Mevlana Perspektifinden Stratejik Düşünce
Mevlana Perspektifinden Stratejik Düşünce
Ergin Ergül
Giriş
Bilgi çağı olarak nitelendirilen günümüzde toplumsal ve küresel sorunların çözümüne ve varılacak hedeflere ilişkin stratejiler üretme önem kazanmıştır. Yolsuzlukla, terörle, örgütlü suçla mücadele stratejileri, pazarlama ya da iletişim stratejileri vs. Bu gelişmeyle, birlikte stratejik düşünme kavramı popüler olmuştur.
Strateji; kelimenin kökeni ve kavramın gelişimine ilişkin birçok şey söylense de, bugün dilimizde kazandığı anlam ve kapsama göre, “belli bir hedefe varmak, başarılı olmak için izlenmesi gereken yol ve yöntem” veya “saptanan uzun vadeli hedefe hangi araçlarla ve nasıl ulaşacağının ilkeleri” olarak tanımlanabilir. Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğü de benzer şekilde “önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol” şeklinde tanım vermektedir.
Düşünce ( İng. idea, thought, consideration) ise TDK Sözlüğüne göre; zihinde tasarlanan, canlandırılan şey; bir işin gerçekleşmesi veya bir sorunun çözümü için zihince tasarlanan, aranıp bulunan yol; düşünce sonucu, bilincine varılan herhangi bir şey” anlamlarına gelir.
Düşünceden ibaretsin !
Mevlana gönülde biten bitkiler olarak nitelediği düşüncenin insan için önem ve değerini ölümsüz eseri Mesnevide çarpıcı ifadelerle anlatır :
« Ey kardeş! Sen ancak bir düşünceden ibaretsin. Ondan başka neyin varsa, kemiktir, ettir. Eğer düşüncen gül ise, sen de gül bahçesisin; diken isen ocağa atılacak odun gibisin.”
« Sen düşünceyi, fikri bir adam farzet. Çünkü insan, düşünceyle insan sayılır, değerlenir, canlanır.”
“Evlere, köşklere bak, bunlar da yapılmadan önce, mühendisin zihninde, düşüncesinde birer masala benzerdi.
Hoşumuza gittiği için seyrettiğimiz, sofası düzgün, tavanı, kapısı uygun bir şekilde yapılmış filan ev, mühendisin zihnindeydi.
Mühendisin zihnindeki o düşünce aletleri hazırladı. Ormanlardan kesilen direkleri getirdi. Böylece ev yapılıp, meydana çıktı.
Her sanatın, her hünerin aslı, temeli, mayası, hayalden, düşünceden başka nedir ki?
Önce düşünce vardır. Sonra bu düşünce eyleme dönüşür. Dünyanın kuruluşunu ezelden beri böyle bil.
*Hakim
Meyveler, önce gönül düşüncesinde tohum halindedir. Sonra meyve olarak ortaya çıkar, görünür.
Sen bir işe girişip, bir meyve fidanı dikince, sonunda meyvenin meydana gelmesi yolunda ilk harfi okudun, yani ilk adımı attın.”
Görüldüğü üzere, Mevlana günümüzdeki gibi « zihinde canlandırılan şey » olarak anladığı düşünceyi, insanın hem entelektüel hem maddi düzeydeki eylem ve başarıları için temel potansiyel güç olarak görmektedir. İşte bu nedenle Mevlana insana iyi, olumlu ve sağlıklı düşünmesini tavsiye etmektedir.
« İyi şeylerden başka bir şey düşünme ! Çünkü düşünce, suret dokumasının ipliğidir. Güzelleşen, iyi olan düşünceden doğan her suret güzeldir, iyidir. »
Düşünceleri gökyüzünün yıldızları bil!
Bu bağlamda, bir düşünce tekniği olan stratejik düşünceyi, belli bir hedefe götüren düşünce olarak da tanımlamak mümkündür. Zira, stratejilerin oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi kaçınılmaz olarak stratejik düşünceyi gerektirir. Mevlana da, “sen düşünceleri gökyüzünün yıldızları bil!” diyerek stratejik düşünceye işaret eder.
Yine Mevlanaya göre ;
“Düşünce odur ki insanı bir yola ulaştırır.
Yol o yoldur ki, yolcusu sultan olur.”
Bu şöyle açıklanabilir; düşünce bir stratejiye götürmeli, strateji ise insanı hedefine ulaştırmalıdır.
Öte yandan, stratejik düşünce birey ve kurumların karşılaştıkları sorunların çözümünde, konuların ele alınışında strateji temelli bakışı yani holistik/bütüncül yaklaşımı, resmin tümünü dikkate almayı beraberinde getirmektedir. Onun için Mevlana, “akıllılar parçada bütünü görürler”, “düşünceni doğrult ve iyi bak” ve “dikkat et, yanlış bir hayal seni kuyuya düşürmesin!” buyurur.
Mevlana stratejik düşünceyi değerlendirirken eylem boyutunu da gözardı etmez. birlikte ele alır. « Madem ki bir fidan diktin onu sula ! ve « Yola düşersen sana yol açarlar » ifadelerinde, bu gerçeği çarpıcı bir şekilde vurgular.
Mevlana, kendisinden sonra arayanlara kılavuzluk ve önderlik edeceğini söylediği Mesnevi’de sonsuz mutluluğun stratejisini ve adresini verir ve yanlış stratejiden sakındırır.
“Bak işte, neler diyor rebap, dur, dinle;
Yol bulmak için ardıma düş, gel, izle.
Sen, doğru değil, eğri yolun yolcususun,
Bulmak sormakla olur, bak, işte!
Stratejik düşünce sadece ne? değil, nasıl? sorusunu da sorar.
Uzmanlarının dediği gibi, isabetli olmayan strateji de, isabetli olan kadar etkilidir, ama ters yönde!
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!
Bilim adamlarına göre; İnsan dakikada 1200 kelimelik bir hızla düşünme kabiliyetine sahiptir. İnsanın zihninden her gün yaklaşık 60 bin düşünce geçer. Bunların %95’i de bir gün önce düşündükleriyle aynıdır. Bunun için Mevlana “Bir düşünceye takılıp kalma. Daha ilerileri düşünmeye gayret et” diyerek insanı hiçbir yere götürmeyen, hedefinden uzaklaştıran bu sıradan düşünceler cenderesinden kurtulmaya çağırır.
Mevlana perspektifinden dinamik bir süreç olan stratejik düşünce yeni sorunlara yeni çözümler getirmelidir. Dolayısıyla yeni bir üslup ve söylem söz konusu olmalıdır. Bunun için;
“Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
Buyurur.
Kim sonu görürse daha fazla kutludur
Mevlana stratejik düşüncenin bir vizyonla desteklenmesini, hedefin, arzulanan sonucun önceden belirlenmesini önerir. Bunun gerekçesini de şu güzel ifadelerle ortaya koyar:
“Kim sonu daha fazla görürse daha kutludur. Daha ciddiyetle işe sarılır, ekin eker de daha fazla meyve toplar”
Sonuç
Görüldüğü üzere, çok yönlü ve evrensel bir bilge ve düşünür olan Mevlana, eserlerinde çağlar öncesinden, düşünce gücü ve stratejik düşünmeye ilişkin günümüzde gelinen anlayışa paralel tespitlerde bulunmaktadır.
Bu çerçevede Mevlana’nın eserlerinde özellikle de Mesnevi’de, diğer bilimsel ve güncel birçok konunun yanısıra günümüzde başarılı ve sonuç alıcı strateji, politika ve projeler ortaya konabilmesi için gerekli ilkeleri bulmak mümkündür. Bu bağlamda, stratejik düşünme ve planlama, hedef ve vizyon belirleme, eylem planları oluşturma gibi yeni ve tamamen batı kaynaklı sanılan bir çok konunun, aslında yanı başımızda olduğu halde değerlendirmediğimiz hikmet hazinelerimizden gelen gerekli ve değerli kavram ve araçlardan başka bir şey olmadığı görülmektedir.
Ergin Ergül
Stratejik Düşünce Dergisi, Sayı:16, Mart 2011