Bu makalede şu açıklanacaktır:
Şeyh, baş; müritler, organlar mesabesindedir. Organlar başa bağlı bulundukça ve baştan koparak ayrılmadıkça baş hükmündedirler. Zira onunla var olabilir ve onun emriyle hareket edebilirler. Vücuttan ayrılmış her organ, her ne kadar bir müddet kımıldar ve canlı görünürse de akıllı olan onu ölmüş görür ve ölü sayar. Yahut şeyh bir ağaç gibidir, müritler de o ağacın dalı, budağıdır. Herhangi bir dal, ağaçtan koparılırsa bir süre taze ve yaş görünür. Fakat çok geçmeden kurur, fırına odun olur. Şu hâlde Allah’tan ve peygamberden kopan halk da görüş sahipleri ve sonu görenlere göre ölüdür. Nitekim Cenabı Hak Kur’an-ı Kerim’inde buyuruyor: “Lâ yegurranneke tekallubelluzîne keferû fîl bilâd Metâun kalîlun summe me’vâhum cehennemu ve bi’sel mihâd.”1 Meal-i şerifi: “Dinsizlerin şehir ve kasabalardaki hareketleri (müreffeh yaşayışları) sakın seni aldatmasın, çünkü onların sonu yoktur, tez zamanda o faaliyetler durur. Sonra onların yeri cehennemdir. Cehennem ne fena yerdir!”
Hak eri, baş gibidir, diğerleri ayaktır. Yazık o ayağa ki baştan ayrılır. Her ne kadar bir müddet hareket ederse de, sen onu ölü bil! Onun sıcaklığını buz gibi donmuş say!
(SAYFA 178) Bir parça kendi bütününden ayrı düşerse, nasıl yaşayabilir? Onun sonu yokluktur. Her ne kadar hareket ederse de sen onu ölü bil! O hareket durgunluk hükmündedir çünkü o, Hakk’ın nurundan yardım görmemektedir.
4580
Ağaçtan bir dal kessen, kesildikten sonra bile bir vakte, bir zamana kadar meyvesi, yaprağı tazeliğini korur. Mademki ağaçtan ayrılmıştır yeşil de olsa, sen onu kurumuş say! Onun yeşilliği, o tazelik, o güzellik ancak bir iki gün kadardır. Ondan sonra onun ölü olduğunu büyük küçük herkes görür. Onun ölü olduğunu cahil olanlar sonra görerek anlar, fakat akıllılar onu koptuğu andan itibaren ölmüş bilir.
4585
Bir baş, bir dal ki aslından ayrılmıştır, akıllı olan onu daha ayrıldığı anda kuru bilir, ölü sayar. Fakat cahil, onu kuruduktan sonra anlar, çünkü onda sonu görecek göz yoktur. Bir kimse bir hayvanı boğazladığı zaman -gerçi boğazlandıktan sonra da çokça hareket ederse de- kendisinde idrak nuru bulunan kimseye göre o, ölmüştür, her şeyden habersiz cansız olmuştur. Çünkü o hareketlerin boş olduğunu bilir, o vücudu da vücuttan ayrılan baş gibi durgun bilir.
45120
Gencin (tecrübesizin) aynada gördüğünü, ihtiyar ondan evvel kerpiçte görür. İşte görüyorsun ki bu, ancak akıldan geliyor. Bu özellik de ceht ve gayretle elde edilmez, Hakk’ın lütfudur. Nefis, aklın aksinedir ancak durumu görür, sona hiç bakmaz. Halkın (avamın) nefsi, aklına galiptir, çünkü çoğunluğu din nimetinden yoksundurlar. Bu dünyanın çabuk zevkini tercih, din ve imanı telef (feda) etmişlerdir.
4595
İnsan, din yüzünden güzel ve sevgili olur. Dinsiz adamın bir pul kadar kıymeti yoktur. O, ahmaklığından dolayı birkaç günlük zevk için boş dağarcık gibi bomboş kalmıştır. Hayırsızlar, darağacında sonu görmediklerinden dolayı sallanırlar. Eğer onda akıl olsaydı, dünyada selamette kalır, böyle rezil olmazdı. Sonu gören can ne güzeldir ki kanatlanarak Hakk’a doğru uçar.
4600
Hâle bakıp, (yani dünyayı tercih edip) bundan memnun olan kişinin nihayet cehennemde dostu gam ve keder olacaktır. İleri görüşlü olmak, akıl eseridir. Akıl, ancak eseriyle görülür. Eseri, aklın kendisi bil! Çünkü aklın parçasıdır. Dostun eli dostun kendisi demek değil midir? Akıllı insan, ekmek parçasını da ekmeğin kendisi bilir ve onu ekmek fiyatına kabul eder. Irmağın suyu bir bardak sudan anlaşılır. Haydi! Parçanın yardımıyla bütünü bul!
4605
Hâle bakmak (hâli tercih etmek) nefsin işidir. Onun görünüşü deve benzer sakın yaklaşma! Her ikisini de böyle gör, böyle bil! Çünkü ben sana bunları açıkça gösterdim. Akıl, melek cinsindendir, eğer gözün varsa ikisini bir gör!
(SAYFA 179) Bir cinsten olan iki şey arasında fark yoktur. Mesela, bir cinsten olan iki insanın ikisi de insandır.
4610
Akla, melekten yardım gelir, her ikisini bir gör. Adedi bırak! Ekmekler birden çok olsa da açlığı defetmek noktasında beraberdirler. Güzel ve kıymetli kumaştan adi beze kadar cinslerin hepsi birçoktur, fakat hepsi kumaştır.
Notlar
- A’li İmran suresi 3/196-197 Kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın. (Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası!