Kıldığımız namazlar namaz mı?
Kıldığımız namazlar namaz mı?
Ben bu soruyu her namazdan sonra kendime sorarım ve maalesef verdiğim cevaptan tatmin olmam. ‘Mevlam kabul etsin’ duasıyla konuyu geçiştiririm. Bazen farklı yerlerde olduğumda özellikle Cuma namazları için bilmediğim camilere gittiğimde bu duyguyu daha fazla hissederim. Namazı kılarım ama kıldığım namaz beni tatmin etmez. Bir şeyler eksikmiş gibi gelir. Caminin fiziki yapısı ile ortamdan etkilendiğim gibi imam ve müezzin efendilerden dolayı da huzur içinde namaz kılmadığım olur. Belki bir sorumluluğumu yerine getirmiş oluyorum ama namazda hasıl olması gereken duyguyu yaşayamıyorum. Buna da çok üzülüyorum ama elimden bir şey gelmiyor.
Ben bu konuları düşünürken okuduğum bir kitapta ‘namazın eksiksiz olmasının işaretleri’ diye bir bahis görmeyeyim mi! Hoşuma giden bu bölümü sizlerle paylaşmak istedim.
Eksiksiz ve kusursuz bir namazın on işareti vardır. Birinci işareti müşahededir. Yani Hakk’ın cemalinin karşısındaymış gibi, Kâbetullah’ın kapısının önündeymiş gibi, oraları görerek kılmak. Buna ‘göz nuru’ mertebesi deniliyor. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi: Bana dünyadan üç şey sevdirildi: kadın, güzel koku ve gözümün nuru namaz.
İkincisi Rububiyyet’in latif kokularını hissetmek. Bizim yaptığımız gibi başkalarının çorap veya ter kokularını koklamak değil, namazda cennet kokularını hissetmek.
Üçüncüsü namazda göğsün genişlemesi, ferahlamasıdır. Dördüncüsü tenimizin yumuşamasıdır. Beşincisi kalbimizin mutmain olmasıdır, emin olmasıdır. Her türlü korku ve endişeden arınmasıdır. Altıncısı kafamızın rahatlığıdır, aklımızda rahatsız edecek hiçbir konunun bulunmayışıdır. Yedincisi ruhumuzun rahatlamasıdır. Sekizincisi Allah’ın büyüklüğü karşısında titremedir. Dokuzuncusu Allah’a yakarıştır. Onuncusu ise selam verdiğimizde Hakk’ın selamımızı aldığını işitmemizdir.
Peki bir namazda bunlar olmazsa ne olur? Ne olacak, sahibi sorumluluktan kurtulur, sadece o kadar.
Anladınız mı benim kıldığım namazlardan sonra neden üzüldüğümü?