MESNEVÎ’NİN POETİK BEYİTLERİ ÜZERİNE-II – Musa Balcı
MESNEVÎ’NİN POETİK BEYİTLERİ ÜZERİNE-II
Musa Balcı
Öz
Mesnevî‟nin ilk on sekiz beytinin bizzat Mevlânâ tarafından yazıldığı kabul edilir. Eserin geri kalan kısmı ise, farklı zamanlarda ve farklı mekânlarda Mevlânâ tarafından söylenmiş ve Hüsameddin Çelebi tarafından da yazıya geçirilmiştir. Yazıya geçirilen kısım daha sonra Mevlânâ‟nın kendisi tarafından da düzenlenmiştir.
Mevlânâ üzerine şimdiye kadar Türkçe olarak yapılan çalışmalar daha çok onun gönül adamlığı tarafına yoğunlaşmıştır. Mevlânâ‟nın eserlerinin edebî özelliklerine ilişkin çalışmalar ise daha az sayıda olmuş ve onun bu özelliği geri planda kalmıştır.
Mevlânâ, kendisinden önceki yazılı ve sözlü birikimden yararlanmış bir kimse olduğundan, onun Mesnevî‟si bir bakıma anlatı geleneğimizin hafızası konumundadır. Mesnevî‟de anlatılan hikâyelerin, daha önce bilinen hikâyeler olması, bu eserin özgünlüğü açısından bir kusur sayılamaz. Bir anlatıcı olarak Mevlânâ, çoğunlukla aşina olduğumuz hikâyeleri kendi bakışıyla yeniden yorumlayarak anlatır. Onun anlattığı hikâyeler içerisinde, daha önce kitaplara geçmiş olanlar bulunduğu gibi halk arasında sözlü kültür olarak anlatıla gelenler de vardır.
Bir eserin daha iyi anlaşılabilmesi için, o eserin kaynaklarının da bilinmesi gereklidir. Mesnevî‟nin kaynakları arasında başlıca Kur‟an-ı Kerim, Hz. Peygamber‟in hadisleri, İslâm tasavvuf geleneği, Yunan, Hint, Arap, Fars ve Türk hikâye gelenekleri bulunmaktadır. Mevlânâ‟nın kendisi hikâye ederken bu kaynakların bazılarını doğrudan dile getirmektedir. Onun eseri üzerine çalışma yapanların dikkat çektiği önemli hususlardan birisi şudur: Çok az edip onun kadar halk diline yakınlaşmıştır.