NASIL BİLİRSİNİZ
NASIL BİLİRSİNİZ
Evinin etrafına diken eksen ayağına batar. Gelip geçerken rahatsız eder. Yine etrafını çöple doldursan kokusu yüzünden elinle burnunu kapatırsın yürürken. Yüzün asılır. Mutsuz olursun.
Tersinden düşünelim. Evinin etrafına güller, fesleğenler eksen, baktıkça için açılır. Daha çok nefes çekersin içine dolu dolu. Tertemiz olsa etrafın hem sen hem başkaları rahat eder. Dünyan cennet olur.
Her mantıklı insan aynı şeyi söyler sorulunca. Hangisini tercih edersin?
Elbette etrafı güllerle dolu olanı. Temiz, ferah rengarenk çiçeklerle bezeli bir dünya.
Sizin ve yaşadığınız dünyanın tohumları da düşüncelerdir ve sözcüklerinizdir. Güzel konuşur, güzel düşünür ve başkalarını da güzellikleri ile anarsanız içi güllerle dolu bir bahçede yaşarsınız.
Birisi gelip de falan sizin hakkınızda şöyle güzel şeyler söyledi dese yüzünüzde gülücükler açar. Siz de hemen ona dua edersiniz bizi hayırla anan hayırla yad edilsin dersiniz. Yolda karşılaştığınız kişi sizdeki güzel şeyleri görüp iltifatlar etse aranızdaki muhabbetin artmasına vesile olur.
Güzel düşünmek, güzel söylemek madem ki etrafa gül ekmekse bunu yapmak insanın en başta kendisine faydadır. Başkaları hakkında iyi düşünüp onların hayırlarından bahsetmek aslında insanın kendisini övmesi ve hayırla yad etmesidir.
İnsan, insanların hayrını söylemeyi huy edinirse birisinin hakkında hayırlı sözler söylemeye koyulur; o da onun sevgilisi olur; onu andı mı, sevgilisini anmış olur. Sevgiliyi anış güldür, gül bahçesidir, güzel kokudur, esenliktir.
Buna rağmen hep böyle olmaz. İnsan insanın kurdudur zira. İster yan yana isterse arkasından diğerini öven, güzelliklerini sayan insan sayısı daha azdır.
Yolda karşılaştığımız insan diyaloglarını hatırlayalım:
-Bu renk sanki pek gitmemiş.
-Üstadım saçlar iyice azalmış.
-Göbek de burun hizasını geçiyor.
-Seni böyle bir yorgun halsiz gördüm.
-Gidişin pek hayra alamet değil benden söylemesi.
-Hakkında söylenenleri duymak istemezsin.
Daha yüzlercesi. Peki neden? Tıpkı siyaset gibi. Yukarıda kalmak için diğerini aşağı çekmelisiniz. En gerisinde yaratılışın en temel bilindik hikayesi yatar, haset.
Akıllı insan yaşadığı yeri akreplerle yılanlarla doldurmak yerine güllerle donatandır. Madem etrafını güllerle doldurmak mümkün, neden başına iş açasın ki?
İnsanları nasıl bilir, onlarla ilgili nasıl düşünürsen hepsi dönüp dolaşıp sana gelir. O yüzden Allah (“Her kim iyi bir iş yaparsa kendi yararınadır, her kim de kötü yaparsa kendi aleyhinedir. “ Casiye.15.) der.
O zaman düşüncelerimizi doğrultmaya bakalım. Doğrulsunlar ki dünyamız da cennet olsun. Sözlerimiz misk koksun. Kendimizi buna zorlayalım derim
Sonra bir bakarsınız sütünüze bal katmışlar. O süt de gidip safa denizine ulaşmış.
Hasetten ve kötü sözden Yaratana sığınırım. Nefsimin boynuna ayağını bassın isterim. Fazlından isterim.