MEVLÂNA’NIN DİNLER-ÜSTÜ BİR HÜMANİST OLDUĞU SAVI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME – Halil TAŞ, Kasım KIROĞLU

A+
A-

MEVLÂNA’NIN DİNLER-ÜSTÜ BİR HÜMANİST OLDUĞU SAVI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Halil TAŞ, Kasım KIROĞLU

ÖZET

Herhangi bir fikrin, bir düşüncenin ya da bir akımın önemi, evrenselliği, doğruluğu ya da yanlışlığı, o konuda ortaya konmuş olan diğer fikir, düşünce ve akımlarla yapılacak karşılaştırmalarla daha iyi anlaşılabilir. Bu nedenle; Tanrı, din ve insan hakkında daha doğru bir sonuca ulaşabilmek için Mevlâna’nın Tanrı, din ve insan tasavvuru ile bu konularda ortaya konmuş olan diğer fikir, görüş ve tasavvurları karşılaştırmalı olarak incelemek daha doğru olacaktır. Günümüzde Mevlâna, insanlık ve insan sevgisiyle ilgili söylemlerinden dolayı bazı çevrelerce hümanist olarak tanımlanmaktadır. Batı düşüncesinde hümanizm, insanı evrenin merkezine oturtmakta, onu her şeyin tek ölçüsü olarak kabul etmekte, maneviyattan ve değerlerden soyutlayarak ele aldığı insanı yücelterek bir anlamda ilahlaştırmaktadır. Oysa Mevlâna’nın insana dair görüşlerinin temelinde Tanrı bulunmaktadır. Tanrı merkezli bir inancın ve anlayışın savunucusu olan Mevlâna, yaratılmışların en şereflisi olarak kabul ettiği insanı Tanrı’nın yeryüzündeki bir yansıması olarak görmekte, Tanrı’dan kopuk bir insan tasavvurunu reddetmektedir. İnsanı her şeyin ölçüsü kabul eden Batıdaki tanrısız hümanist akımlar insanın üstünde bir gücü kabul etmezken, Tanrı merkezli bir inancın ve anlayışın savunucusu olan Mevlâna’nın insan sevgisi ve insanı yaratılmışların en üstünü olarak algılaması; hümanizmden değil, ilahi tecellilerin Tanrı’nın yeryüzündeki halifesi olan insanda toplanmış olmasındandır. Bu makalede, Mevlâna’nın ve hümanizmin Tanrı, din ve insan tasavvurları karşılaştırmalı olarak incelenerek Mevlâna’nın dinler-üstü hümanist bir mütefekkir mi, yoksa dini merkeze alan Müslüman bir mutasavvıf mı olduğu sorusuna cevap aranacaktır.