KARAMAN’DA MEVLEVİLER’İN EN ESKİ MEZAR TAŞI LUBBUHU AHMED EL-MEVLEVİ’NİN MEZAR TAŞI

A+
A-

KARAMAN’DA MEVLEVİLER’İN EN ESKİ MEZAR TAŞI LUBBUHU AHMED EL-MEVLEVİ’NİN MEZAR TAŞI

Yusuf Yıldırım

Karaman Mevlâna ilişkisini  bilinmeden Karaman’da Mevleviliğin önemi anlaşılamaz. 2022, Mevlâna’nın Karaman’agelişinin 800.  yılıdır. Belh’ten  başlayan macera dolu yolculuk, Konya’da tamamlanmadan önce 1222 yılında Karaman’da biraz soluklanır. Alâeddin Keykubad’ın ısrarlı davetlerine karşı koyamayan Mevlâna’nın babası Bahaüddin Veled, yedi yıl süren Karaman hayatını 1229 yılında noktalayıp Konya’ya ailesini ve topluluğunu taşır.

Yaşadıkları yedi yıl içinde Mevlana’yı Karaman’a bağlayan birçok hatırayı da meydana getirir. Karaman’la Mevlâna arasındaki kuşkusuz en güçlü bağ, 1224 yılında vefat eden annesi Mümine Hatun’un mezarının Karaman’da olmasıdır. Mevlâna’nın Şerafeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile evliliği de 1225 yılında Karaman’da gerçekleşir. Sultan Veled’in doğumu da 1227 yılında Karaman’da olur. Yine Mevlana’nın kardeşi Alâeddin Mevlâna Karaman’da vefat etmiştir.

Karaman, ne kadar Mevlana’nın hayatında bir temel olursa Mevlâna ve ailesi de Karaman’a o derece etki eder. Mevlana’nın annesi Mümine Hatun’un Karaman’da yatıyor olması, şehri hep göz önünde

tutmuştur. Mevlana’nın bazen yıl yıl bazen de birkaç yıla bir Karaman’a gelip annesi Mümine Hatun’un mezarını ziyaret ettiği söylenir. Mevlâna ve Karaman arasındaki bağı daha da güçlendiren önemli gelişmelerden hatta en önemli gelişme Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi’nin, Konya dışındaki ilk Mevlevihane’yi Karaman’da, 1310 yılına kurmasıdır. 615 yıl boyunca hizmet veren -bugün Aktekke Camii adıyla meşhur Karaman Mevlevîhanesi, önemli bir kültür merkezi görevini görürken Halep, Şam, Bağdat gibi büyük Mevlevihanelere yetiştirdiği önemli şeyhlerle tanınmıştır            (Tanrıkorur, 2001:447-448).

Mevlevilik merkezli Karaman’da gelişen kültürün mezar taşlarına yansıması gayet doğaldır. 1310 yılında kurulan Karaman Mevlevihanesi’ne ait günümüze gelebilmiş en eski mezar taşı hangisidir sorusunun cevabı da Mevlevihane kadar eski sayılabilecek 1375 tarihli bir mezar taşıdır.

Bu mezar taşı aynı zamanda Karaman’ın tarihli en eski mezar taşlarından biridir.

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî adlı bir Mevlevi’ye ait mezar taşı; tip, süsleme, kitabe, malzeme özellikleriyle yazıda anlatılacaktır.

Anlatımda daha çok açıklama, karşılaştırma, nesnel betimleme, tartışma anlatım yöntemleri kullanılmıştır.

Karaman’daki en eski mevlevi mezar taşı

Bu mezar taşından -görmeden, duyumlarına dayanarakilk söz eden, İbrahim Hakkı Konyalı; “Gene mabedin kıble tarafındaki çıkmaz sokağın içinde İstasyon Telgraf Memurluğundan emekli Tahir Çavuş’un evinde sandukalı bir mezar taşı bulunuyormuş. Süleyman Şah’ın mezarının bunlardan biri olduğu rivâyet ediliyormuş. (Konyalı, 1967:242243)” biçiminde bilgi aktarır.

Konyalı’nın sadece varlığına dair bilgi aktardığı bu mezar taşı, 2007 yılında Aktekke Camii’nin kıblesine düşen ve hazirenin karşısındaki bir evin duvarının yıkılmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu mezar taşını da içine alacak kadar Aktekke Camii Haziresi 2009 yılında genişletilmiştir.

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî Mezar baş taşı arka yüzü son satırında mezar sahibinin künyesi kayıtlıdır. Eksikleriyle beraber 2011 yılında tarafımdan kitabesi okunan mezar taşı sahibinin künyesi; “Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî”ir. Mezar taşının künyesinin bu kadar geç okunmasının sebebi, lakapta geçen “lubbuhu” kelimesinin anlamlı bir kelime olarak tespitinin uzun zaman almasıdır. Buna göre lubbuhu, akıl, seçkin akıl anlamındaki “lubb” kökünden gelmektedir. Akıllı anlamındaki “lebîb” ile üstün akıl sahipleri anlamındaki “ululelbâb” kelimeleriyle “lubbuhu” kelimesi aynı kökten gelmektedir.

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’yle ilgili en büyük sorun, mezar taşındaki adından başka bir bilgi bulunmamasıdır. Ancak Evliya Çelebi’nin 1672 yılında Karaman ziyaretinde bilgi verdiği kişilerden birisinin Ahmed el-Mevlevî olabileceği ihtimali de vardır. Evliya Çelebi’nin sözünü ettiği kişiye dair bilgiler şöyledir:

Ziyâret-i el-Mevlâ Ahmed ibni Mahmudü’l-Asem mevleviyeti terk idüb terk tecrîd iken maskatı re’si olan Larende içre “Li-edri’l-kudât” diyüb kazaya rızâ verüb vâsılı cinân oldu. Kaddese sirrrah. Hâlâ ziyâretgâhı vardır (Evliya Çelebi, 1935: 314).

Bu metin günümüz Türkçesine şöyle çevrilebilir:

Mahmut Asem oğlu Ahmed Mevlâ’yı ziyaret. Kendisi kadılık/müderrislik görevini terk ederek kendisini Allah’a vererek doğum yeri olan Larende’ye (Karaman) gelip “Li-edri’l-kudât” diyerek kaderine baş eğip Allah’a kavuştu. Allah onun sırrını kutsasın. Hala ziyaretgâhı vardır.

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî ile Mevlâ Ahmed aynı kişi olabilir mi? Mevcut bilgiler analiz edildiğinde ortaya şu sonuçlar çıkmaktadır:

Evliya Çelebi’de bilgisini aktardığı kişinin adı el-Mevlâ Ahmed’dir.

Mezar taşındaki kişi Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’dir.

Terk tecrid etmiş yani mutasavvıftır.

Lubuhu Ahmed el-Mevlevi mezar taşı okuma çalışmaları, 2009 Foto: Yusuf Yıldırım

el-Mevlâ Ahmed’in halen ziyaret edilen bir ziyaretgâhı vardır.

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’nin mezar taşı da Aktekke’nin kıblesinde bir evin içinde ortaya çıkmıştır. Burası onun sağlığında belki bir zaviye idi.

Mevlevîlikte taç giymiştir.

Has ve âmmdır (Hem halktan hem de seçkindir)

Lubbuhu lakabıyla anılan Ahmed el-Mevlevî de Mevlevîlikte önemli biridir. Ve adına kaliteli mermerden dönemine göre sanatsal bir mezar taşı yapılmıştır.

Bu karşılaştırmadan çıkan sonuca göre Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’de adını verdiği Mevlâ Ahmed ile mezar taşı sahibi Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’nin aynı kişi olduğu kabul edilebilir.

Lubbuhu Ahmed Mevlevî’nin mezar taşı tip özellikleri

Dikdörtgen prizmal bir sanduka üzerinde baş ve ayak taşı yapılmış mezar taşı, Anadolu Selçuklu Devleti mezar taşı geleneğinde Sivas, Tokat, Akşehir örneklerinde olduğu gibi sütunceli mezar taşı tipindedir. Sivas, Tokat mezar taşlarının tersine Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî’nin mezar taşında figür yoktur.

Dikdörtgen prizmal sanduka 150 x 3 5 x 35 cm; baş taşı 130 x 35 x 8 cm, ayak taşı, 110 x 35 x 8 cm ölçülerindedir.

Mezar baş taşı

Mezar taşının malzemesi grimsi beyaz mermerdir. Sütunceli ve taçlı mezar taşı tipindedir. Motifler, bitkisel ve geometriktir. Baş taşı, sütunceli gövde, S kıvrımlı ara bölüm, sivri kemerli taç ve üç dilimli tepelik olarak biçimlendirilmiştir. Taş yüzeyinin tepelikten aşağısı beş panoya bölünerek kitabe alanı olarak düzenlenmiştir. İşleme tekniği kabartmadır. Gövde kenarlarına yivli sütunceler yerleştirilmiştir. Yiv çıkıntılarının yüzeyi yuvarlaktır. Sütunce başlığı zarlar, sadece baş taş ön yüzünde işlenmiştir. Üç dilimli tepelikte her dilimin yüzeyine rumi motifi işlenmiştir. Kök rumiler ise taç yüzeyine sarkmıştır. Gövde, S kıvrımlı bölge ve taç yüzeyi kitabe alanı olarak değerlendirilmiştir. Baş taş ön yüzeyinin tamamı altı panoya, arka yüzey ise beş panoya bölünerek kitabe ile doldurulmuştur.

Mezar ayak taşı

Ayak taşı da baş taşı ile hemen hemen aynı özellikleri taşımaktadır. Ayak taşı daha kısa olduğundan pano sayısı dörde düşmüştür. S kıvrımları, yerini C kıvrımlarına bırakmıştır.

Sanduka

Sanduka, dikdörtgen prizmal tek parça kirli sarı renkte tüf malzemelidir. Kenarlar gövde yüzeyinden taşırılarak, kalın silme olarak biçimlendirilmiştir. Sanduka malzeme ve tip olarak 19. yy örnekleriyle örtüşür. Buradan, şahidelerin, 19. yy’da sanduka üzerine alındığı anlaşılmaktadır.

Lubbuhu Ahmed elMevlevî’nin mezar taşındaki süsleme ögeleri

Mezar taşının vurgulu motifleri, gövde kenarlarındaki yivli sütünce, zarlar, tepelik alınlığındaki kapalı rumi motifler ile silmelerdir.

Lubbuhu Ahmed Mevlevî’nin mezar taşı kitabesi

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevi mezar ayak taşı dış yüz, 2009 Foto: YusufYıldırım

Mezar taşının hem baş hem de ayak taşının hem ön hem de arka yüzeyler tepelik dışında tamamen kitabelidir. Kitabe, Selçuklu sülüsü üslubunda okumayı çok çok zorlaştıracak derecede istifli ve girifttir. Kitabenin dili Arapça ve Farsçadır. Tam okunamayan baş taş ön yüzünde muhtemelen bir ayet ya da hadis ya da her ikisi yazılıdır. Baş taş arka yüzünde ise mezar sahibinin ölüm tarihi ile künyesi kayıtlıdır. Ayak taşı arka yüzünde Farsça daha çok şiir metnini çağrıştıran bir kitabe vardır. Ayak taşı iç yüzünde ise bir hadis ve ikinci bir tarih bulunmaktadır.

Mezar taşı kitabesinin çeviri ve dil içi çevirisi şöyledir:

Baş taş ön yüz:

(…….. )

fe-stagferû ve-rhamû (… )

ve ikra’ âlâ kitabi’llahi fekûlû

(………..)

(……….)

(……….)

Baş taş iç yüz:

ve kad (.    ) fî sebîlillah

min şehri Zilhicce hamse

ve seb’îneve seb’a-miete

Lubbühü Ahmed el-Mevlevî

Ayak taşı iç yüz:

fî şehri Rebî’u’l-evvel

senete tis’a ve seb’’ine ve seb’a miete

en-nâsu fe-izâ yenâmû mâtu intebehu

Ayak taşı ön yüz:

merg nîst vü hayât hayli nîst

merg nümâ aks-i bed nazar kafirî cihân

bed ömür sanki ömr-i dem nîst

Kitabenin Türkçe çevirisi:

Baş taş ön yüz

(…… )

rahmet dileyiniz ve bağışlanma isteyiniz

Allah’ın kitabı üzerine okuyun ve şöyle deyin…

(……..)

Baş taş arka yüz:

775 yılı Zilhicce ayı

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî

Ayak taşı arka yüz:

779 yılı Rebi’u’l-evvel ayı

İnsanlar uyudukları zaman ölürler

ve ölüm onları uyandırır.

Ayak taşı ön yüz:

ölüm boş ve hayat daha boş

ölüm bu yalan dünyaya kötü bakışın resmidir

kötü geçmiş bir ömür,

ömrün boş bir anı gibidir

Sonuç

615 yıllık bir geniş bir zaman diliminde faaliyet gösteren Karaman Mevlevîhânesi, Karaman şehir kültürünün hep merkezinde olmuş ve bir gelenek oluşturarak Mevlevî kültürüne büyük insanlar yetiştirmiştir. Karaman Mevlevîhanesi’nin Karaman’daki somut kültürel miraslarından birisi de Aktekke Camii ve Haziresi mezar taşlarıdır. Aktekke Camii Hazîresi, mezar taşı çeşitliliği ve sayı bakımından şehrin en büyük hazirelerindendir.

Bu hazirenin tarihli en eski mezar taşı aynı zamanda en eski Mevlevî mezar taşıdır.

Bu mezar taşı, yazı, dil, motif ve tip özellikleriyle Anadolu Selçuklu üslubunda mezar taşı geleneğinin ve Anadolu Selçuklu sanatı mirasının Karamanoğulları tarafından devralınarak sürdürüldüğünü örnekleyen bir tarihi eserdir.

Mezar taşı, dönemine göre sanat değeri yüksek bir eserdir. Tepelikteki kapalı rumi, sütuncelerdeki yivlerin kabartılması, zarların tasarımı hem bağlı olduğu geleneğe hem de Karaman’daki sanatın seviyesine göstergedir.

Yine kitabenin boşluksuz ve son derece istifle, giriftle yazılması Selçuklu kitabe yazma yönteminin Karamanoğulları döneminde de devam ettiğine bir kanıttır.

Kitabedeki özellikle ayak taşı dış yüzündeki Farsça metin, mezar taşına daha başka bir nitelik kazandırmakla beraber, Karaman’da yüksek bir edebiyatın o dönem yaşadığına işaret edebilir.

Lubbuhu Ahmed el-Mevlevî hakkında yeterli bilgiye ulaşılamasa da Karaman’da Mevlevîliğin önemli bir büyüğü olduğu, döneminin nitelikli ve sanatsal bu mezar taşından anlaşılmaktadır.


Kaynaklar

Evliya Çelebi. (1935). Seyahatname. İstanbul: Maarif Vekâleti.

Konyalı, İ. H. (1967). Karaman Tarihi. İstanbul: Baha Matbaası.

Tanrıkorur, Ş. B. (2001). Karaman Mevlevihanesi. TDV İslam Ansiklopedisi, 24, s. 447448.

 

ETİKETLER: