Bu makalede şu açıklanacaktır:
Her neyi dost tutarsan taklitsiz, gayretsiz sen onun aynısısın ve onun cinsindensin! Çünkü cins, cinsi tarafına gitmeye çalışır. Bunun için Nebi-i Zişan efendimiz buyurmuşlardır ki: “Men ehabbe kavmen fehuve minhüm”
670
Dosdoğru sözlü efendimiz yöneltilen bir suale cevaben “Bir kavmi seven kimse onlardandır.” buyurmuştur. Sen her kimi candan seviyorsan, her hususta onun aynısısın. Eğer o, eşkıya ise sen de eşkıyasın, muttaki ise sen de muttakisin! İdrakin varsa bundan anla ki Hak Teâlâ’ya âşık olan, nihayet ebedi hayata sahip olur. Hatta o daha başka bir şey olur ki söylesem mahvolursun (havsalan almaz). Onu gizlemek isterim.
675
Öyle kimseleri bu halktan hariç tut, huzurlarında can ver ki seni diriltsinler. Ondan iyi kötü her ne görürsen yüz çevirme, elini tut, teslim ol! Hedef onu bil! Ona doğru kaç. Altınını, gümüşünü tamamıyla dök saç; yolunda feda et, onun sözünü, fiilini inkâr etme, onu bırakıp da başkasının yanına gitme! Çünkü o ne derse haktır. Fena şeyler onun yanına gelince iyi olur.
680
Bu yüksek makam ondan başkasında yoktur, iyiliklerin kaynağı ancak odur.
Velilerden başkası ihtiyaç miktarından fazla yerse haram olur. Eğer kalbi aydın ise fazla yemekten kararır, canı nurlu ise nâri olur.
(SAYFA 31) Ona öğüt ver de çok yemekten sakınsın! Sonunda pişman olarak elini ısırmasın. Ona de ki: “Yemeği bırak, açlığı tercih et, rükûya, secdelere (itaate) devam et.”
685
Tâ ki riyâzat çeşmesinden türlü nimetler yiyesin, rızıksızlıktan bin çeşit rızıklanasın.
Tâ ki gönlün nurlansın da güneş gibi parlasın. Zorda kalmadıkça bir şey yeme! Kötü gıdadan isteme, Hak’tan iste! Ey oğul, kibri bırak, puta tapma, Tanrı’ya tap!