SAVAŞ VE BARIŞ
56. SAVAŞ VE BARIŞ
İnsanların savaşı, çocukların kavgasına benzer. Hepsi de anlamsız ve saçmadır.
Sopa, mademki savaş ve kavga âletidir; ey kör, o sopayı kır, paramparça et!
Ben iyiyle, kötüyle kavga edemem; kavga ile işim yok! Savaşmak şöyle dursun, gönlüm barışlardan bile ürkmekte.
Dar ve küçük bir cisimden, dalgaların birbiri ardınca zuhuru da canların barışta, savaşta birbirlerine karışmalarına benzer.
Barış dalgaları kopar, gönüllerden kinleri giderir.
Bunun aksine savaş dalgaları kopar, sevgileri alt üst eder.
Cihad, delilerin ellerindeki kılıçları alsınlar diye Müminlere farz kılınmıştır.
Delinin elinden silahı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!
Fakat elinde silahı olur, aklı da bulunmazsa bağla elini; yoksa yüzlerce zarara yol açar.
Bedende bir uzuv ağrıyıp incinse bütün beden ağrır, incinir. İster sulh çağında olsun, ister savaşta; bu, böyledir!
Bir hayâlden ürküp, hayâl gibi kaçan her yufka yüreklinin işi değildir savaş.
Savaş Türklerin işidir, kızların işi değil. Kızların yeri evdir, var git evinde otur.
Düşmanlığa kalkışacaksan düşmanlık edebileceğin birisiyle savaş ki onu esir edebilmek mümkün olsun.
(I/3435, 2137, 2392, 2577-2579, IV/1439, 1434, 1435, 3248, V/3778, 3779, III/3625)
[divide style=”2″]