Medh-i Hüdâvendigâr
“ez dil ü cân efgân u zâr
bâ medh-i Hüdâvendigâr”
Yine geldi mest eyledi bû-yi gülzâr-ı Mevlânâ
Kıldı pür-âteş-i suzân, rûyi bin hârı Mevlânâ
Cezb eyleyip Mecnûn’ları kûyi Leyla’ya varmağa
Yananda şem’-i dil, ayân olur didâr-ı Mevlânâ
Alıp aşk ilinden haber, şükür ezel erdi nefes
Âzâd olup can bülbülü kırıldı ten denen kafes
“Biş nev ez ney” gûş edeli kalmadı gayriya heves
Şeş cihet, çâr anâsırım oldu hem yâr-ı Mevlânâ
Gönül sergeştelikte bulmadı çekti bin azâbı
Ömür zay’ oldu beyhûde saranda gafletin hâbı
Bulam dersen eyâ sâlik ne yandır Çalab’ın bâbı
Ne hoşça mültecâdır âh emân-ı dâr-ı Mevlânâ
Ser-i kûyin edip mesken kesilmez âh ile zârım
Terahhüm kıl canım reddeyleme Hüdâvendigâr’ım
Derûn-ı derdime dermân sen etmezsen ki nâ-çârım
A duydum toprağı altın kılar nazar-ı Mevlânâ
Tulu’ etsin diye Şems-i hakikatim ezelden bu
Niyâzımdır gönül yâreme kıl merhem aman yâ Hû
Kerem bahrine katrem saldım ifnâya tâ men ü tû
Hayal sermâyemi alıp satar bâzârı Mevlânâ
Kılıp huzûr-i kudsîde o şâha ahd ü peymânim
Yedinden almışam cânâ dahî bûs ile fermânim
Erende kubbe-yi hadrâsına kâm alıp emânım
Kemend-i aşk ile bağlar gehî zünnârı Mevlânâ
Eğer aşık isen cânâ biricik sevgiliye yâr
Olup ancak yüzün kubbetü’l-uşşâka süresin, kâr
Dudağın pâk edip, öpme türâb-ı ağyârı zinhâr
Selim’e âvâzın eyler budur güftâr-ı Mevlânâ
Seb-i Arûs 2024
M. Selim