Bu makalede şu açıklanacaktır:
İbadet ve müslümanlığın esas metodu evliyaya muhabbettir. Binlerce çeşit ibadetle bezensen, ilim ve ahlâk ile donansan, onları inkâr ediyorsan Allah indinde kovulmuşsundur. İşte delili: Ahd-i risaletinde Cenabı Mustafa’ya (s.a.v.) yönelmeyen, nübüvvetini inkâr eden kimselerin ibadet ve taatleri günahtan ibaret oldu, belki kâfir olup cehennemi boyladılar.
Mustafa’sız (s.a.v.) (peygambere inkiyatsız) yapılan ibadet, fısk ve günahtır, belki daha sevimsizdir. Çünkü asinin tevbe ile günahtan kurtulup sevaba kavuşması imkân dâhilindedir.
(SAYFA 276) Fakat insan peygambere iman etmeden yapılan ibadetin nurundan kâfir olur.
7220
Kâfirlerin rahmet-i ilahiyeden ümitleri yoktur. Çünkü küfrün cezası ebedi azaptır. Öyleyse bir nefes bile durmadan o merdin (peygamberin) eteğine sarıl ki seni küfür zindanından kurtarsın. O, senin işlerini düzenler, sen git. Sefana bak! Fena isen de onun yüzünden iyi olursun. Çocuk, işlerini babasına bıraksa, işleri daha iyi ve daha çabuk vücut bulur. O çalışmadan babası onu nefis nimetlerle besler.
7225
Babasının sayesinde zahmetsizce yaşar, ondan daima türlü iyilikler görür. Babasının gölgesi onun için bir gemi gibidir ki onu durmaksızın oraya buraya taşır durur. Bunun gibi, bir şeyh-i vasıl sayesinde de kendi gayret ve çabana gerek kalmadan isteğin gerçekleşir. O, sana oruçsuz, namazsız, mescitsiz bin türlü armağanlar bahşeder. Ondan ağaçsız olarak yüzlerce meyve alır, gayretsiz önderliğe erersin!
7230
Yemek, uyumak külfeti olmadan, meşakkat çekmeden ebedi ömre nail olursun! Onu gördüğün (ona erdiğin) zaman, uzunu kısalt (ayakta durma otur), gayretten vazgeç! Sana ne lazımsa belki lüzumundan fazla olarak ondan meydana gelir: Sana lazım olanları, senin kalbine doğmadan evvel bundan haberdar olan şeyh sana bahşeder. Sen dersin ki: Bu, benim hatırımdan bile geçmemişti. Ey yaradan Rabbim, Bu ne keremdir?
7235
Ya Rabbi, ben bunun şükrünü nasıl ödeyebilir, sana layık hamdü senayı nasıl ifa edebilirim? Bu ihsanlar, bu güzellikler hep senindir. Sen cisimlerdeki can gibisin. İhsan da senden, şükür de. Her ikisinin de şeker gibi tatlı olması yine sendendir. Ey benzeri, eşi olmayan Rabbim! Canım ve gönlüm senindir, senden nurlanır. Semadaki güneşle ay da senden nur alır, suret de, mana da senin armağanlarınla beslenir.
7240
Bütün eşyada tecelli eden sensin, zahirde, bâtında senden gayrı kimse yoktur. Herkesin, her şeyin nuru senden alınmıştır. Canın canlığı, tenin tenliği de sendendir. Eğer o nuru gizlersen vay hâline! Bu cihanı ruhsuz ceset edersin! Berraklığı tortuya dönüştürür, sıcağı soğuğa çevirirsin. Ne sema kalır, ne güneş, ne ay. Hepsi kapkara kesilir.
7245
İlahi nurdan ayrı düşen, mahrum olan her şey pişman ve leş olur. Nasıl ki cansız cisim toprak içinde paramparça olarak dağılır, baş bir tarafa, ayak bir tarafa gider, vücudun zerrelerinden her biri bir tarafa düşer. O dağılan vücut parçalarından kimi bardak, kimi testi olur. Eğer bilirsen bu sırdan koku duyarsın. O vaatlerin (farklı parçaların) cümlesini toplu bir hâlde bulunduran candı. Can gidince darmadağın oldular.
7250
Bütün ecza birbirinden ayrıldı, kâselere, bardaklara bak ki vücudun parçaları candan ayrılmakla ne hâle gelmişlerdir?
(SAYFA 277) Cismin aslı toprak idi, sonunda gene büsbütün toprak oldu. Her parça, sonunda bütününe dahil olur. Eğer sen o bütünden isen bu parçadan, bu köprüden geç! Çünkü bu dünya bir köprüdür, biz o köprü üzerinde Hakk’a doğru giden yolcularız.
7255
Köprü üzerine ikametgâh kuran, kendi kendine âşık olan ahmaktır. Çünkü bu köprü nihayet harap olacaktır. Ona gönül bağlamak doğru değildir. Dünyanın geçmez akçe gibi olduğunu bildiğimiz hâlde gene ona canıgönülden bağlanırız. Ya Rabbi, bu ne tuzak, nasıl tanedir? Can kuşunu bu beladan sen kurtar. Sen murat edersen can kuşu bu tuzaktan kurtularak sana doğru kanat çırpar.
7260
İstemezsen, cehennemi boylar, orada ebediyen solur durur. Ya Rabbi, sen ne istersen o olacaktır. Benim sözlerim kazaya mani olabilir mi?