Ramazan düşünceleri

A+
A-

Bugün Ramazan’ın altıncı günündeyiz.

Sözlükte “Ramazan” kelimesinin birkaç anlamı var. Bunlardan biri, yeryüzünü toz ve kirlerden temizleyen yaz sonu yağmurları, demektir.

Buna göre Ramazan bir manevi arınma mevsimidir. Bütün müslümanlar Ramazan’ı çok severler. Fakat milletimiz bu ayı bir başka coşku ve ilgiyle benimsemiştir.

Ona “On bir ayın sultanı” demiş, onu manilerle ve şiirlerle karşılamıştır:

“Hakk’ın bize ihsanısın / Hem ayların sultanısın / Sen bir saadet kanısın / Ey mah-ı sultan merhaba” demiştir.

Ramazan ayının dini ve sosyal hayatımızda silinmez damgaları vardır. O, kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Her Ramazan’da güzel vatanımızın bütün ufkunu dini, manevi bir atmosfer kuşatır.

Bu, herhangi bir zorlamayla değil, kendiliğinden oluşur. Sanki bir Ramazan maneviyeti her yerde hissedilir. Gazeteler, radyolar ve televizyonlar yayınlarında Ramazan’ın kudsiyetine iştirak ederler. Bazı eğlence yerleri ve meyhaneler tatile girer.

Ramazan’da camiler daha bir şenlenir, temizlenir, kandiller ve mahyalarla süslenir. İftar sofraları, sahurları, karşılıklı davet ve ziyaretleri, davulcu ve manileriyle bir başka alemdir Ramazan. Ramazan, dini-manevi atmosferin en yoğun şekilde kendini hissettirdiği ve yaşandığı bir zaman dilimi olarak dikkati çeker. Ayrıca yardımlaşma ve sosyal dayanışma bu ayda en ileri boyutlara varır.

GERÇEK ORUÇ

Türkiye’de oruç tutanların sayısı namaz kılanlardan fazladır (Oran gittikçe düşmekteyse de 2014 TÜİK verilerine göre % 83). Yememe ve içmeme bir melek özelliğidir. İnsan Ramazan’da yiyip içmemekle, meleklere benzemeye çalışır.
Asıl önemlisi, bunu sırf Allah’ın buyruğunu yerine getirmek için yaptığından, O’na daha fazla yakınlaşmış olur. Böylece inanmış insanın asıl gayesi olan Allah’ın hoşnutluğunu elde eder.

Oruçtan beklenen bu amacın gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Oruç bir imsak ameliyesi, yani orucu bozacak davranışlardan uzak bulunma işidir. Kamil anlamda oruç bütün organların katılımıyla gerçekleşir. Şöyle ki:

Mide yemek içmekten korunduğu gibi; dili yalandan, kötü sözden, boş laftan uzak tutmalıdır. Göz harama, yanlış yerlere bakmamalı, kusur aramamalıdır.

Kulak gıybet, dedikodu ve abes şeyler dinlememelidir. En önemlisi de gönül ve zihin güzel şeyler düşünmelidir. Gönül ehli kişiler yalan söylemenin ve başkasını çekiştirmenin orucu bozacağını belirtirler.

Gerçekten organlarının tamamını oruca iştirak ettirmeyi başaramayan kimse, şeklen oruç tutmuşsa da, orucun özünü yakalayamamış demektir. Hz. Peygamber’in “Nice oruç tutanlar vardır ki, oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.” sözü de bu gerçeği vurgular.

İHLAS

İbadetlere değer katan en önemli özellik “ihlas”tır. İhlas bir işi sadece Allah için yapmak demektir. Oruç bu özelliği çok iyi yansıtır. Çünkü bir kimsenin oruçlu olup olmadığını bilemeyiz. Bunu ancak Allah’la kendisi bilir. Yani böyle olmalıdır, oruçlu kimse sadece Allah için oruç tutma bilinciyle hareket etmeli, işini gücünü aksatmadan düzgün yapmalıdır.

Hz. Mevlana şöyle düşünür: Oruç, ağzı bağlamaya karşı gönül gözünün açılmasına yarar. Can gözünün açılması, bedeni güçleri etkisiz hale getirmekle mümkün olur. Gönül gözü kör olanları hiçbir ibadet aydınlatamaz.

Oruçlarımızın bu düzeyde olması temennisiyle, bereketli Ramazanlar dilerim.

https://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/mehmet.demirci/2022/04/07/ramazan-dusunceleri