MAKAM ÇELEBİLERİ – 19) Muhammed Sadreddin Çelebi

A+
A-

Betül SAYLAN*

MEVLEVÎLİK’TE ÇELEBİLİK MAKĀMI VE MAKAM ÇELEBİLERİ

 

19) Muhammed Sadreddin Çelebi (d. 1080 h./1669 m. – ö. 1123 h./1711 m.)*

Abdülhalim Çelebi’nin (ö. 10120 h./1679 m.) büyük oğlu II. Hacı Bostan Çelebi’nin (ö. 1117 h./1706 m.) oğlu olan Muhammed Sadreddin Çelebi, 1080 d./1669 m. târihinde dünyâya gelmiştir.546 Çilesini babasının yanında tamamladıktan sonra; babasının hac ziyâreti esnâsında ve Kıbrıs’ta sürgünde olduğu zamanlarda makāma vekâlet eylemekle berâber, babası Hacı II. Bostan Çelebi’nin vefâtının ardından, 37 yaşında, 8 Zilkāde 1117 h./21 Şubat 1706 târihinde postnişîn olmuştur.547

Sefîne’de, Sultan III. Ahmed ve Sadreddin Çelebi arasında geçen bir olay nakledilir: Osmanlı pâdişahlarının birçoğu, gerek sihir, büyü ve nazardan korunmak ve bâzı sinir hastalıklarına karşı tedbir almak; gerekse Hz. Mevlânâ’ya muhabbetlerini bildirmek için sikke tekbirletmişlerdir. Ecdâdının bu anânesine uyarak Sultan III. Ahmed de Hz. Mevlânâ’nın muhibbi olduğunu göstermek için, sikke tekbirletip bu muhabbetini kanıtlamak istemiştir. Ve ipek bir sikke yaptırıp, tekbirletmek üzere Konya’daki çelebilik makāmına göndermiştir. O zaman  bu  makāmda  bulunan  Sadreddin  Çelebi,  ipekten  bir  sikke  ile  karşılaşınca  üzülerek; “Pîş-kudemân-ı   tarîkat-i   aliyye-i   Hüdâvendigârî’den  arakiyye-i   peşmîneden   gayrîye  tekbîr-i   mer’î   ve   mesmû’ değildir” buyurmuş; Hz. Mevlâna yolunda yünden başka sikkenin tekbirlenmesinin duyulmadığını söylemiş ve pâdişah eğer Mevlânâ’ya muhabbetini isbâtlamak istiyorsa yünden bir sikkenin kâfi geleceğini söyleyerek basit bir yün sikkeyi tekbirleyerek, pâdişahın dâvetine icâbet etmek için İstanbul’a yola çıkmıştır. Bâzı rivâyetler, pâdişahı Çelebi’nin sözlerine alınmayarak yünden sikkeyi başına giydiği yönündedir. Sefîne’de ise, Akşehir civârında Sadreddin Çelebi’nin rahatsızlandığı ve Konya’ya dönmek zorunda kaldığı, dönüşünün akabinde de vefat ettiği bilgisi bulunmaktadır.548

6 sene postnişîn olarak vazîfe yaptıktan sonra, 44 yaşındayken, 29 Cemâziyelevvel 1124 h./4 Temmuz 1712 m. târihinde, bir seyâhat  esnâsında  rahatsızlanarak, tâun hastalığından vefat etmiştir.549 Vefâtından önce “Sadr’ın boşluğunu Ârif’ten başka kim doldurabilir?” buyurarak, kendisinden sonra IV. Muhammed Ârif Çelebi’yi postnişîn tâyin ederek, çelebiler arasında çıkabilecek ihtilâfların da önüne geçmiştir.550


546 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 314; Târîhçe-i Aktâb’da;

Ânın mahdûmu Sadrüddin Kâmil
Cihâna oldu bin seksende dâhil
(Târîhçe-i Aktâb, s. 10)

547 Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 323; Muslu, a.g.e., s. 316

548 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 199; Çelebi, Asaf Hâlet, Mevlânâ ve Mevlevîlik, s. 111-112; Önder, a.g.e., s. 196-197

549 Sefîne’de, Muhammed Sadreddin Çelebi’nin bu seyâhate pâdişahın sikkesini tekbirlemek amacıyla çıktığı rivâyet edilmektedir.
(Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 199; Sahîh Ahmed Dede, a.g.e., s. 324-325; Târîhçe-i Aktâb’da Sadreddin Çelebi’nin vefâtıyla ilgili;

Sene bin yüzle yirmi dört olunca
Cenân gülzârına gitdi o gonca
beyti bulunmaktadır. (Târîhçe-i Aktâb, s. 10); Muslu, a.g.e., s. 316

550 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 200

ETİKETLER: