Mevlânâ’nın Bakışıyla Velî ve Velî’ye Düşmanlık – Ethem Cebecioğlu
Mevlânâ”nın Bakışıyla Velî ve Velî”ye Düşmanlık
Ethem Cebecioğlu
El-Velî, Allah”ın isimlerinden olup, dost anlamındadır. Velî kelimesi; hem ism-i fâil, hem de ism-i mef”ûl anlamındadır. İsm-i fâil olarak sürekli Allah”a itaat eden kişiyi ifâde ederken, ism-i mef”ûl olarak da Allah”ın kulunu devamlı nimetlendirmesi, ona yardımda bulunmasını ifade eder. Kur”ân”ı Kerim”de: “Dikkat ediniz! Allah”ın velîlerine hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmezler. Onlar (yakînî olarak) imân ederler ve takvâ üzere yaşarlar”1buyrulur. Bu durumda velî, inanan ve takvâlı yaşamayı sürdüren kişi, demektir.
Bir Hadîs-i Kudsî”de Hz. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Ben bir kulumu sevdiğmi, zaman, onun gören gözü, duyan kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.”2 Hadîsin başında, farzları tam yapmanın yanı sıra, tatavvu amellerine de devamla elde edilen kurb ile velâyet sırrının açıldığına işâret olunur.
Ehl-i Sünnet itikâdında velîlerin genel profili şudur:
1. Peygamberler gibi ma”sum değil, ama mahfûzdurlar,
2. Velîlerde son nefesde îmânla ölmek garantisi yoktur.
3. Velîden bir takım kerâmetler zuhûr edebilir.
Velilerde Rabbanî bir dirilik vardır. Onların sohbetinde bulunanlar iman ışıklarının ve enerjilerinin arttığını ve gafletten kurtulduklarını fark ederler.
Mevlânâ, velîliğin nesilden nesile saltanat gibi miras yoluyla geçmediğini, Allah”ın lütfu olduğunu kaydederek şöyle der:
“Bu, fani dünyanın neseb ve mirası değildir ki, neseb ve miras yoluyla elde edilsin
Bilakis ruhanî bir mazhariyettir. Bu, enbiyanın mirasıdır.
Onların varisleri de müttakîlerin ruhudur.”3
Mevlânâ, bu kamil insanların kalplerinin kırılmaması konusunda uyarılar yapar. O, Kamil insanların huzurunda konuşurken dikkatli olmak ve onların yanında sözü tartarak konuşmak gerektiğini söyler:
“Hakkın has kullarına edepsizce konuşmak kalbi öldürür.
Ve bu, amel defterini simsiyah yapar.”4
“Allah bir kimseyi rezil etmek isterse
O kimseyi temiz kimselere hakarete yönlendirir.”5
Mevlânâ”ya göre tekamül etmemiş insanlar, kemal ehli velîleri kendileri gibi zanneder ve değerlendirirken onu anlayamaz ve bu yüzden de hatalara düşer.
“Sen yoksa velîlerin yüzünü de bizim gördüğümüz gibi midir, sanırsın!”6
“Oğul, sen de Hak erini görünce onda insanlık var sanır ve o (veli kulu sıradan bir) insan gibi görürsün
Onu kendine kıyas ederek, kendin gibi sanıyorsun, halbuki o beşerilik özelliği sendedir.
O”na göre her velî bir kaptandır:
“Her velî”yi Nuh ve kaptan bil, Bu halkın sohbetini de tufan say”7
İnsanın zaten günahı çokken, kamil velî kulların noksanıyla meşgul olmaktan vazgeçmesi gerekir.
“Allah”ın bendesi olan kamil kulun ayıbını söyleme, Padişahı hırsızlıkla itham etme.”8
Aslında velî bile olmasa sıradan bir Mü”minin dedikodusunu yapmak ağır bir günah iken, velînin gıybetini yapmak nasıl olur var sen anla!
Mevlânâ”ya göre evliyaya saygısızlık, kişinin cahilliğinin göstergesidir. Onların büyüklüğünü bilmeden, sıradan kişilerin onları kendileri gibi sanarak incitmelerini Mevlânâ şöyle hicveder:
“Baykuşlar gibi doğanlara düşmanız, hülasa viranelerde kalmışız
Cehaletimiz ve körlüğümüz çok ileri seviyede, işte bu yüzden Allah dostlarını incitmeye yelteniyoruz.”9 Yani onları anlayamamamız, basiret gözümüzün gafletle örtülü olmasındandır.
Mevlânâ velîlere düşmanlığın sebebini ele alır ve bunun hasedden kaynaklandığını söyler. Kişi velîlere bakar, kendinde bulunmayan yüce halleri onda görünce, kıskanmaya başlar. Mevlânâ bunu, güneşi kıskanmaya benzetir:
Güneşi kıskanan/hased eden, güneşin varlığından incinen kişi yok mu?
İşte sana devası olmayan bir dert ki, onun için ancak ah çekmek vardır.
İşte sana, ebediyen kuyunun dibine düşüp kalmış kişi!”10
Mevlânâ”nın velilere düşmanlık konusundaki ikazları, şu kudsi hadisteki ikazdan kaynaklanmaktadır. “Dostlarıma düşman olanlara harb ilan ederim.”11
Dipnotlar: 1) Yunus 10/62. 2) Buhârî Rikâk/ 38. 3) Mesnevi, c. I, b. 3400-1. 4) Mesnevi, c. II, b. 1740. 5) Mesnevi, c. I, b. 815. 6) Mesnevi, c. IV, b. 3477. 7) Mesnevi, c. VI, b. 2225. 8) Mesnevi, c. II, b. 3477. 9) Mesnevi, c. II, b. 3747-8. 10) Mesnevi, c. II, b. 1128-30. 11) Buhârî Rikâk/ 38