Menâkıbnâme

A+
A-

Günümüzde de menakıpname yazılır ve okunur

Menâkıbnâme, Allah (CC) dostlarının başından geçen olağan üstü olayların, yani kerametlerinin anlatıldığı eserlere verilen genel isim. Sadece olağanüstü halleri değil, örnek gösterilecek davranışların ve faziletlerin anlatıldığı eserlere de menâkıbnâme deniliyor. Dokuzuncu yüzyıldan itibaren İslam dünyasında yaygınlık kazanan tasavvufî eğitimin bir parçası Allah (CC) dostlarının hayat hikayesini okumak veya dinlemek idi. Dolayısıyla büyük mutasavvıfların hayat hikayelerini anlatan eserler kaleme alındı ve bunlara da menâkıbnâme denildi.

Sülemî, Kuşeyrî ve Hucvurî’nin kitapları bu konuda yazılan ilk eserlerdir. Bu tür eserlere menâkıb dışında tezkire, reşahat, makâmât ve nefehât gibi isimler de verilerek sufilerin, dervişlere ve sıradan insanlara örnek olabilecek davranışları anlatıldı, gösterildi.

20. yüzyılda yaşamış Allah dostları

Tasavvuf tarihi çalışanların ismini çok iyi bildikleri hocalardan biri Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu’dur. Onun, Tasavvuf Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü her araştırmacının kütüphanesinde bulunan eserlerdendir.

Prof. Cebecioğlu, Allah Dostları üst başlığı altında bir seri kitap yayınladı. Kitapların özelliği diğer menakıpnameler gibi tasavvufun ilk temsilcilerinin hayatlarını değil, 20. yüzyıl Türkiye’sine mührünü vurmuş, birçok insanın hayatına dokunup yola girmesine ve yolda kalmasına vesile olmuş, aralarında müritleri dışında ismini pek kimselerin duymadığı; Muzaffer Ozak, İbrahim Fahreddin Şevki Efendi, Safer Efendi, Kemal Yetkin Efendi, Kayserili Cemil Baba, Seyyid Abdülhakim-i Arvasî, Urfalı Hacı Muhammed Es’ad Efendi, Manisalı Mersin Özadır Efendi, Mehmet Emin Haksever, Ömer Ziyauddîn-ı Dağıstanî, Ahmed Dayhan gibi Allah (CC) dostlarını anlatması, tanıtması. Bu güzel insanların hayat hikâyeleri, bildiğimiz ve tanıdığımız önemli isimlerin tanıklıklarıyla anlatılması ise kitapları daha tanıdık ve bildik hâle getiriyor.

20. yüzyılın büyük velilerinin hayat hikayelerini kitaplardan okursunuz. Ben, o kitapların okunma sebeplerinden biri olan özlü sözler ve güzel tavsiyelerden bir demet sunmak istiyorum. Bunun için de sanat tarihçisi Abdullah Kılıç’tan yardım alacağım ve onun altını çizdiği hususları nakledeceğim:

↪ Bakımlı, tertipli, düzenli, iyi giyimli, kendine saygılı ve değer veren biri ol.

↪ Hayattan çekilmek yok. (Yani bir köşeye çekilip, gayreti, çalışmayı, umudu bırakmak yok) Bu dünya ebedi hayat için biriktirme yeri, durmak yok, daima ihlasla istikametle hizmete devam, mezarda dinlenirsin.

↪ Daima cazibe merkezi olmaya çalış, ahlakı güzel, güler yüzlü; duruşundan, halinden ahlakından, herkesin istifade ettiği güzellik ve ışık merkezi ol. İnsanlara faydalı olmak gibi bir derdin olsun.

↪ Herkesin yardımına koşmaya gayret et. Gelmeyene git, hep hâl hatır sor. Sıla-i rahim yap, yani akrabayla irtibatı artır.

 Kanaat sahibi olmak, rahatlık doğurur.

↪ Allah (CC) ile irtibatını hiç kesme. Sana ondan başka bir şey verecek yok. Zaten her şeyin O’ndan ibaret olduğunu, kâinatta yaratandan başka bir şey olmadığını idrak et.

↪ İnandığın değerlerde sağlam, sebatlı, dik ve kararlı ol. Kararsızlık, neme lazımcılık yok. Sorumluluk alıp insan yetiştirmeye, çevrene de güzel örnek olmaya gayret et.

↪ Kimseye hiçbir şeyden dert yanma, şikâyet etme, ondan bundan manevi medet umma. Daraldığında Allah sana yeter.

↪ Başına birisinden bir musibet gelirse korkma kaçma, Allah’ın (CC) o işle ilgili sana vereceği nusreti bekle.

↪ Olur olmaz kimselere olur olmaz şeyler anlatma. Kimseye ihtiyaç arz etme, bir şey isteme ve isteyecekmiş gibi durma, küçük düşer dik duramazsın. Tok gönüllü insandan kimse çekinmez, sever. Bir şey isteyecek veya çok konuşan ve daima kendini anlatan insandan herkes hemen kurtulmaya bakar. İhtiyaç içinde bile olsan belli etme, dik dur. Sızlanma, kimseden taltif bekleme. Kimsenin sana bir şey vereceği yok, bekleme.

↪ Dünyacılarla muhabbet etme. Daima salihlerle, sadıklarla beraber ol. Ahmak ve cahillerden uzak dur. Dünya için veya nefsini haklı çıkarmak için kimseyle münakaşa etme, seviyeni düşürme.

↪ Kimseyi değiştirmeye çalışma, olduğu gibi kabul edebiliyorsan et, yok rahatsız oluyorsan irtibatı kes ama değiştireyim deme, yorulursun.

↪ Daima helal ye, asla haram ya da şüpheli şeylere yaklaşma, için dışın yanar kalp gözün kararır fark etmezsin bile, helak olursun. Dışarıdan, veya kimin yaptığı belli olmayan abdestsiz pis ya da fâsık insanların yaptığı şeyleri yeme. Fâsıkların, dünyacıların sofrasına da asla oturma. Kendi el emeğini kendin hazırlayarak ye. Hikmeti var bil.

↪ Tesettüre dikkat et (erkek ya da kadın fark etmez). Vücut hatlarını belli edecek şekilde giyinme. Sesin, kokun davranışların da tesettüre dahil.

↪ Farzlar dışında nafilelere de dikkat et.

↪ Zarif insan ol. Kalp kırma, mümkünse kırılma da.

↪ Kul hakkına dikkat et. Bilmeden üzerine geçen haklar varsa olanları da Allah’a (CC) bırak. Kendi haklarının tahsilini de Allah’a bırak.

↪ Gıybet etme, laf götürüp getirme. (Farkında olmadan da olur bu işler dikkat et) Boş şeyler konuşma. Ya hikmet söyle ya sus. Susmak en güzel süstür.

↪ Zamanını iyi planla ve değerlendir. Zaman hiç boşa geçmesin, en büyük sermayenden olursun sonra.

↪ Namazlarını Allah’ın (CC) huzurunda olduğunu bilerek, huşu ve huzur içinde kıl. Tadını al. Nerede olduğunu unutma. Nafile ibadetleri de ihmal etme. Kuşluk namazı, akşamdan sonra evvabin namazı, gece teheccüt namazı, şükür namazı, nafile orucu ihmal etme.

↪ Günün 24 saatinde her davranışında Peygamberinin (SAV) sünnetine uymaya çalış. Yeme içme, uyuma, abdest, beşeri münasebetler, ibadet vs. gibi.

↪ Daima Allah ile olmaya çalış. Her an O seni görüyor zaten, unutma.

↪ Edepli ol. Yani kendi kendine kaldığın zaman da toplum içinde de, büyüklerine ve küçüklerine karşı da kısaca hayatın bütün safhalarında edepli ol.

↪ Çok yeme, çok uyuma, çok konuşma. Çevrende yardıma ihtiyacı olanları gözetle, bihaber olma.”

İçinde kaybolduğumuz ve bize ahireti unutturan dünya işleri arasında bizi uyaracak, kendimize getirecek dostlara, büyüklere ihtiyacımız var. Allah (CC) kullarını hiçbir zaman sahipsiz bırakmıyor ve peygamberinin manevi halifeleri olan dostlarını ikram olarak bize gönderiyor. Bize düşen ise bu ikramdan nasiplenmek. Cebecioğlu Hoca, bize bu ikramın nerede ve nasıl verildiğini göstermiş.

Hak Tealâ, bizi, dostlarının ziyafet sofralarından nasiplenen bahtiyar kulları arasına dahil eylesin. Amin.

 

İsmail Güleç