Noksan olan kamili bilmez

A+
A-

Mesnevi’nin ilk bölümü olan ilk on sekiz beyitte Hz. Pir, ham olanların pişmiş olanların halini anlayamayacağını, o yüzden sözü uzatmanın bir anlamı olmadığını ve kısa kesmek gerektiğini söyler. Beyit vesselam ile biter. Vesselam söze konulan nokta mesabesindedir ve vesselam denildikten sonra sohbet, konuşma, ders anlatılan veya konuşulan her ne ise biter.

Bursevî, pişmiş olan kamil kimselerin hallerini ham olan sıradan insanların hiçbir zaman anlamayacaklarını, anlamaları için onların yaşadıklarını yaşamaları gerektiğini söyler. Nasıl kırk defa bal denilse de ağız tatlanmazsa büyük insanların başlarından geçenleri tecrübe etmedikçe de onların halleri anlaşılmaz.

Bursevî’ye göre bu beyitte işaret edilen husus şudur. Kötü huylarımızı riyâzet fırınında pişirmeden ve dünyada her şeye meyleden nefsimizi mücahede potasında eritmeden, aşkın hararetiyle yanıp şevkin ateşiyle kavrulmadan, yedi deryayı içip suya kanmadan kemal ehlinin hallerini anlayamayız. Çünkü kamil olan ile nakıs olan arasında çok büyük farklar vardır.

Sözü kısa kesmeye gelince sağır yanında sözü uzatmanın ve çokça konuşmanın boş olduğu gibi, gözleri görmeyen birine yüzü çok güzel olanları göstermenin delilik olduğu gibi, ham olanların yanında da kamillerin hallerini konuşmak boştur. Mesnevi’de bu konuyu açıklayan bir beyit daha var:

Bu iniş çıkışlarla ateş içinde susayıp kalana kadar ona git gel. (Mesnevî, III/3214)

Akla şöyle bir soru gelebilir. Kimi kitaplarda müptedilere büyüklerin menkıbelerini okumaları tavsiye edilir. Hatta sıradan insanların okuması için büyüklerin hallerini anlatan eserler yazılmıştır. Madem ham olanlar büyükleri ve hallerini anlamaz, o zaman bu eserler niye yazıldı?

Çok yerinde ve haklı olarak sorulmuş bir soru. Başta Hz. Pir olmak üzere birçok piran ve meşayih özellikle yeni dervişlere evliyanın menkıbelerini okumalarını söyler, tavsiye eder. Burada anlatılanlar zahiri halleridir ve kerametleridir. Bunları okumak evliyaya olan hürmet ve muhabbeti artırır. Hürmet ve muhabbet de terakkiyi getirir. Dolayısıyla müptedilerin fikirleri ve zikirleri bulanmasın diye evliya menkıbeleri okutulur. Buna rağmen o kitaplarda evliyanın özel halleri ya hiç bahsedilmez ya ima ile geçiştirilir. Bir çeşit şifreli dille yazılır o bölümler. O bölümleri müptedi başka şekilde okur ve anlar, müntehi ise başka şekilde. Müptedi yaşamadığı için o halleri bilmesi ve anlaması mümkün değildir. Ancak bu yolun yolcusu olduğu için günün birinde yaşama ihtimali vardır. O ihtimal tahakkuk ettiğinde şaşırmaması ve ayağının kaymaması için önceden biliyor olmasının çok faydası vardır. İnsanın aradığı şeyin ne olduğunu bilirse gördüğünde anlar, ama bilmezse karşısına çıktığı halde anlamaz. Daha önce hiç görmediği birini tarif ile arayıp bulmak gibidir. Bu kitaplar o kamillerin hallerini anlatırlar. Bilmeyenlere hikaye gibi gelir, bilenlere yaşadıklarını hatırlatır ve bir kez daha zevk etmesini sağlar.

Kısa kesmek dedikten sonra uzun uzun yazmak doğru olmaz. Biz de burada keselim.

Muhabbetiniz daim olsun.

 

ETİKETLER: