Makale 26

A+
A-

Makale 26

Bu makalede şu açıklanacaktır:

Nasıl ki dünyanın makam, mal ve mülk gibi rahatlıkları hep zahmet çekmekle elde edilir, ahiretin rahat ve nimetleri de aynı suretle zahmete katlanmakla elde edilir. Demek oluyor ki gerek dünyada gerek ahirette zahmetsiz iş yoktur. Fakat dünyanın zahmetini çekmek halkın, beden tutkunlarının işidir. Çünkü o zahmetlerin sonu ancak pişmanlıktır. Ama ahiret için çekilen zahmetler enbiya, evliya ve müminlerin işidir. Bunların neticeleri bakidir, geçici değildir.

Bu makalede şu da takdir olunacaktır ki her kim ki ölmeden evvel ölmez ise onun hareket ve sözü tamamıyla kahrolası nefsin aletleridir. Çünkü o, Hakk’a karşı umursamazdır. Her kim ki zaruri ölümden evvel ölmüştür, onun zatı Hakk’a alet olmuştur. Bundan dolayı, ondan ortaya çıkan her söz, her davranış Hak’tan kaynaklanıyor demektir. Çünkü o şer aleti değildir. Bunun içindir ki Hak Teâlâ Hazretleri Peygamber aleyhisselam’a: “ve mâ remeyte iz remeyte ve lâkinnallâhe remâ”1 (Attığın mermileri kendim atıyorum sanma! Onları atan Allah’tır) buyurmuştur.


1465

Ahiret hazinesinin sonunda tükeniş yoktur. Çünkü onun zahmetini dünyada çekmiş bulunuyorsun. Sıkıntı bir viranedir ki can hazinesi orada saklanmıştır. Zahmeti tercih et, rahata koşma! Çekilen vücut zahmeti meme gibidir onun sütü can hazinesidir.

Can sütü böyle hazineden alınır. Can hazinesinin koruyucusu sıkıntıdır. Öyleyse o hazineyi sıkıntıdan iste!

Sen bu hazinenin kıymetini anladıysan onu daima sıkıntıda ara!

1470

Sıkıntıyı canın gibi kabul et, baş çevirme, kendini ondan asla çekme! Her ne kadar tembellik rahat görünürse de o cehalet bu ahmaklıktan ileri gelir. Tembellik rahatlık gibi görünürse de netice itibariyle zahmet ve sıkıntıdır. Cenabı peygamber açıklayıcı özet sözünde, “Cennetin yolu dikenlidir.” buyurmuştur. Cehennem yoluysa gülistan gibidir. Her iki yol da dünyada görülmektedir.

1475

Eğer cennet istersen, dikenli yolu tercih et! Gülistanı tercih edersen cehenneme gidersin.

(SAYFA 63) Nefse ağır gelen her şey, cennet, bütün rahatlıklar (nefsin hoşlanacağı şeyler) de cehennem yoludur.

Arzuladığını her zaman yoklukta ara, eğer samimiyetle Hak Teâlâ tarafına yöneldinse dünyanın ballı yağlı nimetlerinden çok az ye! Tâ ki acı acı ölmeyesin. Sakın ha! Az ye! Her kim burada şeker ve helva yerse o kendi için öldürücü zehir satın alır.

1480

Dünya hırsı seni Hak’tan uzaklaştırır, zulmet gibi sevimsiz eder. İçindeki hırs, cehennemden bir parçadır. Aklın da onun esiri ve muhtacıdır. Parça, er geç bütününe gider (ona dâhil olur). Yazık o cana ki hırs ile beraberdir. Tez ol! Hırsı ahirete alet et (Ahiret işlerinde hırslı ol) ki alçakta kalmayarak yükseklere çıkasın. Onu, yolunda (ahiret yolunda) vasıta edin! Tâ ki Hüda’nın dergâhında aziz olasın.

1485

Git, hayatı ölümde ara ki ölüm bağının meyvelerinden faydalanasın. Varlığını yokluk yolunda ara, tâ ki yokluk içinde sürekli ve dipdiri olasın. Kesin olarak bil ki birinci varlık geçicidir. İkinci varlık dinin kuvvet bulması demektir. Birinci varlık cahillik ve körlüktür. İkinci varlık nurdur, yakınlıktır. Yokluktan sonraki varlık ebediliktir. Onun canı o sakinin şarabıyla sarhoştur.

14120

Böyle sarhoşluk, Hak ile var olmaktır. Bu sarhoşluk, devamlı ve ıstırapsızdır. Her kim bu dünya hayatından öldüyse (ölmeden evvel öldüyse), ebedi hayata hak kazandı. Onun varlığı, zindeliği, sarhoşluğu, ayıklığı hep ilahidir. Onun canı Hakk’ın elinde bir alet gibidir, o kendiliğinden hareket etmez, (iradesini hakka teslim etmiştir) evvel, lanetli nefsin aleti iken, nihayet Rabbi Kerim’in aleti olur.

1495

Bir varlık ki Allah’ın aletidir, onu Allah’tan ayrı görme! Ondan (Allah’a alet olan candan) ne gelirse Allah’tan bil!

Çünkü o, Hüda’nın elinde bir alettir. O ölmüştür. Fiil ölüden değil, diriden kaynaklanır. O, bir olan tarafa ikilik sığmaz. Bu mananın sırrını kim anlar? O açıktan açığa Ene’l Hak diyen, doğru söylemiştir. Çünkü Hak ondan kendisini göstermiştir de onun için böyle demiştir. Arada o bir aracıdan ibarettir. O dem, o nefis hep Hak’tan gelmiştir.

1500

İsteyen, istenenden ayrılmaz, onun için evliyaullahı Hüda’ya bitişik bil. Kesinlikle bilinmektedir ki katre, deryada inci olur.

Eğer inci isen damlayı deniz bil! Eğer denize düşen katre deryanın kendisi olmamışsa onu deryanın dışına çıkar. O katre, deryadan ayrılmadıkça ona derya de, katre deme! Bu sırrın şerhini halka açmak isterdim. Ama gayret beni ondan menediyor.

1505

Karşımda durup bana diyor ki: Ağzını tut! Herkes bal ve şekere layık değildir. (SAYFA 64)

Notlar

  1. Enfal suresi 8/17 (Savaşta) onları siz öldürmediniz, Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. Müminleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

 

ETİKETLER: