Ömer Tuğrul İnançer Efendi

A+
A-

Ömer Tuğrul İnançer Efendi

Güzel bir insanı, bir devr-i kadîm efendisini daha âlem-i cemâle uğurluyoruz.

Kemâlat-ı münevveri ile muhîtini tenvîr buyurmuş, mürebbi-i hâs, veliy-yi murahhas, muallim-i bâ-ihtisâs, ilm ü fazileti ile âreste, kemâl-i maârif ile pîrâste, câmiu’l-fezâil, merd-i kâmil, İsmail Hakkı Bursevî’nin necl-i necîbinden, eâzım-ı meşâyih-ı asriyyeden Ömer Tuğrul Murâdî el-Cerrâhî el-Halvetî Hazretleri Cenâb-ı Hakk’ın “irciî” emr-i âlîsine muhatap olmakla bekâ yurduna göç eyledi.

Mebâdî-i neş’etinden itibaren pek çok eâzim-i kirâmla hem-bezm olan, hâiz olduğu nüfûz-ı nazarla hakâyık-ı kevniyye ve şuûnât-ı dehriyyeyi tedkîk eyleyen, necâbet-i asliyesini fezâil-i edebiye ile tezyin eden kibârdandı. Necâbetinin icâbât-ı cemîlesi olan safvet-i kalp, mürüvvet-i tab’, uluvv-ı cenâb, tevâzu-ı hakîkî, hamiyyet-i ciddiye, istikâmet-i vicdâniye gibi fezâil-i ahlâkiyenin misâl-i müşahhası idi.

Mecmûu’l-bahreyn-i şeriat u tarîkat, mültekâ’n-nehreyn-i fazl u mârifet, mülk-i nüzhet, fülk-i nebâhat, salah u takvaya müdâvim idi. Hz. Peygamber’den (SAV) bu vakte kadar güzerân eyleyen evliyaullahın bilâ-istisna her birine itibar etmek hasleti idi. Onun yüce hasletlerinden bir diğeri de takdîr-i meziyyet ve kabiliyyet idi. Ragıp Paşa’nın;

Kesb-i hüner âlemde değildir hüner ancak
Ehl-i hünerin kadrini bilmek de hünerdir

İşaret ettiği gibi nerde bir erbâb-ı marifet görse itibâr ve iltifat ederdi. Çünkü insanlığın marifetle kâim olduğunu bilirdi ve marifetin her türlüsünün Allah’ı(CC) bilmeye götürdüğünü de. Hüner ve meziyyeti bilmemek cehil ve kötü ahlaktandır. O, bize hüner ve marifet ehline ta’zîm ve takdir ile marifet ve güzel ahlaka ta’zîm etmeyi de gösterirdi.

Sâhibü’l-cemâl ve’l-celâl idi. Ondaki celâl öfke değil, her Müslümanın göstermesi gereken tepki idi. Allah’a(CC), Resullullah’a(SAV) ve onların yolundan gidenler, dil ucuyla da olsa tehzil, göz ucuyla da olsa tahfif edildiğinde seyf-i sarîm yani Allah’ın(CC) sıyrılmış keskin ve yalın kılıçlarından biri olurdu.

Cemâlini ise en iyi yakîni olanlar bilirdi. Ehibbâ, yârân ve ihvanına karşı latîfe-gû, küşâd-rû, hoş-sohbet, şair-tabîat, tevâzû-pişe, hayr-endîşe, mütedeyyin, halûk, kerîm, benzeri adîm bir yüce zât idi.

Güzel hasletlerinden biri de hitâbeti idi. Gülistan-ı belagâtın bülbül-i güyâsı, ümmâ-ı fesâhatin dürr-i yektâsı, evc-i şehr-i faziletin mihr-i ser bülendi idi. Bezm-i ülfetine şeref-yâb-ı duhûl olanlar sohbet-i ruh-nüvâzânesiden safâyâb olurdu. Fenn-i musîkîde de mütebahhir idi. Hıfzında mahfuz ilâhiyat ve şarkı ta’dâd edilemeyecek kadar çok idi. Türk mûsikîsinin nazariyâtına vakıf olduğu gibi istima’ ettiği elhânı tefrik edecek derecede makâmât-ı mûsikîye hâkim idi.

Hersekli Arif Hikmet Bey, “Müslümanlık tarîk-i Hak’da kahramanlık” dermiş. O yârân-u ihvanına hîn-i irşâdda bulunduğu süre zarfında Hak yolunda kahramanlığı öğretti. Bu hizmet-i mebrûresi, muhibbânı ve ihvânını sitâyiş-hân etti. Ez cümle evsâf-ı mâarif ve kemâlâtını kemâl-i vech ile şerh ü beyân fakir için muhaldir. O öyle bir zât-ı şerîf idi ki envâ-ı maârif ü fezâil ile mevsûf, esnâf-ı mekârim ü meâlî ile ma’rûf idi. Nahl-ı vücûd-ı nâm-dârı bûsitân-ı cihânda ilâ-kıyâmet pâydâr ve âvâze-i i’tibâr u iştihârı gulgule-endâz-ı çarh-ı devvâr olması nûr-i hurşîd-i nevvâr gibi rûşen ve âşikârdır.

Vefât haberinin duyulması ile milletin ibrâz ettiği âsâr-ı tekrîm ve ta’zîm, Efendi Hazretlerinin hürmet ve muhabbet-i âmmeyi ihrâz eden bahtiyârân-ı ümmetten olduğuna şâhid-i âdildir.

Herkesin teslim ettiği fezâiliyle milletin hiss-i takdîrini ihrâz eden Tuğrul Efendi Hazretlerine gösterilecek en büyük hürmet, onun ömür boyunca işaret ettiği yolda sapmadan sapıtmadan, durmadan durdurmadan, yormadan yorulmadan, bıkmadan usanmadan, iyilikle, güzellikle, Hak ile hakikat ile, dosdoğru bir şekilde bir an bile sağa sola ve geriye bakmadan yürümek olacaktır.
Cenâb-ı Mevlâ bizi yürüyenlerden eylesin.

İsmail Güleç

 

https://www.fikriyat.com/yazarlar/ismail-gulec/2022/09/04/omer-tugrul-inancer-efendi