Bu makale şunu açıklayacaktır:
Aklen mümkün olmayanları inkâr ederler, imkânsızlığına emindirler. Çünkü kendilerinden ve beşeriyetten geçememişlerdir. İnsanlık kudreti o zayıfa layıktır ki “ve hulikal insânu daîfâ”1 (İnsan zayıf yaratılmıştır) ama o kimseler ki varlıklarını harap etmişler, beşeriyetten ve tabiatlarından soyutlanıp Allah’ta yok olmuşlardır. “Mutu kable en temutu” emriyle ölmeden evvel ölmüşlerdir, öldükten sonra Hakk’a alet olmuşlardır. Hak Teâlâ kudretini onların suretinden gösterir. Muhammet aleyhisselam’ın ayı ikiye bölmesi, İsa aleyhisselam’ın ölüyü diriltmesi, Musa aleyhisselam’ın asayı ejderha etmesi gibi bütün enbiya ve evliya imkânsızlardan da bahsederler mümkün olanlardan da. Mümkün olanlar da “ve hüve ala külli şey’in kadir” (O her şeye kâdirdir).
Eğer akıl imkânsızı inkâr ederse, her hâli, her sırrı inkâr ediyor demektir.
5305
Muhakkak der ki: “Merd-i Hak bu imkânsızlıkların madenidir. O şahın yanında mümkün olan şeyler leştir. Onun dilinden olağanüstülükten başka şey meydana gelmez. Çünkü arzusu daima o tarafadır.” O bunlarla iftihar eder. Yerden, göğe uçar.
(SAYFA 205) Dağlara su akıtır (aşağıdan yukarı), ölülere ruh gibi hayat bahşeder. Yokluktan sonra yeni yeni cihanlar vücuda getirir ki bu köhne dünya onların yanında değersiz görünür.
5310
Nefesinden çıkan nurun yanında ayın, güneşin ziyaları çok sönük, adeta karanlık kalır. Derdin kendisi onun emriyle deva olur, tortu onun hükmüyle saf ve berrak olur. Ondan, bunlar ve bunun gibi harikalar meydana gelir. Bunlardan başkası ona göre alelade şeylerdir. O madenden şaşılacak şeylerden başkası ortaya çıkmaz. Çünkü içinde bunlardan başkası yoktur. O, Hakk’ın aletidir. Bu acayip harikaları sana onun nakşından gösteriyor.
5315
Cenabı Mustafa aleyhisselam, İsra gecesinde mübarek vücuduyla göklere çıkmadı mı? Emriyle ay iki parça olmadı mı?
O mucize karşısında Ebu Cehil’in taş kalbi demir kesilmedi mi? O şakiye mucize tesir etmedi. İlahi kelimelerden habersizdi (Saadetten nasibi yoktu). Cenabı İsa aleyhisselam’ın temiz nefesiyle ölüler dirilmedi mi? O nefesten körler gözlenmedi, dilsizler dillenmedi mi?
5320
Hastalar, kötürümler ondan sağlık bularak kalkıp yürümediler mi? Düşmanları kahretmek için Musa aleyhisselam’ın elinde asa ejderha olmadı mı? O asayı denize vurmasıyla denizden tozlar kalkmadı mı? Denizde yollar açarak kavmini beladan (düşman takibinden) kurtarmadı mı? Ümmetin cümlesi de Allah’ın emriyle o yollardan geçerek selamete ermediler mi?
5325
Salih aleyhisselam dağdan (kayadan) deve çıkarmadı mı? Hûd aleyhisselam kavmini kasırga ile berbat etmedi mi? Nuh aleyhisselam tandırdan sular fışkırtarak sahraları su altında bırakarak kavmini gark etmedi mi? Her peygambere bunun gibi mucizeler verilmiş, her biri ondan belli paylar almıştır. O mucizeleri görenlerden iyilerin iyiliği arttı, fenaların kibirleri fazlalaştı. Vahy-i ilahinin ruhlara tesiri, baharın zemine tesiri gibidir, kimi gül gibi renk ve koku elde eder, kimi de diken gibi zehirli ve yırtıcı olur.
5330
Kimi ağaç gibi çiçekler açar lezzetli meyveler verir, kimi de fena otlar gibi zehir saçar, fena koku yayar. Kimi lütuf kimi bir kahır yansımasıdır. Kimi samimi ve makbul ve latif kimi dinsiz ve kovulmuş ve cimridir. Fena kişiye isabet eden şeyler, iyi de olsa fenalaşır. Nitekim hasta olan kimse, kebap yese dokunur, derdi artar. Aynı yemek sıhhatte olanların sıhhatini artırır.
5335
Onun kuvvetini alır, buna kuvvet verir, buna deva, ona dert olur. Âdem’den (a.s.) bu ana kadar hâl böyledir: Yüksek, alçak herkes peygamberlerden kabiliyetine göre hisse almıştır. Her peygamber bu türden yüzlerce mucize gösterdi, saadetli olanların imanı kuvvetlendi. Ezelden kovulan münkirlerin de inkârlarını artırdı.
(SAYFA 206) Münkir olanlara ne mucize tesir etti, ne de vahiy. Çünkü onlar ezeli kahırla kahredilmişlerdi.
5340
Aklın varsa bunu idrak et! Tâ ki Rahman, seni şeytandan kurtarsın. Bu sözü canıgönülden kabul et, tâ ki merdan-ı Hüda gibi sen de benzersiz olasın!
Notlar
- Nisa suresi 4/28 Allah, sizden (yükümlülükleri) hafifletmek istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.