NEDEN BOZUYORSUN
NEDEN BOZUYORSUN
Rivayet edilir ki Hz Musa as Cenab-ı Hakka sordu:
“Ey her yaptığı hikmet dolu olan Rabbim, neden hem yapıyor hem de bozuyorsun? Neden hem yaratıp bu aleme sefer ettirip sonra da göç ettiriyor ve yarattıklarını aramızdan alıyorsun? Neden işlediğin o güzel nakışları sarartıp karartıyorsun?”
İlham edildi ki: “Ya Musa senin bunların hikmetini bildiğini bilirim, lakin bunu başkaları için sorarsın, gizli hikmet açığa çıksın istersin, başkaları da nasipdar olsun istersin. Madem sordun, o zaman şöyle yap. Toprağa tohum saç. Ziraat eyle. Buğday tohumlarını saç, yağmurumu bekle.
Hz Musa as, buğday tohumlarını toprağa saçtı. Ekin ekti. Ziraat eyledi. Yağmurlar yağdı. Gün döndü. Güneş açtı. Başaklar boy verdi. Zamanı gelince hasat başladı.
Yine Allah tarafından ilham olundu:
“Ya Musa neden hem ekip hem de biçiyorsun?”
Musa as dedi ki:
“Ya Rabbi samanla buğday karışıktır. Onları birbirinden ayırt ederim.”
Yine ilham olundu:
“Biz de öyle yaparız. saman ve buğday olan ruhları ayıklarız.”
Mesnevi. IV.
Temyiz etme, ayıklama, seçme hassasını bize Allah verir. Bunu aklımızla yaparız. Buğday ya da saman olmak da yapıp ettiklerimize bağlı. Biz buğday olmaya niyetleniriz de toprağı yağmuru O verir. Yardım edilir bize.
Bozulmadan, yıkılmadan, düzelme ve yapılma olmaz.
Korktuğumuz, kaçtığımız her şeyin hikmetini bulmak ve anlamak vazifemiz. Korkmak yerine niçin sorusunu sorup hikmeti arzulamalıyız. Madem Ressam odur. Yapar, nakşeder. Bozar, siler, değiştirir. Sonra da çerçeveyi değiştirip başka bir aleme nakleder.
Bozmak da yapanın hakkı.
Sökmek de terzinin.
Söken terzi bunda bir fayda umar. Belki daha iyi dikecek. Belki bir eksiklik gördü. Bilmeyiz fakat terziliğine güvenip inanıyorsak endişe etmeyiz. Bir şey yapıyorsa illa ki bir hikmeti vardır deriz.
Olan her şey bir hikmete muciptir.
Yaratıcıdan endişe etmeyin. Kendinizi sigaya çekin.
Gelin İbrahim Halilullah gibi niyaz edelim:
“Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat.Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle! Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle! (İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcup etme.” Şuara Suresi.