Bu makalede “Tûbâ limen kâne akluhû emîran ve nefsehû esîran ve veylun limen in’akese ve tûbâ limen kâne akluhû zekeran ve nefsehû ünsâ ve veylun limen in’akes” hadisi şerifinin manası izah olunacaktır. Meali: Saadet o kimsenindir ki aklı emir (hâkim), nefsi esir (mahkûm)dir. Hüsran da bunun aksine olan kimsenindir. Gene saadet, aklı erkek, nefsi dişi olanlarındır. Felaket de bunun aksine olan kimseyedir.
Akıl göktendir. (Menşei arştır oradan gelmiştir.) Nefis de yerdendir. (Dünyevîdir, burada doğmuştur.) Hangi şahsın aklı nefsine galip olursa zafer onundur. Akıl galip olunca nefis tabiatiyle mağlup ve mahkûm olur. Çünkü hüküm galibindir. Nasıl ki bir paranın gümüşü bakırından çok olursa tamamı gümüş sayılır, bakırı galip olursa bakır sayılır. Bunun benzeri çoktur. Akıllı için işaret yeter.
Bu makale şunu da açıklayacaktır:
Allah yolu, ibadet yolu tatlıdan tatlıdır. Fakat bedbaht olanlara tatsız görünür. Bu nasıl olur demeyin: Çocukluğunda insan devlet bağışlayan ilmin tadını duyamaz. Ona, düşkünlüğe sebep olacak olan oyun ve eğlence gibi zaman kaybettiren şeyler gayet tatlı gelir. İşin göründüğü gibi olmadığını sonradan anlar.
(İşte bu bahtsızların ibadetten lezzet duymayıp, boş şeylerden zevk duymalarının örneğidir.)
(SAYFA 58) Bunun izahını bizzat Hazreti peygamberden dinle! Eğer bilginin sırrına sahip isen peygamberimiz buyuruyorlar ki:
“Bir şahsın dini galip olursa, nefis onun esiri olur. Eğer aklı mağlup olarak esir olursa, kendi kul, nefsi emir (efendi) olur.
1355
Ne mutlu aklı emir, nefsi esir olana. Vay o şahsa ki bunun aksinedir. Yani aklı nefsine mağluptur, nefsinin elinde esirdir. Sevinsin o kimse ki aklı erkek, nefsi dişidir. Hayırda şerde, her hususta eğer emir tersi ise, yani nefis erkek, aklı dişi ise yazıklar olsun! Senin aklın gökten, nefsin yerdendir. Kimin aklı fazla ise o akıl, göklere aittir.
1360
O kimse ki aklı nefsi emmaresine mağluptur, onun aklı da yere aittir. Ondan hayır gelmez. İnsanda bu iki kuvvetten hangisi galip ise o galip tarafa gitmeye mecburdur. Oraya, yani galip tarafa gitmek de onun (galibin) kuvvetini artırır. Nuru artar, karanlıkları yok olur, Hakk’ın âşkı içerisinde küfrü imana karşılık olur. Kuvveti Hakk’ın nurundan toplar, her zaman Hak’tan yeni yeni ders alır.
1365
Aradan ten perdesi kalkar, cana erişir, evliyanın ruhlarıyla yürür, gezer. Bu, sadık yolcuların alametidir. Bundan ancak âşık olanlar pay alır. Her kimin ki nefsi galiptir, o, tuttuğu yolda ilerledikçe iblis olur. Gizli kalmış az bir dini varsa, o da dikenli bir dalda kalmış tek gül gibi kurur, çok geçmeden yok olur. Onda gülsüz bir diken dalı kalır. Dikenin acısı yüreğinde durur. Fakat bal yok.
1370
Diken gül için sevilir, gülsüz diken yonga olmaktan başka neye yarar. Dinsiz adamın yeri de cehennemdir.
Dindarların yeri ise mutluluk ülkesi olan cennettir. O kimsenin ki ömrü günah ve kötülükler içinde geçer; din ondan kaçar, dindarlar nefret eder. Âdem evlatları biri çok hakir, diğeri çok aziz olan iki şeyden oluştu: Ceset, ruh. Eğer bir kimse aklın (ruhun) gösterdiği yola giderse arşî (göklere ait), ten kaydında kalırsa ferşîdir (yere ait).
1375
Nefsi dinleme ki senin düşmanındır. Akla kulak ver ki samimi ve candan dostun odur. Aklın öğütleri -lezzet itibariyle- acı ise de sen onları şeker gibi tatlı tatlı ye! Çünkü onda züht ve takvanın tadı karışıktır. O yemekte ruh için yüzlerce gıda vardır. Her deminde sayısız aşk ve zevk, her nefesinde baş ağrısı vermeyen şaraptan bir kadeh içmenin neşesi vardır. Sana acı göründüğüne bakma, şekerden daha tatlıdır.
1380
Öyle değil midir ki ilaç ağza acı gelir, fakat vücudun sıhhati ondandır. Bal da hastaya hoş görünür. Ama ondan da hastanın derdi artar.
Ters görüyorsun, doğru bak da akıl, canını gamlardan kurtarsın. İyiyi kötüyü anlamak için sonu önceden görenlerden ol, tencereyi kaynatmak için ateşi artır! Tâ ki yemek ateşten tatlansın (iyi pişsin, bu benlik o varlık için yok olsun!) (SAYFA 59)
1385
Gerçi bu benlik senin hoşuna gidiyor fakat zehirler üzerine zehir ilave ediyor, haberin yok. Çünkü benliğin seninle onun arasında engeldir. Bil ki Hay olan Allah’a kavuşma, benliksiz olur. Vaktiyle sana baba öğüdü de böyle acı görünmüştü.
Sonunda zevkleri arttıkça arttı. O nasihatler yüzünden başkan oldun; büyüğe, küçüğe serdar oldun (bugünkü payeye eriştin).
Ey oğul! Bunun yüzlerce misali vardır, fakat akıllılara bu kadarı kâfidir.
13120
Bir çocuk Lutînin iğfaline kapılırsa, o biçare hayatında başarılı olabilir mi? Adı lekelenir, rüsva olur, tuzağa tutulmuş kuş gibi kalır. Onun aldatmasına kanınca, olgunluğu tamamlanamaz, kimsenin yanında şeref ve itibarı kalmaz. O öğüdü veren baba, akıldır, hilekâr lutî de nefistir. Aklına tâbi ol ki onun sözleri delile dayanmaktadır. Böylece seni bu alçaklıktan kurtarıp yükseklere doğru götürsün, yüksekte isen daha daha yüksek etsin.
1395
Hazreti Muhammet (s.a.v.) gibi dokuz göğün üstünde meleklerle ahbap etsin. Ey ulu kimse, enbiya ve evliya yollarına giderek iyi nam kazanmaya bak! Büyükler arasında onlar iyi nam bıraktılar. Çünkü dünyadan kaçtılar. O guruptakiler şeytanın hilesine aldanmadılar.
Onun için şan ve şeref sahibi oldular. Bütün âlem onlara sevgili ve kuldur. Doğru kimseler onların sözlerinden kuvvet alırlar.
1400
Onların anıları vücuda yeni yeni can bağışlar. Onları zikirden bir an uzak olma! Onların zikrinde böyle bir kuvvet olursa ki her dem ilmini, dinini takviye eder. Ya vehme, hayale sığmayan zatları, aklın, irfanın varsa kıyas et ki: temas ettikleri zaman cana neler bahşederler, o vuslatta ne gibi saadetlerin temeli atılır. Bu cihanın haricinde bulunan cihanda ki orada böyle bir gök yoktur.
1405
Orada başka bir gök vardır ki cihan ehlinden can gibi gizlidir. Bu akıl, bu ruh oraya vasıl oldukları zaman yok olurlar. Nam ve nişanları kalmaz. O nurun, o ışığın içinde yok olurlar. Doğruluk içinde yalan sözün kaybolduğu gibi Hak’tan başka ne varsa hepsi yalan ve hayaldir, yaratılmıştır. Ancak O’nun kendisi bakidir. Ondan dolayı Cenabı Hak “kullu şey’in hâlikun illâ vechehu”1 buyurdu. Ey akıl, dersi Hak’tan al.
1410
Bil ki ondan başkası baki değildir, cihanda parlayan yalnız onun güneşidir.
Notlar
- Kasas suresi 28/88 Sen Allah ile beraber başka bir ilâha ibadet etme. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O’nundur ve kesinlikle O’na döndürüleceksiniz.