Mehmed Dede, Mesnevîhân – Yenikapı Mevlevîhânesi’nin 10. Şeyhi
Mehmed Dede, Mesnevîhân (ö. 1148/1735)
(Yenikapı Mevlevîhânesi’nin 10. Şeyhi)
TEKKE KAPISI – BAYRAM ALİ KAYA
Kaynaklarda daha ziyâde Mesnevîhân olarak anılan Mehmed Dede, Konya’da dünyaya gelmiştir. Mehmed Dede, çocukluk döneminden başlayarak ilim tahsiline gayret etmiş, özellikle edebî ilimler ile Arapça ve Farsça konusunda benzersiz bir konuma yükselmiştir. Daha sonra Mevlânâ Âsitânesi postnişînlerinden Çelebi Şeyh Abdülhalim Efendi’den tekmîl-i tarîkat etmiş olan Mehmed Dede, Sahîh Ahmed Dede’nin ifadesiyle “Türbe-i Hazret-i Mevlânâ’da ve makâm-ı Hazret-i Şemseddin’de” 1096-1129 tarihleri arasında, otuz üç yıl vaaz ve mesnevîhânlık hizmetinde bulunmuş, hatta bu vasfından dolayı “Koca Mesnevîhân” diye şöhret bulmuştur.355
1137/1724-1725 yılı ortalarında İstanbul’da bulunan Mesnevîhân Mehmed Dede, Peçevîzâde Ârifî Ahmed Dede’nin vefâtı üzerine, Ârif-i Râbi‘ Mehmed Çelebi Efendi’nin meşîhâtnâmesi ile Yenikapı Mevlevîhânesi postnişînliğine tâyin olunmuş, aralarında Sahîh Ahmed Dede’nin de bulunduğu birçok kaynağa göre dergâhın onuncu şeyhi olmuş, kendisine müceddeden mühür yaptırmış ve mührüne “Dedeler zümresine Şeyh Mehmed oldu” ibaresini yazdırmıştır.356 Yine Sahîh Ahmed Dede’nin bildirdiğine göre Mehmed Dede’nin büyük oğlu Hargûş Ebûbekir Efendi İstanbul’a gelmiş, küçük oğlu Abdurrahim Efendi ise kendi yerine mesnevîhânlık hizmetini yürütmek üzere Konya’da kalmıştır.357
Fındıklılı İsmet Efendi, Mehmed Dede’nin “âlim, ârif, mahviyet ve hamiyet sahibi bir zât” olduğunu belirtmiş, Sahîh Ahmed Dede onun hakkında, “Koneviyyü’l-asl, ilm-i Arabî’de ve ilm-i Fârisî’de âlem-i dânâ ve fâzıl-ı bî-hemtâ ve fünûn-ı nâdireden me’zûn ve tarîkat-ı aliyyeden hebardâr, sâhib-i sülûk bir zât” değerlendirmesinde bulunmuştur. Mehmed Ziyâ, her fazîleti kendisinde toplayan bir şahsiyet olan Mehmed Dede’nin, şeyhliği boyunca ilim ve faziletinin yanı sıra güzel ahlâkıyla da bütün civar sâkinlerinin gönlünü kazandığını, dergâhta epey öğrenci yetiştirdiğini belirtmiş; Hüseyin Vassâf ise özellikle edebiyat ilminde ihtisas sahibi oluşuna dikkat çekmiştir.358
Yenikapı Mevlevîhânesi, Mehmed Dede’nin postnişînliğinin son yıllarında, önemli bir tamirat geçirmiştir. Derviş zümrelerine yakınlığı ile tanınan He-kimoğlu Ali Paşa, İran seferinde gösterdiği başarı nedeniyle 1144/1731’de sadrâzam olunca, aynı yıl Yenikapı Mevlevîhânesi’nin semâhânesini eski mimarî üslûbuna bağlı kalarak yeniden inşâ ettirmiştir.359
Fındıklılı İsmet Efendi, Sahîh Ahmed Dede, Mehmed Kemâleddin Dede, Mehmed Ziyâ ve Hüseyin Vassâf’ın kaydettiğine göre Mesnevîhân Meh-med Dede on bir, Hüseyin Ayvansarâyî’ye göre sekiz, Mehmed Süreyyâ’ya göre ise altı yıl meşîhatte kaldıktan sonra 27 Cemâziyelevvel 1148 (15 Ekim 1735) tarihinde vefât etmiş ve türbe dâhilinde, Şeyh Nesib Yusuf Dede ile Peçevîzâde Ârifî Ahmed Dede’nin kabirleri yakınına, Sabûhî Ahmed Dede’nin ön tarafına defn edilmiş, Mehmed Dede’nin yerine ise Sâfî Mûsâ Dede postnişîn olmuştur.360
355 Nev’îzâde Atâî, a.g.e., s. 421; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 179; Defter-i Dervîşân-II, vr. 44a, vr. 48a; Hüseyin Ayvansarâyî, a.g.e., I, 229- 230; Mehmed Süreyyâ, a.g.e., II, 189; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 205; Mehmed Kemâleddin Dede, Terâcim-i Ahvâl, Bâki Baykara Arşivi, s.
17; Mehmed Ziyâ’nın bildirdiğine göre Meh-med Dede, el-Hac Ebûbekir Çelebi’nin oğlu Ârif-i Râbi‘ Mehmed Çelebi Efendi tarafından Mevlânâ Dergâhı’nda mesnevîhânlık görevine getirilmiştir (bk. Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 136); Ekrem Işın, a.g.m., s. 478.
356 Nev’îzâde Atâî, a.g.e., s. 421; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 180; Hüseyin Ayvansarâyî, a.g.e., I, 229-230; Mehmed Süreyyâ, a.g.e., II, 189; Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 17; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 205; Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 136.
357 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 180-181.
358 Nev’îzâde Atâî, a.g.e., s. 421; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 179; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 205; Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 136-137.
359 Ekrem Işın, a.g.m., s. 478.
360 Nev’îzâde Atâî, a.g.e., s., 421; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 181; Defter-i Dervîşân-II, vr. 48a; Hüseyin Ayvansarâyî ve Zâkir Şükrü Efendi, dedenin vefat tarihini 1145; Ekrem Işın ise milâdî olarak 1732 şeklinde vermektedir (bk. Hüseyin Ayvansarâyî, a.g.e., I, 230; Zâkir Şükrü Efendi, a.g.e., s. 31; Ekrem Işın, a.g.m., s. 478); Mehmed Süreyyâ, a.g.e., IV, 229; Hüseyin Vassâf, a.g.e., V, 205; Mehmed Kemâleddin Dede, a.g.e., s. 17; Mehmed Ziyâ, a.g.e., s. 136-137; Hasan Özön-der, a.g.m., s. 161.