Kimi kurban edelim?
Kimi kurban edelim?
Allah’a yakınlık peyda etmek niyetiyle, belli özellikleri taşıyan bazı hayvanların ibadet maksadıyla kesilmesine kurban diyoruz. Kurbanın nasıl olması gerektiği ve neden yapılması gerektiği Kuran-i Kerim’de muhtelif ayetlerde izah edilmektedir. (Hac 22/34-36; Enam 6/162; Kevser 108/2)
Kurban bayramı yaklaşırken özellikle kurban kesmeye niyet edenlerin bu ayetleri bir kez daha okumalarını tavsiye ediyorum. Özellikle Maide suresinde anlatılan Hz. Adem’in iki oğlunun kurban kesme olayına dikkatinizi çekerim. Habil ile Kabil Allah için kurban etmişlerdi de Habil’in ki kabul edilmiş Kabil’in ki kabul edilmemişti. O zaman Kabil Habil’e “Ant olsun seni öldüreceğim” demiş Habil de “Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder” demişti. Buradan kurbanların kabul edilmesi için bir şart olduğunu öğreniyoruz: Takva sahibi olmak.
Takva sahibi olmak ne demek, muttaki ne anlama geliyor? Muhammed Esed bunu ‘sorumluluğun bilincinde olan’ ‘bilinçli bir şekilde ibadet eden’ diye anlamış. Genel kanaat ‘Allah’tan korkan ve sakınan’ın tam ifade etmediğini düşündüğünden bu tanımın daha doğru olacağını söylüyor. Yukarıdaki ayetlerin yardımıyla takvayı Allah için yapılan seklinde de tanımlayabiliriz. Yani kurbanı ne için ve kim için kestiğimizi bilmemiz gerekiyor. Burası şeriat ehli samimi Müslümanlar için.
Fena mertebesi, fedakarlık, kulun kendisini Allah yolunda feda etmesidir. Kurbanlık koç nefsin simgesidir. Arafat’ta kurban kesen hacı adayı aslında nefsini boğazladığının şuurunda olmalıdır. Bakara suresinde “Allah bir sığır kesmenizi emrediyor” (2/67) buyuruyor. Buradaki sığır nedir? Kimi mutasavvıflar nefsin üç halini üç hayvana benzetirler. Kebş (koç) bakara (sığır) ve bedene (deve). Nefsin ham haline koç, pişmesine sığır ve yanmasına da deve denir. Pişmek, olgunlaşmak ve kötü huy ve alışkanlıklardan vaz geçecek, yanmak ise bütün makam ve halleri aşmaya denir. Bu açıdan bakıldığında “Allah nefsinizi boğazlamanızı emrediyor” şeklinde anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bayramlarda kesilen kurbanlar mecazen olup hakiki kurban olmayı sembolik olarak gösterir. Mecaz ise hakikate giden köprüdür. Kişi kendini kurban etmedikçe de bekaya eremez. Ehl-i tarik kurbanı bu şekilde yorumlar.
Zünnun-ı Mısrî (r.a.) Bir kurban bayramında insanlar kurban kesmekle meşguldü. Kimse birbirleriyle ilgilenmiyordu. Bir genç yanımda durmuş hiç konuşmuyordu. Bir müddet sonra yönünü semaya çevirdi ve “Allah’ım! Bu insanlar kestikleri kurbanlarla sana yaklaşıyorlar. Ben ise kurban edip sana yakınlaşmak için nefsimden başka bir hediye bulamıyorum.” Dedi. Sonra işaret parmağıyla boğazını işaret etti. Boğazında bıçakla yapıldığı gibi bir çizgi çizdi ve hemencecik orada öldü.
Burada ise hem mecaz var, hem hakikat. Bu da ehl-i hakikat yorumu.
Yılda bir kurban keserler halk-ı âlem ıyd içün
Dem be-dem saat be-saat men senin kurbanınem
Kurban bayraminiz mubarek olsun.