“NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR”

A+
A-

“NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR”

Hz. Ömer (RA); “Bugün Allah için ne yaptın?” diye kendine sorar, nefis muhasebesi, nefis murakabesi yaparmış. Yani bir çeşit otokontrol içinde olurmuş. Bu aynı zamanda; “nefsini bilen rabbini bilir” sözüyle eşdeğerdir. Hepimizin yapması gereken bir durum değil mi?

Bu güzel sözü ve uygulamayı her zaman, sık sık yapmamız gerekmez mi? hayat akışımız içinde zararda mıyız? Kârda mı? Bir günümüz nasıl geçiyor?  “acaba ne kazandım? Ne kaybettim?…” diye günlük hayat kontrolü yapmamız, zarar varsa, onu kâra dönüştürmemizin yolunu aramalıyız. Bu tür uygulama, olmazsa olmazlardandır. Değilse hem ticari hayat biter, hem de hayat okulunda sınıfta kalırız.

Yaşadığımız süre içinde, hayat ticaretinde, ömür sermayemizin boşa gitmemesi, ilahi kazancın iflasla sonuçlanmaması, hayat dükkânından tası tarağı toplayıp gitmememiz için her an aklımızı kullanmak, kendimizi hesaba çekmek mecburiyetindeyiz. Bunun için: “hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin”, bir başka şekilde: “Ölmeden önce ölünüz” demektir.

Bu ifadede; sorumluluk içinde olmak, elini taşın altına sokmak, senin derdin, benim derdim demek…gibi güzellikler yatmaktadır. “ben kazanayım da, sen ne yaparsan yap”, “Senin durumun beni ilgilendirmez”, “Altta kalanın canı çıksın”…şeklinde düşünceler mankurtlaşmadan ileri gelir.

Sorumsuz olan kişilerde sorun vardır. Eğer bir toplum içindeysek-ki toplumdan ayrı olmak mümkün değil- o zaman toplumun menfaatine uygun hareket etmek, ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, nimetlerinden yararlandığımız toplumun aleyhine tavır sergilemek, o toplumun ilerlemesi, kalkınması, her şeyiyle büyümesi için elimizi değil gövdemizi taşın altına koymak gerekir. Zor zamanlarında yanında olmak, ona destek vermek her toplum bireyinin vazgeçemediği, vazgeçemeyeceği bir durumdur.

Kendi ülkesinde kazanıp, ülkesinin aleyhine çalışmak, ülkesinin kalkınmaması için ayak oyunları oynamak kadar büyük ihanet olabilir mi? O zaman böyle insanlara sormazlar mı:

-“Ne yaptın şimdiye kadar Allah için?” diye. Şunu aklımızdan çıkarmayalım; gerçek Müslümanda ihanet olmaz. Kur’an’ın emirlerini, Peygamberin tavsiyelerini kendisine rehber edinenler ülkesine hizmetten zevk alır. Bunlar bilirler ki; “Vatan sevgisi imandandır.”

          Bulamayabilirsin!

Vefadan bîhaber dost üzme canı bu darda,
Hasbi olan kulları bulamayabilirsin,
Hıçkırıklar içinde bir gün gelir arar da,
O aydınlık yolları bulamayabilirsin!

 

Dillerini har edip kalbe batırma sakın,
Düşmanları yar edip dostu bitirme sakın,
Nurlarını nar edip kana yatırma sakın,
Muhabbetli dilleri bulamayabilirsin!

Canlar canlara muhtaç tek başına olamaz,
Eller ellerden üstün bir kenarda kalamaz,
Hak sevgisi ebedi hiçbir fani alamaz,
Cennet gibi illeri bulamayabilirsin!

Güllerini güzel tut dikeni batmasın hiç,
Gülistana sevgi kat kokusu gitmesin hiç,
Gönül dostlarımızla muhabbet bitmesin hiç,
Sevgi dolu halleri bulamayabilirsin!

Yedi kardeşiz bizler, Hak duygusu içinde,
Madden ayrı olsak da uzaklarda ta Çin’de,
Duygular körelmesin, kin kaygısı içinde,
O samimi elleri bulamayabilirsin!               

 

    Ne Zaman Derman Oldunuz?

“Müslümana ölüm!” diyen ahmaklar,
Tüm Siyonistlere uyan ahmaklar,
Masona Haçlıya kayan ahmaklar,
Hangi Müslümana derman oldunuz?

Kör olmuş gözünüz gavur aşkına,
Nar olmuş özünüz gavur aşkına
Esiyor tozunuz gavur aşkına,
Dünyaya ne zaman derman oldunuz?

Katliamla dolu suçlu geçmişin,
“Bunlar zenci” deyip kanlar içmişin,
Tüm Müslümanları hedef seçmişin,
Ne zaman Türklere mihman oldunuz?

“Demokrasi” lafı düşmez dilinde,
Zalimin kılıcı kanlı elinde,
Boğuluyorsun sen küfür selinde,
Mümine ne zaman derman oldunuz?

Müslüman sırtından kamçı inmiyor,
Mülteci olanın yaşı dinmiyor,
Yürekler yanıyor ateş sönmüyor,
Hangi Müslümana derman oldunuz?  (18 TEMMUZ 2023)