Omid Safi: Batılılar Mevlana’nın İslam’la bağını görmezden geliyor.
Batılılar Mevlana’nın İslam’la bağını görmezden geliyor.
Duke Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Safi, Mevlana’nın özellikle Batı’da bireyselleştirilmiş maneviyat geleneği ve mutluluk arayışına sıkıştırıldığını belirterek, İslam’la bağının görmezden gelindiğini söyledi.
Duke Üniversitesi İslam Araştırmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Omid Safi, Mevlana Celaleddin Rumi’nin eserleri, Batı’da algılanışı, popüler kültürde Mevlana ve Mesnevi gibi konularda AA Analiz Masasının sorularını yanıtladı.
Soru: Mevlana’nın eserlerindeki İslam bağlantısını anlatır mısınız?
Mesnevi tarihsel olarak “Farsça Kur’an-ı Kerim” olarak adlandırılmıştır. Bu da Mesnevi’de Kur’an’a yapılan göndermelerin ne kadar yoğun olduğunun bir işaretidir. Mesnevi, “Peygamber nefsinin zürriyeti” olarak anılan Mevlana Celaleddin Rumi tarafından yazılan, İslami literatürün en önemli şaheserlerinden biridir. Ana mesajı da insanlığı unutkanlık, parçalanmışlık ve dağılmışlık hallerinden şifa ve bütünlük haline getirmek, hakiki insan olan “İnsan-ı Kamil”e ulaştırmaktır.
Batı’nın Mevlana ve Mesnevi algısı Doğu’dan farklı mı?
Tabii, Batı’da da Doğu’da da muhtelif pek çok Mevlana algısı var. Genel olarak Batılılar, Mevlana’yı bireyselleştirilmiş maneviyat geleneğine ve “mutluluk” arayışına sıkıştırmış durumdalar. Doğulular ise Mevlana’ya kimi zaman diğer Sufi yaklaşımlar ve daha geniş İslami öğretiler ile ulaşmaya çalışırlar.
Mevlana’nın Batı’da çok popüler olduğunu biliyoruz. Mesnevi en çok satılan kitaplar arasında. Bunun nedeni sizce nedir?
Modernite dünyada gerçek mutluluk, bütünlük ve uyum adına çok şey vaadetti ancak çok azını gerçekleştirebildi. İnsanlar derinlerinde bir yerde, yaşadıkları hayatın gerçek uyum ve sahih iletişimden uzak olduğunu bilirler ve bunun nedenlerine cevap bulmak için Mevlana’ya dönerler.
Mevlana’nın “aşk” ve “tutku” temaları ile bir nevi “pazarlandığını”, eserlerinin İslami bağlamdan ve Kur’anî referanslardan soyutlandığını görüyoruz. Bu gerçekten böyle mi?
Batılı birçok tercüman Mevlana’nın Müslüman olmasını, onun İslam’la olan derin bağını görmezden geliyor. Bunu, bazen bariz bir İslamofobi’den bazen de Mevlana’yı daha evrensel kılmak için onu kendi özel bağlamından çıkarmak zorunda oldukları gibi yanlış bir izlenimle yapıyorlar. Ancak ilginçtir ki, Shakespeare, Tao Te Ching ya da Da Vinci için aynı iddiada bulunmuyorlar.
Son dönemde “kendini sev”, “mistisizm” gibi konseptlerin ve dahi meditasyon uygulamalarının arttığına şahit oluyoruz. “Kendini bulmak” isteyen insanlar Mevlana’ya dönüyorlar. Peki ne kadarı gerçekten Mevlana’nın ne demek istediğini anlıyor?
Allah ile ilgili hiçbir şey söylemeyen “kendini sev” öğretilerinin faydalı olması mümkün değil. Mevlana için benlik “sevgi”ye ulaşmak için bir amaç değil, nihayetinde dönüştürülmesi gereken bir şey olduğunu unutmayın. Gerçek sevgi, radikal sevgi, benim tercih ettiğim şekliyle “eşk” (Türkçe “aşk”) için Allah’a dönmeliyiz.
Bendeniz, https://www.illuminatedcourses.com adlı sitede bu aşka nasıl ulaşılabileceğini, aynı zamanda Mevlana’nın Kur’an ve Peygamberle ilgili içeriğine ilişkin dersler ve Sufi öğretiler hakkında bazı dersler veriyorum.
Mevlana’nın doğru bir şekilde hem Batı’ya hem kendi insanımıza öğretilmesi için ne yapılmalı?
Safi: Mevlana’nın eserlerinin Batılı versiyonlarından İslam’ın nasıl uzaklaştırıldığına dair çok şey söylendi. Bunda doğruluk payı da var. Ancak Müslümanlar olarak kendi hayatlarımızda da benzer bir durumun olduğunu düşünüyorum: Çoğu kez Mevlana ve onun temsil ettiği her şey çağdaş İslam’ın çok fazla dışına alındı. Aşk, şiir, şefkat, incelik, tasavvuf, manevî boyutu içeren ve “İhsan” dediğimiz bütün bu alem, modern İslam düşünce ve pratiğinde eksik olan şeydir. Kendimizi bu gelenekleri canlandırmaya adamamız iyi olacaktır.
https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/batililar-mevlananin-islamla-bagini-gormezden-geliyor/2451596