Nâsır Abdülbâkî Dede

Önceki Sayfaya Dön

18. Yüzyılın ikinci yarısında ve 19. yüzyılın başlarında yaşamış Türk mûsikîsi bilgini ve bestekarıdır. 1765 yılında Yenikapı Mevlevîhanesi yakınlarında bir evde doğmuştur. Babası Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhlerinden Kütahyalı Ebu Bekir Dede Efendi (1705-1775), annesi Kutb-ı Nayî Şeyh Osman Dede’nin kızı Saîde hanımdır. Ağabeyi Ali Nutkî Dede, küçük kardeşi ise Abdürrahim Künhî Dede’dir.

Milas Müftîsi-zade Halil Efendi ve babasından öğrenim gören, Arapça ve Farsça öğrenen Abdülbâkî Dede, ağabeyi Ali Nutkî Dede’nin himayesinde yetişmiş ve onun Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhliği sırasında bu dergâhın neyzen-başılığını yapmıştır. Türk mûsikîsinin nazariyatı ve ameliyatı ile uğraşıp, bu konuda geniş bilgi edinmiş ve bilgisini öğrencilerine aktarabilmiş çok değerli bir üstad idi. Hammamîzâde İsmail Dede Efendi’ye de hocalık etmiştir.

Şeyh Ali Nutkî Dede’nin ölümü üzerine, 1804 yılı Ağustos ayında Yenikapı dergâhına şeyh olmuş ve 24 şubat 1821 gecesi saat 5 ‘ de, 55 yaşında, ölümüne kadar 16.5 yıl şeyhlik postunda oturmuştur. Dergâhın mezarlığında ağabeyinin yanına gömülmüştür. Mezar taşındaki kitâbe:

“Alem-i lahuta can atdî bu dem Bakî Dede (1236)”

Safayî’i Mevlevi’nin uzun tarih şiirinin son mısra’ı:
“Şeyh Abdi’lbakî Ukba rahına oldu revan.”

İzzet Molla’nın tarih mısra’ı:
“Şeyh Bakî buldu faniden reha “Allah” deyip”

Bestekar olarak bugün elimizde Acembûselik makamında bir Mevlevî Ayîn-i Şerîfi bulunan Abdülbâkî Dede, Isfahan makamında da bir Ayîn bestelemiş, fakat bu ayîn zamanla unutulup, kaybolmuştur.

1794 yılında III. Selim’in emriyle yazıp, kendisine sunduğu “Tedkıyk u Tahkıyk” adlı nazariyat kitabında” 136 makam ve 21 usul kısa açıklamalarla anlatılmıştır. 1797′de, yine III. Selim’in emriyle bazı eklemeler yapılmış olan bu eser değerli bir kaynaktır. Abdülbâkî Nâsır Dede, kendi terkibi olan: Dilâviz – Ruhefzâ -Gülrûh – Dildâr – Niyâz – Nâz – Hisarkürdî makamlarım ve yine kendi buluşu olup (Şirin) adını verdiği 22 zamanlı bir usulü de bu eserinde yazmıştır.

Nâsır Dede’nin kitabinin ikinci bölümü, Tahrîrîye adını taşır. Nâsır Dede, bu bölümde harflerle yazılıp, altma ses sayıları işaret edilmek suretiyle kendi icadı bir çeşit ebced notasmm açıklamasını yapmış, ayrıca bu nota ile III. Selim’ in Suzidilara Ayîn-i Şerîfini, aynı makamdan peşrev ve saz semaîsini ve de Vardakosta Seyyid Ahmed Ağa’nın Suzidilara peşrevini yazmıştır. III. Selim’in ölümünden sonra kullanılmayan, bugünkü nota sistemi ortaya çıkana kadar da en geçerli ebced notası sayılmış olan Nâsır Dede’nin notası, zamanında pek önemli birçok eserin kurtarılmasında, kazanılmasında rol oynamıştır.

Ağabeyi Ali Nutkî Dede’nin başladığı (Defter-i Dervîşan) a sonradan Abdülbâkî Nâsır Dede devam etmiştir. Bu eser de Türk mûsikîsinin kaynak eserlerindendir. Tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Nafiz Paşa yazmaları 1194′de bulunmaktadır. Nâsır Dede’nin bir başka eseri, Mevlevi şeyhlerinden Musa Safî Dede’nin “Ta’rîb-i Şahidi” adlı eserine “Şerh-i Şahidi” isimli bir şerhdir. “Terceıne-i Menakıbu ‘l-Arifîn” adlı eseri de el yazması olup, Eflakî’nin “Menakıbu ‘l-A’rifin” adlı Farsça eserinin tercümesidir. Yenikapı Mevlevîhanesi aşçı dedesi ve amca oğlu olan Sahîh Ahmed Dede’nin ısrarı üzerine 1793-1797 arasında meydana getirilmiş ve bu eser de III. Selim’e sunulmuştur. Bunun da tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Nafiz Paşa yazmaları 1126′dadır.

Nâsır, mahlasıyla yazdığı ve yaklaşık 3000 beyit tutan (Dîvan-ı Eş’ar) ın tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Nafiz Paşa yazmaları 941′de bulunmaktadır.

Bilhassa dinî mûsikîde bir hayli öğrenci yetiştiren Abdülbâkî Nâsır Dede’ nin ağabeyi ve kardeşi gibi akrabalan da mûsikîşinastırlar. Abdülbâkî Dede’nin oğlu Osman Selahaddin Dede de Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhlerindendi. Değerli bir mûsikîşinas olup, Zekaî Dede’ye hocalık etmiştir. Osman Dede’nin oğlu Mehmed Celaleddin Dede’dir. O da Yenikapı Mevlevihanesi şeyhlerinden ve değerli mûsikîşinaslardandır. 1854′de Beşiktaş Mevlevîhanesinde doğmuş olan ve 1877 yılında Bahariye dergâhının şeyhliğine tayin edilmiş olan Hüseyin Fahreddin Dede 1872 yılında Osman Selahaddin Dede’nin kızı Fatma Aliye hanımla evlenmiş ve böylece aileye girmiştir. Hüseyin Fahreddin Dede de çok değerli mûsikîşinaslarımızdandı. Dr. Suphi Ezgi’ye hocalık etmiştir. 1839′da Yenikapı Mevlevîhanesinde doğmuş olan ve XIX. yüzyılın sonlannda yetişen değerli mûsikîşinas, kudümzen Ahmed Hüsameddin Dede, Nâsır Abdülbâkî Dede’nin kızı şerife Ayşe Sıdıka hanımın oğludur. Babası da dergâhın aşçıbaşısı Hacı Ârif Dede’dir. Yenikapı Mevlevîhanesi neyzenbaşılarından Derviş Mehmed de. Nâsır Abdülbâkî Dede’nin amcazadesidir.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş neyzenlerden Cemal Dede (1860-1899), Ahmed Hüsameddin Dede’nin oğludur. Cemal Dede Yenikapı Mevlevîhanesinde uzun süre neyzenbaşılık yapmıştır.

Nâsır Abdülbâkî Dede’nin bir beyiti:

Nâsır, humar-ı aşka şarabın ne nef’i var
Mümkinse gahi büsleb-i dilrüba gerek.