MÜŞÂHEDE
47. MÜŞÂHEDE
Gayb âleminin başka bir bulutu, başka bir yağmuru; başka bir göğü, başka bir güneşi vardır.
O, ancak has kullara görünür; diğerleri “Öldükten sonra tekrar yaratılıp diriltileceklerinden” şüphe ederler.
Gözlerini ayıp kılından arıt da gayb bağını, gayb serviliğini gör!
Kulağından vesveseler pamuğunu çıkar ki, kâinatın seslerini duyasın.
Ey yiğit, gökyüzünü ayak altına al da, feleğin üstünden nağme seslerini işit!
Bir nefesçik Allah güzelliğini görsen, canın da ateşlere düşer, vücudun da!
Değirmenin dönüşünü ne vakte dek göreceksin? Başını çevir de hızlı ve coşkun akan suyu gör!
Köpükleri gören onları sayar döker. Denizi görenin irade ve ihtiyarı kalmaz.
Şöyle denizin köpüğünü görüverdin mi hayran olman lâzım ki, denizi de göresin.
İnsan, duygudan çıkmadı mı gayb âlemine tamamıyla yabancı kalır.
Herkes, gönlünün aydınlığı ve cilâsı nispetinde gaybı görür.
Kim, gönlünü daha fazla cilâladıysa daha ziyade görür; ona daha fazla suretler görünür.
Perde ardındaysan perdeden çık da, o şaşılacak padişahlığı gör.
(I/2035, 2036, II/1944, 1943, 1942, IV/3215, V/21205, 2910, 21207, III/1028, IV/21209, 2910, V/4197)
[divide style=”2″]