlevî Gulbangı ile program sona erdi.