Mevlevî Menkıbeleri’nde Kozmik Unsurlar – Hasan KIZILDAĞ
Mevlevî Menkıbeleri’nde Kozmik Unsurlar
Hasan KIZILDAĞ
Öz
İnsanlar, modern çağa ve şehirleşmenin beraberinde getirdiği yoğun hayat temposuna geçmeden önce, tarihin ilk devirlerinden beri kozmik unsurlar ile yani gökyüzü, yıldızlar, gezegenler ve gökyüzünde gördükleri ve/ya hayal ettikleri nesnelerle önemli bir ilişki halindeydiler. Ancak şehirleşme, endüstri ve teknolojinin akıl almaz değişimi ve gelişimi, insanı tabiattan ve dolayısıyla gökyüzünden koparmıştır.
Bu kopuş, tabiata dair bilgilerin yanı sıra gökle ilgili bilgilerin de toplumsal bellekte unutulmaya başlamasına neden olmuştur. Sanayi devrimi, teknik ve teknolojik gelişmeler ve üretim araçlarının değişmesi, insanların gökyüzüne olan ihtiyacını azaltmış ve gökle olan ilişkisini tedrici olarak sekteye uğratmıştır. Bu yüzden mitlerden, destanlara, toplumsal hayattaki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinden dinî ibadet ve ritüellere, mevsimlerden törenlere kadar göksel ilgiyi gerektiren birçok kültürel öğe ve bu öğelere ihtiyaç duyma durumu, yerini zamanla daha az, sınırlı bir bilgiye ve gökyüzüne karşı duyarsızlığa bırakmıştır.
Türk kültüründe, İslamiyet’ten önce dünyanın çatısı olarak görülen, kam/şamanların yolculuklar yaptığı, bütün unsurlarıyla ilgili birçok mitsel hikâyenin ana konusu veya mekânı olan ve İslamî dönemde ise yaratıcının kudretinin bir tecellisi olarak görülen gökyüzüne büyük bir önem atfedilmiştir. Bu önem ve ilgi, kendisine sözlü kültürde olduğu gibi yazılı kültür ortamında da yer bulmuştur. Özellikle menakıpnameler gibi toplumun bütün kesimlerine hitap etmek adına kaleme alınan eserlerde, göğe duyulan büyük saygı ve önem defaatle zikredilmiştir. Edebî ve tarihî eserlerde yer alan bu bilgiler, toplumun geçmişten günümüze geçirdiği değişimleri izlemek ve bu değişimlerin sebebini tespit etmek adına önemlidir.