Sabâzemzeme Âyin-i Şerîf
SABÂ ZEMZEME ÂYÎN-İ ŞERÎFİ
(Beste: Zekâi Dede, v.1302/1897)
BİRİNCİ SELÂM
1. Her çîz ki an hoşest nehyest müdâm
Tâ mî ne-şeved delîl-i in merdüm-i âm
Ver ne ney ü çeng ü sûret-i hûb u semâ‘
Ber hâs halâl geşt ü ber âm harâm[1]
Vezni: Mef‘ûlü mefâilün mefâîlü feûl [Hezec/Rub.]
[Hoşa giden her şey dâima yasak edilmiştir; çünkü (o zevkler), halkı (doğru yola) götüremez. Yoksa ney, çeng, güzel yüz ve semâ, seçkinlere helâldir; avama haram…]
2.Mutribâ in perde zen k’an yâr-ı mâ mest âmedest
An cenâb-ı bâ-safâ vü bâ-vefâ mest âmedest
Âb-ı mâ râ ger bi-rîzed ver sebû râ biş’kened
Ey birâder dem me-zen k’in dem sekâ mest âmedest
Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilât [Remel]
[Ey çalgıcı! Sevgilimiz sarhoşça geldi; bu perdeden çal. O safâlı, vefâlı zât sarhoşça geldi. Kardeş! (O), bizim suyumuzu dökerse, yahut testimizi kırarsa söz söyleme; zira sakâ şimdi sarhoşça geldi.]
3.Be şâh-ı nihânî resîdî ki nûşet
Mey-i âsumânî çeşîdî ki nûşet
Zi mestan selâmet zi rindan peyâmet
Ki kufl-i tarab râ kilîdî ki nûşet
Vezni: Feûlün feûlün feûlün feûlün [Mütekârib]
[Gizli bir padişaha eriştin, kutlu olsun; ilâhi şarabı tattın, afiyet olsun! Sana sarhoşlardan selâm, rintlerden mesaj var; mutluluk kilidinin anahtarı hayırlı olsun diye…]
İKİNCİ SELÂM
1.Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî
Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî
Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]
[Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.]
ÜÇÜNCÜ SELÂM
1. Biş’nev ez ney çün hikâyet mî küned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned
K’ez neyistan tâ me-râ büb’rîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend
Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bi-gûyem şerh-i derd-i iştiyâk
Vezni: Fâilâtün fâilâtün fâilün [Remel]
[Dinle neyden nasıl şikayet ediyor? Ayrılıkları nasıl anlatıyor? (Diyor ki) beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan kadın-erkek (herkes) ağlayıp inledi. Ayrılıktan parça parça olmuş (bir) kalp isterim ki özlem derdini ona açıklayayım.]
2.Ey ki hezâr âferin bu nice sultân olur
Kulu olan kişiler hüsrev ü hâkân olur
Her ki bugün Veled’e inanuben yüz süre
Yoksul ise bay olur bay ise sultân olur
Vezni: Müfteilün fâilün müfteilün fâilün [Münserih]
[Binlerce tebrikler! Bu nasıl bir sultandır ki hizmetçisi olanlar, padişah olur. Bugün her kim (Sultan) Veled’e inanıp yüz sürerse, fakir ise bey olur, bey ise sultan olur.]
3.Penbe zi gûş dûr kün bang-i necât mî resed
Âb-ı siyâh der me-rev k’âb-ı hayât mî resed
Nevbet-i aşk-ı Müşterî ber ser-i çerh mî zened
Behr-i revân-ı âşıkan sad salavât mî resed
Vezni: Müfteilün mefâilün müfteilün mefâilün [Recez]
[Kulağından pamuğu çıkar, (seni) kurtaracak ses geliyor. Bulanık suya girme; âb-ı hayat geliyor. Gökyüzünün tepesinde Müşteri’nin aşk nöbeti çalınıyor; âşıkların ruhları için yüzlerce dua (ve rahmet niyazı) geliyor.]
4.Dem-be-dem ez reh-i dil peyk-i hayâleş resedem
Tâbişî nev-be-nev ez hüsn ü cemâleş resedem
Yâ rab in bûy-i tarab ez taraf-ı firdevsest
Yâ nesîmîst ki ez rûz-i visâleş resedem
Vezni: Fâilâtün feilâtün feilâtün feilün [Remel]
[Gönül yolundan an be an onun hayâl habercisi geliyor, bana; güzelliğinden yeniden yeniye bir parıltı geliyor, bana. Yarabbi! Bu sevinç (veren) koku, cennet tarafından mı (erişiyor)? Yoksa kavuşma gününden bir esinti mi geliyor, bana?]
5.Ber çerh sehergâh yekî mâh ayan şüd
Ez çerh fürûd âmed ü der mâ nigeran şüd
Çün bâz ki bür’bâyed mürgî be geh-i sayd
Bür’bûd me-râ an meh ü ber çerh devan şüd
Der can çü sefer kerdem cüz mâh ne-dîdem
Tâ sırr-ı tecellî-i ezel cümle beyan şüd
Vezni: Mef‘ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün [Hezec]
[Seher vakti gökyüzünde bir ay göründü; gökten inip bizi seyre koyuldu. Av zamanı doğan, bir kuşu nasıl kaparsa, o ay da beni öylece kapıp göğe yükseliverdi. Can (âleminde) yolculuk yapınca aydan başkasını göremedim; ezeldeki tecellî sırrı tamamen âşikâr oldu.]
DÖRDÜNCÜ SELÂM
1.Sultân-ı menî sultân-ı menî
Ender dil ü can îmân-ı menî
Der men bi-demî men zinde şevem
Yek cân çi şeved sad cân-ı menî
Vezni: Fa‘lün feilün fa‘lün feilün [Mütedârik]
[Sultânımsın, sultânımsın; cânımda, gönlümde imânımsın. Bana üflersen ben dirilirim. Bir cân da nedir? Yüz cânımsın.]
[1] Gölpınarlı tercümesinde bulamadığımız bu rubainin 3. mısraındaki ney, kelimesi Furûzanfer neşrinde mey’dir. Ancak biz, manayı göz önünde tutarak Veled Çelebi neşrini esas alan M.Nuri Gencosman’ın tercümesindeki ney kelimesini tercih ettik, Rubailer, I-II, 2.bs., İst., 1988, s.221, no:1078. (Burada “Hayyam’dan karışmış olmalı” notu vardır.)