Mektupla manevi eğitim
Tasavvuf bir manevi eğitim yoludur.
İnsanın tabiatında bir takım olumsuz güçler vardır. Kibir, bencillik, kıskançlık, beğenilme isteği gibi. Bunlar olgun insan olmaya engel olan özelliklerdir.
Ayrıca toplumda huzursuzluğa yol açıp, dayanışmayı, sevgiyi yok ederler.
Kişinin kendi kendine bu kötü huyları düzeltmesi zordur. Kötü huylar birer manevi hastalıktır. Bedenimiz hastalanınca doktora gideriz ve onun reçetesine göre ilaç alır iyileşiriz. Manevi hastalıkların da hekimleri vardır, bunlara “mürşit” denir.
Mürşit doğru yolu gösterici demektir.
Manevi hastalıkların teşhisi zordur.
Çok kimse bunun önemini kavrayamaz.
O yüzden çaresini de aramaz. Ama az sayıda da olsa bu yolun yolcuları eksik değildir. Bunlardan biri de Prof. Dr. A. Süheyl Ünver‘dir (1898-1986). Kendisi iç hastalıkları ve tıp tarihi uzmanıdır. Ayrıca tezhip, ebru ve resim gibi güzel sanatlarla da ilgilenmiştir.
Süheyl Bey, İstanbul Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi iken 1919’da Abdülaziz Mecdi (1865-1941) adlı bir zata intisap etti. Bu zat alim, şair, gönül ehli biridir ve o sırada Meclis-i Mebusan ikinci başkanıdır.
Süheyl Bey’le aralarındaki mürit-mürşit münasebeti çok verimli geçmiştir.
Süheyl Ünver her gördüğünü not eden ve düzenli arşive sahip bir bilim adamıdır.
Mürşidi Mecdi Efendi ile olan mektuplaşmalara ait evrakı saklamıştır. Bu mektuplar Adalet Çakıroğlu ve arkadaşları tarafından yayına hazırlandı ve Kocaeli Üniversitesi Vakfı tarafından kaliteli bir şekilde basıldı (2021). Şimdi Mecdi Efendi’nin irşat mektuplarından bazı bölümler sunuyorum.
MÜRŞİT VE RABITA
Ayette “Evlere kapılarından girin buyrulur” (Bakara, 189). İlahi marifet sarayının kapısı da mürşittir. Bu yol tek başına yürünecek bir yol değildir.”
“Girdiğin kapıyı unutmama konusundaki sebatın ve şükrün takdire şayandır. Rabıta bir ilahi sırdır, her şeyin çözümünün en kısa yoludur. Rabıtan kıl kadar şaşmamalı. Neşen artsın, kalbin manevi zevkle dolsun.”
Tasavvufta “rabıta” mürşide olan gönül bağının devam etmesidir. Said isimli mürit aceleci davranmış olmalı ki Mecdi Efendi şöyle yazar: “Yağma yok, üç buçuk günde ilahi sırların tamamına mazhar olmak bu yolda kimseye nasip olmamıştır. Daha seveceğim, sevileceksin, seveceksin, sevileceğim. Rıza ondan sonra.”
Bu konuda bir başka mektupta şöyle der: “Mesela 2 sene sonra katlanabileceğin bir süruru bugün ne idrak edebilirsin, ne de hasıl olsa bile tahammül edebilirsin. Acele etmeye lüzum yok.
2 TÜRLÜ DOĞUM
Manevi gerçekler herkese söylenmez.
“Gönül ehlinden olmayanın yanında bu ilimden konuşma. ‘İnsanlara akılları ölçüsünde konuşun’ hikmetini unutma.”
“İki türlü doğum vardır; ilki tabii doğum, yani bir anadan doğmaktır. İkincisi ruhi-manevi doğumdur ki bu kamil kişiye bağlanmakla olur. Manevi yollar ilahi okul sayılır. Oranın öğretmeni baba demektir.”
“Dervişlik, sanıldığı gibi dünyadan kopmak, işi gücü terk etmek değildir.” Hz. Ali’nin dediği gibi, başkasına göstereceğin bir tavrı önce kendi nefsinde denemek gerekir.
https://www.yeniasir.com.tr/yazarlar/mehmet.demirci/2021/11/01/mektupla-manevi-egitim