KÜTAHYA ÇELEBİLERİ – 9) Ahî Muhammed Sâdık
Betül SAYLAN*
SEFÎNE-İ NEFÎSE-İ MEVLEVİYÂN’DA BAHS OLUNAN DİĞER ÇELEBİLER
9) Ahî Muhammed Sâdık
Aslen Kütahya eşrâfından olan bu zât, zengin bir âileye mensuptur. Âhi Muhammed Sâbık adında bir de kardeşi vardır.1042
Muzafferüddin Çelebi meşîhatinde, malvarlığını terk ederek, kendisine hilâfet verilmiş olmasına rağmen, hırka ve külâh giymek sûretiyle dergâhın hamamında “külhanlık” görevini üstlenmiş ve bu görevi ömrünün sonlarına değin devam ettirmiştir.1043
Bu görevdeki samîmiyetini anlatan bir olay nakledilmektedir: Ahî Muhammed Sâdık’ın külhanlık yaptığı günlerde, bir akşam vakti mevlevîhânede hiç odun kalmadığı görülür. Vakit geçmiş olduğundan satın alma imkânı da bulunmamakta ve ihtiyâç duyulmaktadır. Bunun üzerine Ahî Muhammed Sâdık’ın elindeki mumla hamamı uzun bir süre ısıttığı rivâyet edilmektedir. “Selâmet, kurtuluş melâmettedir, ayıplanmadadır” mazmûnuyla amel edip, sırrını kimselerle paylaşmamıştır. Ancak ihtiyâç olan odun, satın alındıktan sonra da odunlarda bir azalma görülmemesi üzerine Ahî Muhammed Sâdık’ın sırrı ortaya çıkmış ancak bu sırrın kulaktan kulağa yayılması neticesinde, Ahî Muhammed Sâdık’ın “aşk”ıyla külhanı ısıtan mum sönmüştür.1044
Ömrünün sonlarına doğru, dervişân kendilerine birkaç gün dinlenme teklîf ettiklerinde şu kıt’a ile karşılık vermiştir:
من بكلشن ندهم كلخن كرمابه یار
تا ميان من واو كرم بماند هربار
دیده كرمابه عكش دل پر غم كلخن
كى توانم كه شوم بادل ودیده بيكار
[Ben gül bahçesine değişmem yârin hamamını, benimle onun arasında her zaman kerem kalsın yeter ki. Aksinin hamamının gözü külhanın gamla dolu gönlüdür. Gönül ve gözle nasıl savaşayım? ] 1045 Ahî Muhammed Sâdık’ın vefâtından önce, kendi eliyle şu kıt’ayı kaleme aldığı da rivâyet edilir:
[Külhandan şöhret âfetinin fırtınası esince, gönül mumum nasıl güven içinde olabilir? Ona dedim: “Çâreyi kelebekten sor ey kanadı yanmış!” Dedi: “Sordum da, ‘Ölmek’ dedi ] 1046
1042 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 114-115; Esrâr Dede, a.g.e., s. 29; Ali Enver, a.g.e., s. 12
1043 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 115; Esrâr Dede, a.g.e., s. 29; Ali Enver, a.g.e., s. 12
1044 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 115
1045 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 115; Esrâr Dede, a.g.e., s. 30; Ali Enver, a.g.e., s. 12
1046 Mustafa Sâkıb Dede, a.g.e., c. I, s. 116; Esrâr Dede, a.g.e., s. 30; Ali Enver, a.g.e., s. 13