ÖNSÖZ

A+
A-

ÖNSÖZ

“Aşk âlemine dair birçok sözler ve sırlar vardır ki ifade ve anlatımlara sığmaz. Hak Teala onları rebab gibi sazlardan ortaya çıkarır.”

Önsöze Rebabnâme’den alınan bu sözlerle başlamamız, kitabın mahiyetine dair söz söylemenin zorluğunu bir nebze olsun ifade edebilme çabasıdır. Bu nedenle sırrına vakıf olmanın müşküllüğü aşikâr olan bu eserin içeriğine dair değerlendirmeyi okuyucunun irfanına emanet etmekten başka bir yol olmadığını dile getirmekle yetinmek gerekliliğinin hoş görüyle karşılanacağını ümit ediyoruz.

Eserin mahiyet ve muhtevasından ziyade hazırlanma safhasına ilişkin bir değerlendirmeyle sözü Sultan Veled Hazretlerine bırakmaya gayret edeceğiz.

Yaklaşık bir buçuk yıl kadar önce, Yard. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç, yaptığı bir seminerde Rebabnâme’nin bir tercümesine ulaştıklarını ve sadeleştirilmesi gerektiğini dile getirdiğinde yetersizliğimize değil yol açanların kudretine yüzümüzü çevirdiğimizden olsa gerek bu zor işe talip olduk. Kitabın bu güne kadar gözlerden saklı kalmış olan Osmanlıcası Dr. Erşan Çırak tarafından kütüphaneden bulunmuş ve ilk okuması Amber Güneysel tarafından gerçekleştirilmişti. Metin bize kadar ulaştı. İlk çalışmanın ardından metnin yeniden okunması gerekliliğini gördük ve tekrar okuyarak sadeleştirmeye gayret ettik. Metinleri sadeleştirirken mümkün mertebe tercümeye sadık kalmaya çalıştık. Cümleler bu gün kullandığımız gramatik yapı açısından problemli gibi de görünse tercümedeki haliyle aktarmaya gayret ettik. Metnin aslında işaret edilen ayet ve hadisler ile bazı Arapça ve Farsça bölümlerin Türkçelerini bularak anlamlarını dipnotlarda vermeye çalıştık.

Sadeleştirme tamamlandıktan sonra elimizdeki tercümeyi kitabın Farsça aslıyla karşılaştırarak tercümenin güvenilirliğini anlamaya gayret ettik. Oluşan imkânlar bu konuda bizi fazlasıyla rahatlatacak kadar çok noktada mukayese yapma fırsatı verdi. Her bir makalenin giriş bölümleri ve kitabın birçok bölümünden birçok beyit Farsçasından tetkik edildi. Ve kusurlarıyla beraber de olsa elinizdeki sadeleştirilmiş metin ortaya çıktı.

Elinizdeki bu eser Amerika’dan, Afganistan’a kadar birçok kişinin emeğiyle oluştu. Her birinin ismini burada zikretme imkânı olmasa da her birine ayrı ayrı ve gönülden teşekkür ederiz.

Kitabın oluşumundaki en büyük etken elbette ki Rahmi Oruç Güvenç oldu. O olmasaydı bu gün rebabdan da Rebabname’den de bahsetmemiz belki mümkün olmayacaktı. Yapmış olduğu çalışmalarla tüm dünyada rebabın nağmelerinin gönüllere ulaşmasını sağladığı gibi yaptığı teşvik ve gerçekleştirdiği faaliyetlerle de Rebabname’nin oluşumuna vesile oldu. Kendisine teşekkür etmek bizim açımızdan cüretkârlık sayılır.

Rebabnâme’nin sadeleştirilmiş metninin oluşturulmasında en çok emeği geçen kişi eşim Fatma Koçak’tır. Osmanlıca metnin okunmasından, sadeleştirilmiş metnin tetkikine kadar her aşamada emeğini benden esirgemediği ve ayrıca çalışabilmem için her türlü sıkıntıya katlandığından dolayı kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır.

Bu kitaba çokça emek eden bir diğer isim ise Emre Başaran’dır. Kitabın kapak tasarımından tüm düzenlemelerin yapılmasına ve hemen hemen her aşamada emeği oldukça fazladır. Kendisine gönülden teşekkürlerimi sunarım.

Osmanlıca bölümlerin okunmasında içinden çıkamadığım her noktada yardımını esirgemeyen Prof. Dr. Yaşar Aydemir’e de gönülden teşekkür ederim. Onun desteği olmasa metnin müşkül bölümlerini aşamazdım.

Büyük bir hoşgörüyle vakit ayırıp Arapça bölümlerin birçoğunu okuyan Yrd. Doç. Dr. İbrahim Özay’a da teşekkür ederim.

Kitabın Farsça aslından tetkikini yapmama imkân sağlayan mütercim Ertuğrul Ertekin’e ve Yasemin Yancı’ya, değerli arkadaşlarım Banafsheh Sayyad’a ve Behruz Dijurian’a da ayrı ayır teşekkürler ederim. Rahmi Oruç Güvenç’in gerçekleştirdiği “66 Gün 66 Gece Sema” programına katılıp bana yardımcı olan fakat isimlerini hatırlayamadığım diğer tüm İranlı arkadaşlara da teşekkür ederim.

Ayrıca kitabın imlasının kontrolünde yardımlarını esirgemeyen öğretmen arkadaşlarım Osman Esmer ve Fatma Eriş Hamza’ya çokça teşekkürler ederim.

Ve nihayet kitabın yayınlanmasına imkân sağlayan Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Mustafa Çıpan’a da teşekkürler ederim.

Burada ismini anamadığımız ve emeği geçen tüm herkese canı gönülden teşekkür ederim.

Çalışmamızın kusurlarının hoş görülmesi, rastlanan kusurların kısa zamanda giderilebilmesi dileğiyle.

İsmail Koçak

 

ETİKETLER: ,