ÖZGÜRLÜK
50. ÖZGÜRLÜK
Ey oğul; bağı çöz, özgür ol! Ne zamana kadar altın ve gümüşün esiri olacaksın?
Ateşten kurtuldun mu bu kurtuluşun şükrü, bir daha yem olan yere hiç uğramamandır.
Uğrama da şükrettikçe Allah sana tuzaksız, düşman korkusundan uzak bir nimet ihsan etsin.
Allah’ın sizi azad etmesine karşılık şükretmeniz, O’nun nimetlerini anmanız gerek!
Can ayağından ten bukağısını çıkar da meclis, etrafında dönüp dolaşsın.
Hasislik zincirini elinden, boynundan at, eski felekte yeni bir baht bul!
Kuşa, kafesi bırakıp uçmak nasıl hoş, nasıl tatlı gelirse bana da ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş, öyle tatlı gelir.
Bahçeye konan kafesteki kuş, gülleri, ağaçları görür.
Dışarıda, kafesin çevresinde ötüşen kuşlar, hürriyete ait güzel güzel hikayeler söylerler.
Kafesteki kuş, onları duyar, o yeşilliği görür de ne iştahı kalır, ne sabrı, ne kararı!
Başını kafesin her deliğinden çıkarır durur. Ayağındaki bağdan kurtulmak ister.
Dallar ve yapraklar da, toprak hapsinden kurtulunca başlarını kaldırıp, rüzgâra arkadaş olurlar.
Ey ikbal nöbetine erişen! Kendine gel, sevinme! Sen nöbette geçicisin, özgürlük taslama!
Bir zamancağız şu hileyi, düzeni bırak da ölümden önce birkaç solukluk zaman da hür yaşa!
(I/19, III/2880-2882, II/1948, 1949, III/3951-3955, I/1341, 1369, VI/4444)
[divide style=”2″]